Türkiye Spor Sayfası''nın "dünkü manşetini okuduğumuzda", Galatasaray yönetimi için "Müthiş... Bravo adamlara" dememek mümkün değil!.. "Sponsorluk Yasası''nın çıkmadığı" bir ülkede, "Galatasaray''ı sponsorlarla bir Dünya Kulübü ve Şampiyonlar Ligi Şampiyonu yapacak formülleri bulmak ve gerçekleştirmek", doğrusu ya "Yöneticilikte, ünlü sihirbaz Hudduni ödülünü almakla eşdeğer!." Sevgili Engin Atay''ın "Galatasaraylı yöneticilerden haber olarak aktardığı bilgilere" sadece Galatasaraylı olarak değil, bir Türk sporseveri olarak inanmayı çok isterdim!. Amma... "Aynı sayfanın hemen altındaki bir haber" herşeyi ama herşeyi berbat ediveriyor!. Koca bir sezon "Capone ve Marcio''nun transfer ücretlerini ödeyemeyen, bonservis bedelleri olarak bilmem kaçıncı defa verdiği garantiler, çekler karşılıksız çıkan ve FIFA''ya şikâyet edilen" bir yönetim var, karşımızda! Topu topu 3 milyon doları denkleştiremeyen, bu yüzden Galatasaray''ın "büyük emeklerle ve başarılarla ortaya çıkardığı imajı" yerle bir eden yönetim!. Türk futbolunun başını önüne eğdiren" bir yönetim!. "Off shore bankalar üzerinden alınan ve yüksek faizlerle ödenen kredileri kendi şirketleri üzerinden geçirerek" ne yapmak istedikleri ve neden yaptıkları bilinmeyen bir başkana ve bir asbaşkana sahip bir yönetim!. Basketbol takımına "yıllardır" 3 - 4 milyon dolarlık bir "sponsor bulamayan" ve basketbolcuları "Terim''in cebindeki dolarlara muhtaç eden" bir yönetim!. 4 yıldır "Ali Sami Yen Stadı''nı belki de 10 defa yıkıp yeniden yapmaya başlayan" bir yönetim!. Ali Sami Yen''in yerine "Dünya''nın en modern stadlarından ve en büyük iş merkezlerinden birini yapacağız" diye diye "sadece proje için faizleriyle beraber 10 milyon doları sokağa atan", bu hayali projenin "sözlü bile iznini alamadığı ortaya çıkan" ama "maketleriyle, hayallariyle spor medyasını kandıran" bu yolla "genel kurullar atlatan ve seçimler kazanan" bir başkana sahip bir yönetim!. Fenerbahçe''nin, Beşiktaş''ın, "kulüpleri bankalara ve de off shore bankalara faiz ödemesinler" diye "ellerini ceplerine atan" yöneticilerine karşı, bir - ikisinin verdiği "o da küçük meblağlar dışında", sadece bankalara ve onların "yüksek faizli kredilerine" güvenerek "har vurup harman savuran", dolar bazında "çok yüksek maaşlarla personel ve genel müdürler çalıştıran" bir yönetim!. Galatasaray''ın "şirketleşme ve şirket hisselerinin satışı olayını, yüzüne gözüne bulaştıran" ve Galatasaray camiasının güvenini büyük ölçüde kaybeden, 7-8 bin genel kurul üyesinden "sadece 8''de birinin oyunu alarak yönetimde kalabilen" bir başkana ve asbaşkana sahip olan bir yönetim!. Galatasaray''ı tarihinde görülmemiş "haciz ve icra takipleriyle karşı karşıya bırakan" bir başkan ve asbaşkanın yönetimi!. Nerede ise "bakkalın ve manavın bile" sık sık "paramızı ödeyemiyorlar" diyerek kapısına dayandığı bir "koca" kulüp!. Sevgili Hıncal Uluç''un açıkladığı üzere "Federasyonun verdiği davetiyeleri satan" bir yönetim!. Fatih Terim ve talebelerinin "inanılması zor başarılarının arkasına saklanan" bir yönetim!. Terim''i de, en önemli oyuncularını da "elinden kaçırmak üzere olan" bir yönetim!. Bu son satırların "altını çizin" ve de "olayların gelişmelerine paralel olarak" hatırlayın!. Son söz! Şimdi gelin de yukardan beri anlattığım tablo bütün gerçekliliğiyle ortada dururken, "yönetimin anlattığı ve sevgili Engin Atay''ın