Ligde şampiyonluğun "kolay görünen" ama "düşme potasında olanlarla oynanacağı için" aslında çok zor olan iki maç!. "Sakatlar ve cezalılar" yüzünden takımın "omurgasının bozulması" da cabası!. Bu lig maçlarının arasına sıkışan, yüz yıllık Türk Futbol Tarihi''nin "en önemli kulüp maçı!." Kopenhag''da alınacak "bir galibiyetin", Türkiye''ye, Türk Futboluna, Galatasaray''a neler getireceği ortada!. Ama gelin görün ki, "Faruk Süren ve arkadaşları", lig şampiyonluğunu da, Arsenal maçını da "tehlikeye atacak", futbolcuları ve teknik adamları "çileden çıkaracak" bir vurdum duymazlığın içinde!. Koca bir mevsimi "tıpkı geçen yıl olduğu gibi", futbolcuları "para konusunda atlata atlata geçiren" Süren ve arkadaşlarının, böylesine kritik bir dönemde "3 milyon dolar için", Fatih Terim ve futbolcularla "nasıl restleştiğini", dün sevgili Engin Atay''ın kaleminden Türkiye Spor sayfasının manşetinde okuduk!. Okurken, yüreğimiz "cııızzz" etti!. Hey gidi hey!. Terim ve talebelerinin "sırtına basa basa" Galatasaray''ın başkanlık ve yöneticilik koltuklarında oturacaksınız!. "Onların yüzü suyu hürmetine" kongre üstüne kongre kazanacaksınız!. Ülkede kimsenin tanımadığı ve tanımak için de koşuşturmadığı insanlar olarak, "Galatasaraylı teknik adamların ve futbolcuların başarıları ile" bütün Türkiye''nin, hatta Avrupa''nın tanıdığı adamlar haline geleceksiniz!. "Bu tanınmışlık", işlerinizin de yürümesinde ve yürütülmesinde sizlere "büyük imkanlar ve avantajlar" sağlayacak!. Ama siz, "Galatasaray bütün gelirlerini bankalara, off shore bankalara temlik edecek, kulübü yüksek faizlerle borç batağına sokup", sonra da futbolculara ve camiaya yıllardır masallar anlatacaksınız: "Galatasaray''da kimsenin parası kalmaz! Galatasaray, şirket kurulursa Dünya Kulübü olacak! Paralarınız şirket garantisinde! Çıkın oynayın! Galatasaraylılık bunu icap ettirir!." Tam Nasreddin Hoca fıkrası gibi!. Hani "Koyunların çalılara takılacak yünleri ile zengin olmak" ve de Hoca''nın nüktesi ile "Peşin parayı görünce elbette gülersiniz" misali!.. İnsaf!. Bu teknik kadronun, bu futbolcuların "gösterdiği Galatasaraylılığın", yüzde birini "Süren ve arkadaşları gösterseler, gösterebilselerdi; beşi - onu atardı ortaya "borç olarak" üçer - beşer yüzbin dolar, "bu çocuklar" müthiş finişe "büyük bir moralle girerdi!." Terim de, "bu yönetim sözünü tutuyor" diyerek, "gitme plânlarını, kalma plânları ile değiştirirdi!." Ama Süren ve arkadaşları bunu yapmadılar, yapmıyorlar, yapmayacaklar!. Zira, "bir - ikisi hariç" hapsinin ceplerinde galiba "neydi o zehirli bir böcek vardı", işte galiba o dolaşıyor!. Ya da... "İnanmak istemediğim" ama mantığımın "çok uzun bir süredir doğru olduğuna beni inandırmaya başladığı" bir oyun oynanmaya devam ediyor! Fatih Terim''i "bıktırıp" kaçırmak!. "Çok uzun zamandır" yazıp geliyorum bunu!. Süren "her gün" gazetecilere ve TV''lere aksini söylüyor!. Ama "sadece" söylüyor!. "Yaptıkları ise", benim "doğruyu yazdığımı" gösteriyor! Süren, Terim''i hayatının hiç bir devresinde sevmedi! Süren, "Terim''e mecbur oldu!." Süren''i, Terim''in gölgesinde kalmak kızdırıyor! Ve işte "bu sebeplerle", Süren, Terim''den