Serdar Bilgili, "üzerine bol gelen" elbiseyi çıkardı! Çıkarmak zorunda kaldı! "Vefasızlık" mankeni üzerine prova edip diktirdiği "başkanlık elbisesi", bu defa "vefasızlık" makasını acımasızca kullananlar tarafından kesilerek parça parça edildi! Ve... "Kral çıplak kalınca", istifa geldi!.. Serdar Bilgili'nin "bir kuyruklu yıldız gibi parlayışı", onu elinden tutup "yönetime sokan" ve adeta "oğlu mertebesine yükselten" Süleyman Seba'ya karşı "vefasızlık gösterileri" ile başladı... "Tribünlere atlayan vefasızlık", Seba gibi "Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan" bir efsane başkanın "İhtiyar adam, evine dön" histerisine çevrilerek, Serdar Bilgili'nin yolu açıldı!.. Ve... "Genç" Bilgili, genel kurulda "vefasızlığa prim vererek" giydiği "başkanlık elbisesinin göğsüne" seve seve "vefasızlık" rozetini taktı; istifa ettiği 2004 yılının nisan ayının son pazartesine kadar da çıkarmadı! "Baba" Hakkı'nın mezarı başındaki "acı" görüntüyü, sevgili Kâzım Kanat "çok iyi anlattı!.." Bilgili'nin "vefasızlığı" sadece Seba gibi bir başkana karşı olmadı; kendisini "iktidara getiren ekibin" en iri ve en iyi işleyen çarklarını da, Erol Kaynar'dan, Yıldırım Demirören'e kadar "çıkarıp attı!.." Yaygın bir "lider hastalığı" olan "Ben kimi yönetime alırsam fark etmez, ben yeterim" havasına kendini kaptırması, "tek liste ile girip" tulum çıkardığı genel kuruldan kısa bir süre sonra ona "Benden bu kadar" dedirtecek zâfiyetin ana sebebiydi!.. "Rakip takımların yedek kulübelerini ve gazetecileri" arenalarda "aslanların önüne atılan gladyatörler gibi", en fanatik taraftarların önüne ve ortasına atan tribün düzenlemelerinin sahibi olan Bilgili, ne acıdır ki, "yaptığı büyük yanlışın farkına vardığı ve düzelttiği hafta", o taraftarların "kendisine yağdırdığı küfürleri" gerekçe göstererek istifa etti! "Holiganizme karşı yapılan savaşta", şiddete karşı cephenin "önemli bir bölümü için" tam bir hezimet; "bir avuç holigan" koca Beşiktaş'ın yönetiminin altından sandalyelerini çekiyor; direnileceğine, sandalyeler teslim ediliyor; olur mu? Bir avuç holigana "boyun eğmiş" bir portrenin altına "Serdar Bilgili - Beşiktaş Başkanı" etiketi konup da, altına imza atılır mı? Diyor ki Serdar Bilgili; "Beşiktaş'ın stadında Beşiktaş Başkanı'na bir grup küfür etti, ama stadı dolduran Beşiktaşlılar tepki göstermedi, sustu. İşte istifamın sebebi budur!.." Peki, "Beşiktaş Stadı'nda, misafir olarak yanınızda oturan Fenerbahçe Başkanı'na küfür edilirken, zâtıâliniz neden susup oturdunuz?" Pazartesi sabahı, Türkiye Spor Servisi'nin "haftanın panoraması için" istediği "birkaç cümlelik yorumda" dedim ki: "İşte Galatasaray ile Beşiktaş farkı; Serdar Bilgili, Lucescu'yu değiştiremedi, kendini değiştirdi, Özhan Canaydın, kendisi kaldı, Fatih Terim'i değiştirdi!" İstifaya sebep olarak gösterilen "küfür" olayı, bence "bardağı taşıran damla" olarak ortaya atıldı; bardağı dolduran asıl sebep çok başka!.. Beşiktaş maçı, ikinci yarıda "Fenerbahçe'nin yerine atacağı gollerle" kazansa idi; "küfüre rağmen Bilgili istifa edecek miydi?" Bana göre, "sebep" olarak, ortada "küfürden çok Lucescu var!.." Ligin devre arasını takımı ile beraber, "türlü bahaneler" ile adeta "sosyetenin Uludağ tatili gibi geçiren" ve "yaşlı" kadroyu ligin ikinci devresine "hazırlıksız ve güçsüz sürerek" felâketi hazırlayan Lucescu! Kaan Dobra gibi nerede ise "emekliliği gelmiş" futbolcuları "Türk Ümit ve A Milli Takımı'nın gencecik yıldızlarına tercih eden" Lucescu!.. Sinan'ları, Okan Koç'ları yedek kulübelerinde öldüren Lucescu!.. "Kendini kurtarmak" ve "devre arası ayıbını" unutturmak için, "Türkiye Cumhuriyeti'ne bile hakaret etmeye" yeltenen, hakemlere, federasyona, rakip kulüplere, onların yöneticilerine, hatta teknik direktörlerine "sözlü saldırılarda bulunmayı" âdet hâline getiren Lucescu!.. İşte, Bilgili'nin istifasının asıl nedeni! "Yere göğe sığdıramadığı" teknik adamın, "sadece iyi günlerin hocası olduğunu" çok geç anlamasının bedelini ödedi, Bilgili! Bütün yöneticilere ders ve kulaklarına küpe olsun!.