naklettiği" masallara inanın!. Bakalım, "büyüklere masallar" daha ne kadar sürecek ve Galatasaray camiası "bu ninnilerle" daha ne kadar uyumaya devam edecek? Tabii "uyutulmaya da!.." Federasyon ne yapmalı? Şimdi bu başlığa bakınca "herkes" bir şey söyleyecek!. Bakanımız sayın Fikret Ünlü ve "sevgili kardeşim" Hıncal Uluç biliyorum ki "hemen" haykıracaklar: "İstifa etmeli!." Eh!. Fikirdir "saygı duyarım!."Ama belki de "bin defa söylemelerine rağmen" Federasyon istifa etmediğine göre, "demek ki..." Neyse benim meselem "kafaya takılmış" ve nerede ise "fikri sabit hale gelmiş" Halûk Ulusoy konusundaki "istemezük" olgusu değil!. Ben "futbolumuzda son yıllarda iyice kanamaya başlayan" ve Türkiye''nin, Türk Futbolu''nun itibarını "dışarıda da, içeride de büyük ölçüde zedeleyen" bir konuda "Federasyonun ne yapması üzerinde" tartışma açacağım!. Bir çok kulübümüzün "teknik adamlarla, futbolcularla para alıp verme anlaşmazlıkları" durmadan UEFA''lara, FIFA''lara gidiyor, geliyor!. İşte son olarak da Galatasaray, Marcio ve Capone''nin bonservis bedellerini ödemediği ve çekleri karşılıksız çıktığı için" FIFA''ya şikayet edildi! Eğer çeklerin karşılığı ödenmezse, "bu futbolcular UEFA Kupası finalinde oynayamayacaklar!." Bir tarafta Dünya basınında, "Galatasaray Dünya yedincisi" haberleri yer alırken, "3 milyon dolarlık karşılıksız çek olayı da" bu haberlerin hemen yanıbaşına konuyor!. Olacak şey mi? İşte Federasyonun "önlemesi gereken" olay bu! Bir yönetmelik değişikliği!. "Türk kulüplerini bu duruma düşüren yönetimlerin başkanlarına bir daha başkan seçilmemek üzere cezalandıracak bir uygulamanın yürürlüğe konulması!." Bakın bakalım bir daha "karşılığı çıkmayacak çeki kimse verebilir mi?" Verirse, "benzerleriyle beraber bunu yapanlar" bir daha yöneticilik yapabilir mi? Türkiye''yi ve Türk Futbolunu, Türk Futbolunun en büyük kulüplerini "Dünya önünde bu duruma düşürmekten daha büyük bir suç olabilir mi?" Peki "Bunu yapanların, yapmaya devam edenlerin yaptıkları yanlarına kâr kaldıkça", bu büyük suçun işlenmemesi nasıl sağlanacak? "Aynı rezaleti" kendi şirketlerinde yaparlarsa ne oluyor? Bütün bankalar tarafından kara listeye alınıyorlar! Kredi muslukları kapanıyor! Çekin altındaki imzanın sahibi hatta hapse bile giriyor!. Peki "sporda ne yapıyoruz?" Hiiiçç!. "Cipseverlik yüzünden kazan kaldıranlara bile boyun eğen" bir Federasyon "böyle bir yönetmelik değişikliğini yapabilir mi?" Bunu göze alabilir mi? Bilmem!. Ama biri çıkıp yapmalı!. Hem ülke için, ülke futbolunun itibarı için!. Hem de kulüplerimiz için!. Sözüne, imzasına, çekine sahip çıkmayan başkanların, yöneticilerin sporumuzda işleri ne? Onlar gitsinler "karşılıksız çeklerin havada uçuştuğu," verilen sözlerin tutulmadığı Dünyalarda dolaşıp dursunlar!. Ama spora, "tertemiz olması gereken" spora bulaşmasınlar!. Scala!.. Beşiktaş Başkanı Serdar Bilgili, elini çabuk tuttu, "Briegel yarası kangrene dönüşmeden" işi bitirdi!. Hem de öyle bir bitirdi ki, kimsenin gıkı çıkmadı, çıkamadı!. Zira gelen hoca İtalyanlar''ın bile "Türkler elimizden aldı" dedikleri Scala idi!. Scala büyük firma!. Kalırsa Galatasaray''ın Fatih Terim''inin ve Fenerbahçe''nin Mustafa Denizli''sinin tartılacağı terazide, Beşiktaş''ı "hafif çıkarmayacak" ve hatta belki de "ağır çektirecek" bir hoca!. Temenni edelim ki, "intibak süresi" kısa olsun ve ligle beraber, hele hele "Şampiyonlar Ligi ön elemeleriyle beraber" Beşiktaş''a, Beşiktaş takımı da ona lâyık olacak hale gelsin!. Bilgili''ye bir de uyarı!. Güvenilir dostlardan "Bilgili başkan seçildikten sonra değişmeye başladı. Küçük dağları ben büyüttüm havalarında. Zaman zaman onu tanımakta zorluk çekiyoruz" imaları geliyor!. Aman "genç" başkan!. Bir insan için gelişme ve değişme normaldir, ama "böylesine olumsuz yönde değil!." Seba''nın koltuğunu "Ne oldum" diyenler değil, "Ne olacağım" diyenler doldurabilir, bizden hatırlatması!. Asıl soru!.. Aylardır kime rastlasam "Ne olacak bu Fenerbahçe''nin hali?" sorusu ile karşılaşıyordum; Denizli ile anlaşma kesinleştikten sonra "Bu sorular bıçak gibi kesildi!." Şimdi soru "Denizli başarılı olmasına olur da, acaba Fenerbahçe yönetimi ve medyası ona bu fırsatı ve zamanı tanır mı?" şekline döndü!. Bunu hep beraber yaşayıp göreceğiz!. Şimdi, "ilk sorudaki kulübün ismi değişerek" yenilenen bir soru gündemde: "Ne olacak bu Trabzonspor''un hali?" Eh, Trabzonspor''da bir Denizli olmadığına, tam aksine "problemleri çözmek için geldiği Trabzonspor''da problemleri çoğaltan ve hatta kendisi problem olmaya başlayan" bir teknik direktör bulunduğuna göre, soranlar çok haklı; "Ne olacak bu Trabzonspor''un hali?" Hınk deyicilere bakarsak "Trabzonspor''un bu hâle düşmesinde, Trabzonlu 80''lik Temel Dede''nin bile suçu ve sorumluluğu var ama Trabzonspor Başkanı Mehmet Ali Yılmaz''ın hiç suçu yok!." Yılmaz''a herkes yalvarıp yakarmasa, o da "lütfedip kulüp ortada kalmasın, sahipsiz kalmasın, anahtarları Valiye teslim edilmesin" diye başkanlığı kabul etmiş!. Şimdi kimsenin Yılmaz''ı eleştirmeye, hesap sormaya hakkı var mıymış?. İnsanları "unutkan, 3 - 4 yıl öncesi söylenenleri, yazılanları hatırlamaz" birer cahil olarak kabul edenler, belki de "bu düşünceleriyle" dibek dövücüyü de, kendilerini de aldatabilirler!. Ama işte haberler, açıklamalar, beyanatlar, demeçler, vaadler gazete arşivlerinde duruyor!. Dünyanın en ünlü hocalarından biri getirilecekti! Hatta "daha genel kurulda seçim yapılmadan" başkanın adamları Dünyanın dört bir yanından "bir Dünya takımı kuracak oyuncuları seçmeye başlamışlardı!." Göreve gelirse, dosta düşmana şapka çıkarttıracak, "değil Türkiye liglerinde, hatta Avrupa Kupalarında tozu dumana katacak bir takım kurulacaktı!." Mevcut yönetimin küçülttüğü Trabzonspor, İstanbul''un üç büyüklerine meydan okuyacak bir yapılanmaya kavuşturulacaktı!. Sonra?? İşte gelinen nokta!. Kimsenin adını sanını duymadığı, hatta "Makedon gazetelerinin bile şaşırdığı" bir Makedon futbolcunun transferiyle başlayan 2001 sezonu serüvenine kadar uzanan bu çizgide, Yılmaz''ın sorumluluğu ve suçu yok ha?.. "Hınk deyiciliğin de bir raconu" vardır!. Bu kadarına pes doğrusu!. Takımı, "Avrupa Kupalarında hiç olmazsa bir - iki tur atlarken," ligde 80 puanları yakalarken ve şampiyonluğu büyük şanssızlıkla kaçırırken devral, yıl yıl "İntertoto Kupası''na bile katılıp katılamayacağı şüpheli bir hale getir," sonra da "bu olanlarda sorumluluk payın olmasın!. Ne payı, allah aşkına ne payı!. Bu durumun tek sorumlusu vardır; o da bugünkü başkandır!. Görevi, "büyük vaadlerle, büyük lâflarla devralırken," Trabzon''un kalitesini, Trabzon kentinin ekonomik gücünü bilmiyor muydu? Fezada mı yaşıyordu? Bile bile geldi, bile bile vaad etti!. Gereğini yapmalıdır!. Önceki sezonda "bu sezon için" demişti