kurtulmak istiyor! Ama Terim''in karizması altında ezileceğini bildiği için, istiyor ki Terim "Ben gidiyorum arkadaş" desin! Terim''le aylardır masaya oturup "anlaşmaya varmamasının" altında yatan gerçek bu! "Biliyor" ki, Terim''e "çok iyi teklifler gelecek!" Terim de "kulüpteki parasızlık ve sözlerin tutulmama tablosundan bunalıp", bu dayanılmaz tekliflerden birini kabul edecek ve gidecek! Süren de döniüp camiaya, "Ne yapalım, biz herşeyi yaptık ama o gitti! Ona verilenleri biz Galatasaray olarak veremezdik" diyecek! Amma... Bu arada "bugünkü fetret devrinin bulanık sularında", bir başka balığı da avlayacak!. Haziran başındaki genel kuruldan "şirket için kararı, kendi istediği gibi çıkartmaya çalışacak!." Genel kurul üyelerinin önüne "Ya benim teklifimi kabul edersiniz, ya da Galatasaray futbol takımı dağılır" tercihini koyacak! Eee!.. Galatasaray camiasına, Galatasaray genel kurul üyelerine "açık açık oynanan bu oyunu" bir türlü anlatamadık! Sadece onlara mı? "Galatasaray''ı yazan" anlı - şanlı yazar çizerlerimize de!. Yazık bu çocuklara!. Yazık Terim ve arkadaşlarına!. Onlar, "böyle bir zihniyetle çalışmanın şanssızlığına uğrayacak" kadar "ağır bir cezayı" hiç ama hiç hak etmediler! Onlar her türlü ödüle lâyıklar!. "Layık oldukları" ödülleri de, zaten "kendileri, alın terleriyle sahada alıyorlar!." Süren ve arkadaşlarına rağmen!. Ne oluyor AŞ''lere? Ali Şen "takılı" kalmış!. Diyor ki: "Eğer benim dediğimi yapsalardı ve Fenerbahçe Genel Kurulu şirketleşmeyi kabul etseydi, 3 yıldır biz şampiyon olurduk!." Hey gidi hey! Neymiş bu şirketleşme!. "Sihirli değnek gibi," zar - zor dördüncü olan bir takımı 24 puan sıçratarak "şampiyon yapacak!." Galatasaray''la arasındaki "43 farklık averajı," bir vuruşta kapatacak ve öne geçirecek!. Ali Şen puan cetveline hiç bakmıyor, galiba!. Van "AŞ" oldu, düştü! Göztepe "AŞ" idi, düştü!. İstanbulspor, yanlış hatırlamıyorsam Antalyaspor da AŞ!. "Düşmemek için" çırpınıyorlar! "İlk beşe göz diken" Altay''ı da, düşmenin eşiğine "kulüpteki AŞ çekişmesi getirdi!." "AŞ olmak için AŞ olmakla," gerçekten "Manchester United, Barcelona gibi şirketleşmek" başka şeyler!. İş "AŞ olmakla olsaydı," hem de oluk gibi para akıtılan İstanbulspor şimdi "Galatasaray''ın yerinde olurdu!." Ama Ali Şen''e bunları anlatmak zor!. Zira onun takıntısı aynı: "Ben.. Ben yaparım.. Ben bilirim.. Benim dediğim doğrudur.. En büyük benim.. Ben.. Ben.." Ona sormak gerek: "Devlete vergi ve sigorta borcu olmayan ve batmayan tek şirketin var mı?" "Kendi şirketlerini yaşatamayan" Ali Şen, çıkıp da hâlâ kime ve nasıl "şirket öğütü" veriyor, söyler misiniz Allah aşkına? Yerli kafası!.. 30 - 40 yıl öncesinin futbolunda "koca bir lig boyu 26 gol atıp 5 -6 gol yiyerek" şampiyonluğu göğüsleyebilen takımlarda "yerlinin de yerlisi" sloganı tutuyordu!. Ama Dünya değişti!. Futbol değişti!. İngiltere gibi "futbolun evinde" ve "çok muhafazakar bir ülkede bile takımlar "8''er, 10''ar, hatta 15''er, 18''er yabancı ile kadrolarını kurarken," çıkıp da "Trabzon''a ancak yerlinin de yerlisinden yarar vardır" demek, diyebilmek, bir tek şeyi hedefleyebilirdi! "Küçük olsun, benim