Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Yooo! "Bizler, anlı-şanlı Türk medyasının en üst düzey yöneticileriyiz!. Bizler bu medyanın en anlı-şanlı yazar çizerleriyiz" havaları ile "Bizim her yaptığımız doğrudur. Buna karşı çıkanlar da gazeteciliği bilmeyenlerdir, haberciliği bilmeyenlerdir, at gözlüğü takanlardır" gibilerden atıp tutmaya başlarsınız, o zaman "hakettiğiniz cevaba da kızmamanız gerekir!" Evet, açık açık "gene" yazıyorum! Ortada "apaçık bir reyting avcılığı" ve "fırsatçılığı" vardır! Türk spor medyasının, Türk spor gazeteciliğin "hakkı" resmen ve alenen gaspedilmiştir! Leeds tribünlerindeki "spor yazarlarının yerleri" ellerinden alınmıştır! "Maç akreditasyonları" ellerinden alınmıştır! "Galatasaray uçağındaki yerleri" ellerinden alınmıştır! Gazete sayfalarındaki yerleri ellerinden alınmıştır! Neymiş; "Türkiye''nin gündeminin başına oturduğu için" bu "büyük büyük üst düzey yöneticilerin ve büyük büyük yazar çizerlerin" Leeds''e gitmelerinden tabii ne olabilirmiş? "Ona hiç bir itirazımız" yok! Gidebilirsiniz! Türkiye''de hürriyet ve basın hürriyeti var! Seyahat hürriyeti var! Ama, "spor yazarlarının uçaktaki, staddaki yerlerini, gazete sayfalarındaki yerlerini almadan!" Onları, "Siz hele durun! Bu konu Türkiye''nin gündeminin başköşesine oturdu! Siz işçi arılık görevinizi yaptınız, biz bey arılar olarak işin kaymağını yiyelim" diyerek "elinizin tersiyle bir yana itmeden!" Siz olmasaydınız, görev yapacak olan çoğunu TV ekranlarının başında bırakmadan! Stadın dışında bırakmadan! Sayfanın dışında bırakmadan! Yoo, "diyorsanız" ki; "Efendim, bu konu böylesine önemli bir hale gelmişken, elbette spor yazarlarına emanet edemezdik, onlar işi beceremezdi!" Hadi, "demeseniz bile" böyle düşünüyorsanız, size vereceğim çok örnek var ama ikisiyle yetineyim; "Rahmetli Abdi İpekçi de, duayenimiz ve sevgili ağabeyimiz Nezih Demirkent de spor yazarıydılar!" Merak etmeyin, "sizin yaptığınızı sandığınız görevi", sizlerden çok daha iyi yapacak "bir yığın" spor yazarı var Türkiye''de! Vaktim olsa "toplardım hepinizin yazılarını!" Ve de "TV''lerdeki yorumlarını!." Ve de "Leeds Seferi" diye "nefis bir mizah kitabı yapardım!" Tabii "birkaçınızın dışında!" "O birkaçın kim olduğunu" da hepimiz biliyoruz! "Gerektiğinde" her konu gibi, "sporu da yazan, hem de aklı başında yazan, sporun problemleri ile ilgilenen" bir kaçınız! Zaten "onları" ayırmıştık; her zaman da ayırdık! Ama, "ötekiler?" İşte "reyting fırsatçıları" dediğimiz onlardı ve de "demeye de devam edeceğiz!" "Bir daha kimse yapmasın" diye! Bir daha "spor yazarlarının hakları" tepeden inme talimatlarla "gaspedilmesin" diye! Bir örnek daha! "Apo olayı" yüzünden Türkiye-İtalya, hatta "siyasi ve ekonomik harbe bile girmişti!" Juventus "İstanbul''a nasıl bir havada geldi", hep yaşadık! Hatırlamıyorum; "İtalya medyasının spor dışındaki üst düzey yöneticileri, anlı-şanlı yazar çizerleri, sizler gibi nerede ise bir ordu halinde İstanbul''a gelmişler miydi?" Güldürmeyin beni, "böyle şey olur mu?" Uçaklarda, stadlarda "spor yazarlarının hakkı olan koltukları" gaspetselerdi, İtalyan spor yazarları dünyayı ayağa kaldırmazlar mıydı? Geliyorum "işin esasına!" Bakınız, haftalardır "Türkiye''nin gündeminin başına oturtulan" iki sanal madde var! "Konular sanal değil ama", getirilen nokta "sanal!" Biri cumhurbaşkanlığı seçimi! Öteki "Leeds-Galatasaray maçı!" Birini, "Ankara''daki siyasetçiler" körükleyerek işi nerede ise içinden çıkılmaz hale getirdi! Ötekini de, UEFA - Leeds Kulübü - İngiliz bulvar ve Türk medyası "savaş haline soktu!.." Ve de, halkımız "nabzında atan gündemi kendine unutturmak isteyenlerin" yaygalaraları ve kampanyaları ile şaşkına döndü! Ege''de "her ay", ilde - ilçede - kasabada - köyde "bir TV programı için" dolaşıyorum! Her kesimden bir yığın insanla saatlerce sohbet ediyorum! Ey benim medyamın "anlı şanlı üst düzey yöneticileri!" Bir duysanız "onların söylediklerini!" Anlarsınız "Galatasaray - Leeds maçıyla, Cumhurbaşkanlığı seçiminin saptırıla saptırıla getirildiği noktaların" halkın "gerçek gündeminin yanında" nasıl sanal olduğunu! İşsizlik... Pahalılık... Çiftçinin derdi... Esnafın derdi... Küçük ve orta ölçekli işyerlerinin derdi... Gençlerin derdi... Emeklilerin derdi... Dul ve yetimlerin derdi... Ve de "Franko''ları Salazarlar''ı hatırlatan" yapay ve de sanal gündemlerle "reyting avına çıkanların" öfkesi! Devam edin beyler: "Padişah sizsiniz!" Biz gazetecilikten, haberden, gündemden ne anlarız?
ÖNE ÇIKANLAR