Kestirmeden söyleyeyim!. Galatasaray''ın problemi belli!.. Galatasaray ruhunu kaybetti!. Bütün derdi, "Şirket.. Para.. Senet.. Tahvil.. Dolar.. Kredi.. Off shore.. Borç.. Çek.. Cayman.. AİG... Hisse..." olan ve "başka hiç birşeyi gözü görmeyen" bir yönetim Galatasaray''a ruhunu kaybettirdi!. Aslında "Galatasaray''ın ruhunu kaybetme süreci", Faruk Süren''in, Alp Yalman''ın yerine "başkan olduğu genel kurulda oy sayımının bitişi ile" başlamıştı ama... "Son Mohikan" Fatih Terim''in 4 yıllık "onurlu mücadelesi", Galatasaray''ı ve "Galatasaraylılık ruhunu" yönetime rağmen dimdik ayakta tutmuştu! Bu sezon, "Son Mohikan da gidince" Galatasaray''ın bütün manevi değerlerini "çöp sepetine atmayı adeta adet haline getirmiş olan" başkan Süren''in "maddi değerleri" ön plana çıkıvermişti!.. Tabii, kendisi de!.. Ve de takımın başına, "Galatasaray''ın manevi değerlerini daima el üstünde tutan" ve "talebelerine de bunu aşılayan" Fatih Terim''in yerine, "Galatasaray''dan, onun manevi değerlerinden, Galatasaraylılık ruhundan bihaber", İtalya''dan emekli olmuş "memur zihniyetli" bir hoca getirilince, UEFA Şampiyonu sarı-kırmızılı takım "nerede ise bir başıbozuklar mangası haline gelivermişti!." "Çok başka kültürlerden gelmiş" Ali Dürüst''lerin, Damat-ı Şehriyari''lerin "kapatmakla görevlendirdikleri", takımı sarsan "Hoca açıklarının" kapanması, futbolcuların dilinden anlamaları pek mümkün olmadığından, kolay değildi! İşlerin bir-iki maç iyi gitmesi, "sadece ve sadece sert eleştirilere karşı futbolcuların onur mücadelesi için" olağanüstü silkinişlerinin sonucu idi! Yoksa, ortada "istikrarlı bir iyileşme" yoktu, olması da mümkün değildi! Fatih Terim''in bıraktığı miras, hızla eriyordu!. Son Mohikan''ın "saniye - dakika - saat - gün - hafta - ay - yıl - yıllar çizgisinde" bitmeyen ve giderek heyecanını, temposunu yükselten mücadelesine karşı, "Ben sadece antrenmanlara bakar, sonra da maç sırasında koçluk yaparım arkadaş, başka hiç birşeye karışmam" diyen bir teknik direktörün Galatasaray''a "hiç birşey veremeyeceği", Taffarel - Popescu - Hagi - Jardel dörtgeninin "ortasına kurularak" başarı bekleyeceği ortada idi! İşte bu yüzden, "dünkü çocuklar bile", kendisini tribünlerdeki onbinler, TV başındaki yüzbinler önünde azarlamaya başlamışlardı!. İşte o yüzden, "umursamazlık ve geri pas laubaliliği" büyük maçlar kaybettirir hale gelmişti!. İşte bu yüzden, "kart görme hastalığı bütün takıma sirayet etmiş", en kritik maçlara takım "bir-iki önemli adamından mahrum çıkmaya başlamıştı!" İşte bu yüzden, "Jardel''e ihtiyaç bulunmadığının anlaşıldığı dakikalarda bile", koşacak, çalım atacak, adam geçecek, gol atacak kabiliyeti olan "Türkiye gol kralı" Serkan kulübede, hatta "Florya''da unutulmuştu!." İşte bu yüzden, Galatasaray takımı içinde "gruplaşma hastalığı" yeniden ortaya çıkmıştı! Ve, işte bu yüzden, "kaybedilen Beşiktaş maçından" çok daha önemli olan bu tablonun, acilen düzeltilmesi gerekiyordu! İyi de, kim yapacaktı bu düzeltmeyi? Galatasaray bir "Sonuncu Mohikan" daha bulabilecek miydi?