olsun!." İşte, Trabzonspor''un bugün geldiği nokta budur!. Ve sebebi de "yerlinin de yerlisi" kafasıdır!. "Yerlinin de yerlisiyle olmayacağı anlaşıldığında" da, "mecburen ortada ne varsa alınmak zorunda kalınışın" sonucudur, bu tablo!. "Dünya takımı kuracağım" iddialarından, "yerlinin de yerlisi teknik adam ve yerlinin de yerlisi futbolcular rotasına dönüşün," ne dibek dövücüye ne de hınk deyicilere bir faydasının olmayacağı görüldü! Futbolda artık "kafa tası ölçmek, kan tahliline ve DNA''lara göre karar vermek," nüfus cüzdanlarında yazan "doğum yerlerine göre" adam gözetmek devri çoktan kapandı! Futbol artık bir bilim ve bir sanayi!. Şartları, ilkeleri evrensel!. Ya uyarsın ya düşersin!. Trabzonspor ne yazık ki yıllardır "uymadığı için" düşüyor!. Kafalar değişmeli!. "Futbol biliminin ve sanayinin şartlarına ve ilkelerine" uyulmalı!. Uyulmalı ki, ardından büyüme gelsin!. "Jetpa''dan Oktay''ı da, Sergen''i de, Alpay''ı da aldım" masallarıyla bir yere varılmaz!. Trabzonspor gibi bir büyük kulüpte "birkaç yıl" yardımcı teknik adamlık yaptıktan sonra ancak "teknik direktörlüğe getirilebilecek" Giray Bulak''larla da "büyük takım" olunmaz!. Evet, Mehmet Ali Yılmaz''ın futbolumuza da, Trabzonspor''a da yaptığı katkılar unutulamaz!. Ama, "bunların yüzü suyu hürmetine" de, Trabzonspor''un küçülmesine göz yumulamaz!. Ya başkanlığı doğru dürüst yapsın!. Ya da görevi, "asıl sahiplerine," Trabzonlulara teslim etsin!. Yeter artık!. Her yıl "sil baştan!." Bu nasıl iş? Federasyona bakın!.. Türk basketbolunu "müessese kulüplerinin tarlası haline getiren" Turgay Demirel Federasyonu, kendi kendini komik duruma düşürüverdi!. "Efes''i korumak ve kollamak için" yazılı olarak açıkladığı kararı, Beşiktaş''ın yeni başkanı Serdar Bilgili''nin "karşı ve kararlı atağı ile" geriye alınca, bu defa Efes''in "sert" tepkisini yutmak zorunda kaldı!. Aslında Bilgili''nin resti de, Efes''in "Federasyonu yerden yere vuran" açıklaması da yenilir yutulur cinsten değildi!. Ne var ki, "koltuk tatlı şey!." "Onun için" herşey yenilir de, yutulur da!. Demirel ve Federasyonu artık her kararı, her adımı ile yıpranır hale geldi! Herkes şaşıyor; "Kuyudan adam çıkarır gibi, yıpranmış misyonunu tamamlamış Aydın Örs''le, Doğan Hakyemez''i Milli Takım''ın başına neden getirdiler" diye!. Nedeni ortada!. "Tencere yuvarlanır, kapağını bulur!." Formül!. Maç arası, sevgili Tayyar Özdemir''le "kim kime gider" diye "tahminler yapıyorduk!" Özdemir dedi ki: "Alpay, Sergen, Oktay, Tugay aynı takımda olmalı! Tanju da o takımın menajerliğine getirilmeli!." Sonra.. Durdu.. Durdu, ekledi: "Ama bu takımın başkanı da Ali Şen olmalı!." İlâve edecek tek kelime bulamadım!. Ama "Özdemir''in formülüne," virgülüne dokunmadan imzamı atarım! Var mı bu formülü uygulayacak kulüp? En şanslı Beşiktaş!. Mevsim sonu tablosundan, gelecek sezona bakarsak, "büyükler içinde" en şanslı kulübün Beşiktaş olduğunu görürüz!. Zira, "kulübün başında" ne yapması gerektiğini, ne yapacağını, nasıl yapacağını bilen bir yönetim var!. Scala gibi bir hocayı "bir haftada bulup getiren" ve onun fikirlerini de alarak transfere girişen siyah - beyazlı yönetim, "para