ki; "Şampiyon yapamazsam, giderim!." Şimdi beşinci bile yapacağı şüpheli ve gitmiyor!. Neden? Onu da "hınk deyiciler" söylüyor: "Sorumlu değil de, ondan!." Vah Trabzonspor vah!. Kimlerin eline düştün?.. Hakkıdır ama!. Fenerbahçe''nin, "Avrupa''nın, hatta Dünya''nın en ünlü futbolcuları arasında olan oyuncuları izlemek ve karar vermek üzere" futbolumuzun Evliya Çelebi''liğine soyunan yöneticisi Selim Soydan buyurmuşlar ki: "Federasyon Mustafa Denizli''den sözleşmesindeki tazminatı istemekle ayıp ediyor! Kendini küçük düşürüyor!. Denizli, Türk futboluna bunca hizmet yaptı, bu tazminatın lâfı mı olur? federasyon bunu istemesin!" Hay aklınla bin yaşa e mi, sevgili Soydan!. Biz "giden amatörlerin yerini profesyonel düşünen kafalar aldı" diyorduk ve örnek olarak da seni gösteriyorduk, bak başımıza neler getirdin!. Sen, "daha yeni mukavele imzalamış" ve "300 bin dolar da avans almış" Milli Takım Teknik Direktörünü, hem de "Avrupa Kupası finallerine bir ay kalmışken" ayartacaksın, Federasyona bile sormadan "anlaşacaksın," ayıp olmayacak!" yapılan bu kadar büyük yanlışa ve ayıba karşı" Federasyon "haklı olarak" sözleşmedeki "tazminat" maddesini işletirken "ayıp olacak öyle mi?" Asıl, "işletmese" ayıp olurdu Selim Soydan kardeşim, işletmese Halûk Ulusoy''un "özel şirketinde çalışsa idi" Denizli, Ulusoy "tazminatı istemeyebilirdi!" kimsenin de itirazı olmazdı!. Ama Türk Futbol Federasyonu? "Kimin parasını, kimin cebinden, kime bağışlayabilir?" Siz kalkıp Daum''u mukavelesi bitmeden Bayern bilmem ne kulübünden alsaydınız, o kulübün talep edeceği tazminatı ödemeyecek miydiniz? Bal gibi ödeyecektiniz!. Alman kulübüne "tazminat ödemek" hak, ama Futbol Federasyonu''na ödemek haksızlık ve ayıp öyle mi? Hadi canım sen de!. Kimbilir belki alırsınız, şu Zidane''yi de "seyretmeye bir git" bakalım, "alınabilecek bir oyuncu mu, Fenerbahçe''ye yarar mı, Fenerbahçe''de oynayabilir mi, bir karar, sonra da yönetime rapor veriver!." Denizli "hâlâ milli takımla uğraşıyor," iş gene sana düştü!. Şimdi... Denizli - Fenerbahçe konusunun bir yüzü böyle!. Öteki yüzünde ise, "Denizli nasıl milli takımı bırakır da Fenerbahçe''ye gider?" diye eleştirenler var!. Hımm!. Ya hayatlarında "hiç para hem de dolar bazından para saymamışlar ya da hiç öpülmemişler!." Fenerbahçe''nin Denizli''nin önüne serdiği imkân, bugün bırakın Türkiye''yi, Dünya''da kaç teknik adamın masasına konulmuş ya da konuluyor? Denizli''yi eleştirenlere sormam gerek; "Kendi mesleklerinde, benzer bir teklif önlerine konsa" acaba kaç tanesi "hayır" diyebilir? Dile kolay "Şampiyonlar Ligi''nde oynayabilecek bir kadro, rahat çalışması için her türlü imkân, tam yetki ve üstüne üstlük 3.5 milyon dolar transfer ücreti!. Şampiyonluk primleri de cabası!." Denizli Fenerbahçe''nin teklifini kabul etmekle çok haklıdır!. Üstelik "her an gündemde kalma ve hatta gündemin başına oturma imkânına da kavuşmuştur!." Ben Denizli''yi kutluyorum! Başarılar diliyorum!. İşinin hiç de kolay olmadığını biliyorum!. Asıl söyleyeceğim başka!. Sakın ola ki, Avrupa Finallerinin sonuna kadar "şu anda yaptığı görevi, teknik direktörlüğüne geldiği takımın lehine kullandığını iddia ettirebilecek bir hareketi, tavrı, sözü olmasın!." Siperde olanlar var, üzerine her an "kurşun yağdırabilirler!." Fırsat bekliyorlar!. * * * TEL:0232 441 57 42 FAX:0232 441 57 44 MAİL ADRESİ : ocal.uluc.@ihlas.net.tr

