Okan Hoca, hedef saptırma!

A -
A +

Kayserispor’un, Galatasaray’ın önüne çıkmadan oynadığı “son dört Süper Lig maçında yediği gol sayısı 13 ve aldığı puan 0...”

 

Galatasaray “kendi sahasında”, dolu tribünler önünde… “Rakibi, Muslera’nın kurtardığı penaltı vuruşundan gol çıkaramazken… Dahası, bu kurtarışa iki kurtarış daha eklerken… Ayrıca Kayserispor forvetleri de iki gollük fırsatı hovardaca harcarlarken… Mertens’in “VAR’ın yardımı ile kazanılan penaltıyı gole çevirmesi” ile zar zor üç puanı kurtarıyor…

 

O da ne?.. 

 

Önce teknik direktör Okan Buruk “gollerinin sayılmadığı” gerekçesi ile “hakeme ağır eleştirilerde” bulunuyor, sonra da kulüpten “aynı gerekçe ile çok ağır bir açıklama” geliyor…

 

Okurlarım, bakınız; “sayılmayan Mertens golü için”, maç bittikten hemen sonra “Dur, dur… Devam… Başa al… Öteki görüntüyü getir…” talimatları ile “Üç dört dakikada varılan” kararlar ekranlara gelmeye başlıyor… 

 

Yıllardır bu masaları “hakemleri infaz masaları” olarak niteliyorum, işte onlardan “sonuçları” en çok beklenenlerden iki tanesinden gelen kararlara dikkat…

 

Erman Toroğlu diyor ki; “Halil’in ayağı topa gelmeden Attamah’ın ayağına değiyor. Faul verilir. Önce temas geliyor.”

 

Ahmet Çakar diyor ki; “Mertens’in attığı golde asla faul olduğuna inanmıyorum. Topa Halil dokunuyor, Mertens golü yapıyor. Kesinlikle büyük hata var.”

 

İşte bu ve ‘benzer’ hakem kararları gece sosyal medyayı “hakemler aleyhine” yoğun şekilde etkiliyor…

 

Bunlara, “maçta alınmışsa kötü sonuçların ve oynanan kötü futbolun hesabı sorulmasın” diye, teknik adamların ve başkanlar dâhil yöneticilerin “zehir zemberek açıklamaları” ekleniyor… Hakemler “senelerdir hemen her maçta, bu baskının altında” ve saniyeler içinde karar vermek, düdük çalmak ya da çalmamak” durumdadırlar…

 

Şimdi soruyorum; “Hakem ne yapsın, golü verse ve de ‘faul varsa’, bitti; ‘Büyük takımı kollayan ve de Anadolu takımını yakan adam’ olarak” ekranlarda, spor sayfalarında infaz edilecek…

 

“Golü vermezse ve faul yoksa” vicdanı “yukarda yazdığım ağır karalamanın hesabını verme yerine”, sadece “hata yapmış bir hakem yarası” almış olacak… Her hakemin, “hakemlik hayatında yaptığı” birçok hatadan bir tanesi…

 

Maalesef, işte “o infaz masaları”, hakemlerimizi bu duruma getirdi… Masalar arasındaki “reyting yarışı” ne yazık ki, hakem eleştirilerini, “hakaret yağmuru” yaptı…

 

RTÜK’ün “Bu tabloya son verme kararı” açıklanınca, “ortam biraz dikkat edilir ve durulur gibi” olmuştu, ama “yavaş yavaş ‘gene’ eskiye dönüş” başladı…

 

Ve de pazartesi gecesi… “Okan Buruk’un ‘İcardi Takımı’ hâline getirdiği Galatasaray’ının, ‘haftalardır bu kadar kötü futbolu nasıl oynadığı’, golsüzlük başta, ‘geri ve yan pas / taç ve şut atma / kondisyon’ zafiyetin oynanan bunca resmî maça rağmen hâlâ önlenememesinin sebepleri” konuşulacağına… Gene “maçın hakemi ‘gecelik’ ve ertesi sabah ‘gündem’ oldu”; yazık…

 

Ona Buruk’un ve Galatasaray yönetiminin “kendi zafiyet ve başarısızlıklarının konuşulması yerine, ‘hakemi hedef yapma’ çabaları” bir yere kadar kabul edilebilir, amma…

 

“Galatasaray medyası” başta, spor yazarlarımız, istisnalar hariç, “neden Galatasaray takımının durumunu, o gece Kerem Demirbay ile Kaan Ayhan’ı yanında oturtup, sahaya sürdüğü Zaha / Tete / Halil’e onca zaman tahammül eden, ‘Oliveira, Mertens küstürücüsü, İcardi ve Davinson koruyucusu’ Okan Buruk zafiyetini” neden görmezden geliyor?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.