konusunda da problemi olmaması yüzünden," gelecek sezon Avrupa Kupaları''nda başarılı olacak bir "büyük takımı kuracak" gibi görünüyor! "Scala adı," Avrupa piyasasından "istenilen her yabancı futbolcuyu getirebilecek" bir garanti!. Beşiktaşlı yöneticilerin "bankalara gitmeden," gerekli harcamaları, "gerektiğinde" ceplerinden yapabilecek arzuya ve güce sahip olmaları "siyah - beyazlı kulüp için" bir başka büyük garanti!. Fenerbahçe''nin güçlüğü, Avrupa medyasında çıkan "olumsuz" açıklamalar ve haberler! Löw''den, Zeman''a Oulare''den, Dimas''a, Johnson''a, Murat Yakın''a kadar bir çok teknik adamın ve futbolcunun "sarı - lacivertli kulüpteki yönetim şekli" ile ilgili açıklamaları, "Fenerbahçe''ye gelmek isteyenlerin önüne konuveriyor!." Bu durum, "gelmek isteyenleri ya vazgeçirtiyor ya da bir isteyeceklerse, 3 - 5 istetiyor!." Denizli''nin de, başkan Yıldırım''ın da "bu olumsuz havayı kısa zamanda dağıtmaları" zor, hem de çok zor!. İşte bu yüzden, "Fenerbahçe, transfer pazarındaki piyasayı ister istemez çok yükseltecek!." Siz bakmayın "3 başkanın bir araya gelip aksi yönde görüş birliğine varmalarına!." (Rekabet Kurulu''nun kulakları çınlasın. Bilmem ki bu rekabet piyasasına ters el sıkışmaya ne derler?) Fenerbahçe "iyi adam almak istiyorsa," içerde de, dışarda da "bir edecek oyuncuya üç vermek durumunda!." Ve de verecek!. Gerisi boş laf!. "Yeni oyuncu almak için" de, elindekileri satmak durumunda!. Hepsi "kelepir fiyatına!." Herkes biliyor ki; "Fenerbahçe satmak zorunda!." Öyleyse "3 - 5 edecek oyuncuya bir verilecek!." İsterlerse satmasınlar!. Hele hele yabancıları? Yenilere nasıl lisans çıkaracaklar? Galatasaray''ın işi Fenerbahçe''den de zor!. Hele Terim giderse, "bu takım darmadağın olur!." Ve de değil Süren ve arkadaşları, "yaşayan bütün Galatasaray başkan ve yöneticileri bir araya gelse," Galatasaray''ı "3 - 5 yılda zor toparlarlar!." Borç gırtlağı aşmış!. "Böyle bir bataktaki kulüp" şirketleşse ne olur? Ancak "AIG bağlantıları gibi," Galatasaray''ın aleyhine, alanın hem de "dönüş garantili olarak" lehine sözleşmelerle "kısa dönemde" bir şeyler yapmak mümkün, ama ya sonrası? Süren''in "sanal projelerine kanarak," Galatasaray''ı bugünlere getirenler, yarın Galatasaray Tarihi önünde nasıl hesap verecekler, bilemem!. Trabzonspor''a gelince!.. Mehmet Ali Yılmaz cephesinden "gene," aynı sinyaller geliyor: "Ben iyiyim ama, yönetim başaramadı, teknik heyet başaramadı, futbolcular başaramadı!." Öyleyse? "Ben kalayım, yönetim değişsin, teknik kadro değişsin, takım değişsin!." Yooo!. Belki "teknik adam" değişmeyebilir! "Düşen takımlardan alacağım oyuncularla Trabzonspor''u şampiyon yaparım" diyebilecek ve Makedonya''dan getirdiği "müthiş" yıldızlarla "Avrupa Kupaları''nda oynamaya talip olacak" bir teknik adam bırakılır mı? Yılmaz, elbette ki böyle "duyulmamış ve görülmemiş bir deneme için" Giray Bulak''tan vazgeçmeyecektir! Bence de vazgeçmemelidir!. Vazgeçmemelidir ki, bundan sonra hiç bir teknik adam "böylesine parlak" iddialarla ortaya çıkmasın!. Ve de "ona inanan" başkanlar da "bir daha" değil Trabzonspor''un, hatta "Ataryemezspor''un bile başına gelmesin!."

