Yazacak o kadar çok şey var ki!.. Günde "dört ayrı yazı yazsam", spor gündemimize yetişemem; eksiğim kalır!.. Önce "bunca yıllık arkadaşım" Erdenay Oflas''tan başlayalım!.. Hey gidi hey!.. Gazetelerde okuyorum; "Şenes Erzik''i Futbol Federasyonu Başkanlığı''na aday olmak için ikna etmeye çalışıyormuş! Bunun için de zaman kazanmak üzere, Futbol Federasyonu Genel Kurulu''nu erteletmek için dava açmış!.." "Kendi kendini idare etmek için ayakta durmaya çalışan futbolumuzda", açık ara kazandığı seçimden sonra, "ona karşı çareyi mahkemelerde arayan ve bulanlar için" neler söylemişti, Oflas!.. Hâlâ kulaklarımda çınlıyor!.. Hele hele, "15 gün içinde kendi ekibinin baş adamları arasındayken", Özal rüzgârının ters esmeye başladığını görünce, "Özarı cephesine kaçan" Şenes Erzik''le ilgili söyledikleri? Onların "çınlama sesi" ise, "çınlamayı çok geride bıraktı"; beynimde "gümbür gümbür sesler çıkarıyor!.." Bir zamanların "ilkeli ve omurgalı" Erdenay Oflas''ını, "zaman" nasıl da törpülemiş; törpüleye törpüleye ne hallere getirmiş? Eeee!.. Erzik''e defalarca rakip olup da, genel kurullarda kazanamayan ama sonraları "onun danışmanlığını kabul etme" noktasına kadar gelen Oflas''ın "bugün bulunduğu nokta", bana hâlâ ve hâlâ "sürpriz ve acı olarak gelse" de, onu yakından tanıyan "çok kişi için" normal!.. Kulakların çınlasın sevgili kardeşim Hıncal Uluç!.. "Erdenay''a o kadar çok güvenme" derdi de, tartışırdık! Haklıymışsın!.. Galatasaray''ı yazacaktım, nerelere geldim! "Galatasaray''a geçişi" de, "sevgili" kardeşim Hıncal Uluç ile yapayım: Erdenay Oflas için bu yazdıklarıma bakarak diyebilir ki: "Bak, gene Haluk Ulusoy''a arka çıkıyor!.." Haluk Ulusoy''un "ilk seçildiği" genel kurul öncesinde "otel odalarında Çakıcı''nın, Sedat Peker''in adamlarının kongre üyelerine yaptığı baskıyı" ilk kimin yazdığını unutuyor! Hadi Türkmen''i konuşturarak "açıklamalarını" spor sayfalarının manşetlerine kimin taşıdığını da unutuyor! Bir şeyi daha unutuyor: Çakıcı''nın adayının kim olduğunu? O adayın arkasında kimlerin bulunduğunu? O adayın neden desteklendiğini? Seçimi kazansaydı ilk yapacağı işin ne olduğunu? Bu işin kimlere yarayacağını? İşte, "biz" bu soruların cevaplarını çok iyi bildiğimiz için, Ulusoy''un değil, "bu konuda yaptıklarının yanında olduk!" Eyüp Sultan''da kesilen kurbanları da, "o zamanın karanlık sularında ve devletin ilgili birimlerinin acz içinde olduğu bir dönemde", devletin bakanlarıyla telefonlarla konuşabilen, MİT''te tayin pazarlıkları yapabilen, devletin en cesur ve önemli emniyet görevlilerini tehdit eden, nerede olduğu bile tesbit edilemeyen bir Çete Başı''nın, "çoluğunu, çocuğunu, kardeşini, yeğenini tehdit ederek görevden kaçırmak istediği" bir kişinin, "kendisi için olmasa bile, yakınları için gösterdiği bir insani tavır" olarak kabul ettik! "Bazıları bırakıp kaçarken", Ulusoy "kalmak için" direnmiş, sadece "kurban tavizi ile" federasyonu da, kendini de, yakınlarını da tehditten ve tavizden kurtarmıştı! "Bu olayı", zaman zaman gündeme getirip, sanki "Ulusoy''u Çakıcı''nın adamı gibi gösterme gayretiydi", karşı çıktığımız; zira "çok iyi biliyorduk" ki; "gerçek böyle değildi!.." Hatta, tam tersiydi! Şimdi geliyorum asıl "başka ve önemli" bir soruya!.. "İnsani bir zaafı" gündemde tutan "sevgili" kardeşim Hıncal Uluç''a "samimiyetle" soruyorum: Ulusoy konusunda "bu insani zaafı göstermemeliydi! Çakıcı ile kurban konusunda anlaşmamalıydı! Ya taviz vermeden göreve devam etmeliydi ya da o koltukta oturmamayı, bırakıp gitmeliydi" düşüncesindesin! Ben "öyle" düşünmüyorum ama, senin düşüncene de saygı duyuyorum! Peki.... Galatasaray Başkanı Faruk Süren''in ve yönetiminin "100 milyon dolarlık anlaşma imzaladıkları şirketin ve olağanüstü genel kurulla bu şirketin yönetimine getirilen iki yöneticisinin" gazete manşetlerine kadar yansıyan "durumları" seni hiç ilgilendirmiyor mu? Kimdi bu adamlar? Şimdi neredeler? Neden oradalar? Süren "bu adamları" nereden buldu da, "kulübün en hayati konusunda anlaşma yaptı?" "Böyle hayati bir konuda", böyle "hayati bir hata yapan" Süren, 9000 üyeli Galatasaray''da, "500 üyeyle yapılan bir genel kurulda aldığı 400 oyla aldığı yetki ile", Galatasaray''ı nereye götürecek? AIG Şirketi''nin kurdurduğu "ara şirketin tescili konusundaki" karanlıkları hiç araştırdın mı? "Tam bir yarı tefecilik ve kapitülasyon belgesi olan" sözleşme taslağını ve "Galatasaray''ı kıskıvrak saracak olan zincirleri" okuyup da, düşündün mü? "AIG, Galatasaray''a büyük destek sağlayacak ve dolarlar akacak" yönünde yazı ve görüşlerini söylemeden "bu işin altında acaba ne var ne yok" diye araştırman, hiç olmazsa "bunca insan neden karşı çıkıyor? Ellerindeki belge ve bilgilerde ne var, ne yok?" diye düşünmen gerekmiyor muydu? Bir gazeteci, bir spor yazarı, bir Galatasaraylı, bir Galatasaray Kulübü üyesi ve "herşeyden önce" düşünen bir Türk insanı olarak "Ulusoy ve Futbol Federasyonu için gösterdiğin ve saygı duyduğum hassasiyeti", Süren ve Galatasaray için göstermen de gerekmiyor muydu? "İnan Kıraç Galatasaray''ı perde akasından yönetmek istiyor" şeklindeki görüşün, Süren ve Galatasaray konusunda "bunca olumsuz gelişme olurken" suskunluğa gömülmeni mazûr ve makûl göstermiyor! Şu "ünlü sözleşme taslağı" ve TGS şirketi ile yapılan anlaşma sonrasındaki gelişmeler için neler düşündüğünü "doğrusu" çok merak ediyorum! Ve de "yazmanı" merakla bekliyorum!

