Şenol Hoca neden mutsuz?..

Sesli Dinle
A -
A +

TV ekranlarında dikkatle “hocaları” izliyorum.

 

İşte gördüğüm tablo: Okan Hoca “buruk”, İsmail Hoca “rahat”, Şenol Hoca “mutsuz”, Bjelica Hoca “umutlu”, Kluivert Hoca “iddialı…”

 

Hazırlık ve sonra başlayan “Avrupa kupaları maçları” gösterdi ki… Dört hocamız, “eğrisi ile doğrusu ile Avrupa kupalarında aldıkları “yenilgisiz” 6 galibiyet, 2 beraberlik ile” eleme turlarını geçerken… Ülke puanını “Kupalara ‘doğrudan katılma’ yolunda ulaşılacak hedef için” umudumuzu arttıracak adımları da attılar… Bir hocamız da “şampiyonluk sonra düşülen durumdan takımını kurtarmanın” hesaplarını yapmaya devam ediyor, “üst üste gelen acı sakatlık haberlerine” rağmen…

 

İstanbul’un üç büyüklerine bir bakış, “sezon başı için, ‘şampiyonluğu getirecek transfer yarışında” Fenerbahçe ile Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın çok önünde olduklarını gösteriyor… 

 

Bu yüzden ve mesela Galatasaray’da “Hedef Şampiyonlar Ligi” ve de Fenerbahçe’de “Hedef şampiyonluk” sesleri yükselirken, Şenol Hoca, Konferans Ligi’ni de şampiyonluğu da hedefe koyamıyor!..

 

Zira, Beşiktaş “henüz” gerek “kalite ve gerekse kadro derinliği bakımından” epey geride Galatasaray’dan da Fenerbahçe’den de!..

 

Gerçeği ortaya koyacak bir “rakamsal araştırma” yapılmadı “henüz” spor medyamızda; üç büyüklerin yirmi beşer kişilik kadrolarının “uluslararası piyasadaki değerleri” bakımından…

 

Ama Şenol Hoca, gerçeği biliyor, yaşıyor… İma ediyor… Aslında Beşiktaş tribünleri de gerçeğin farkında…

 

Başkan Ahmet Nur Çebi gerçekten zor durumda… Hocasını, tribünlerdeki, TV başındaki milyonlarca taraftarını mutlu edecek transferleri yapabilecek mi?..

 

Özellikle “Avrupa Kupaları, Süper Lig, Türkiye Kupası gibi zorlu 3 yolculukta iddialı olacak bir kadro derinliğini sağlayabilmek için” yapılması gereken transferlerin finansmanı nasıl sağlanacak?..

 

İşte bütün mesele… Başkan için de hoca için de “zor günler” başladı…

TMOK neden susuyor?..

“Duyduk duymadık” demeyin… Ripley’in “İster inan, ister inanma” kitabına girebilecek bir adayımız var; Atletizm Federasyonu Başkanımız Fatih Çintimar!.

 

Daha bir yıl önce “Türk Atletizm Federasyonunun, ‘olimpiyatlara daha çok atlet götürmek için, derecelerle oynadığı, manipülasyon yaptığı’ iddialarının belgelenmesi ile ‘manipülasyon yaptığı tespit edilen’ altı ülke ile beraber cezalandıran” Dünya Atletizm Birliği (WA) yönetim kurulu üyeliği için “adaylık müracaatı yaptı” Sayın Başkan’ımız!..

 

Hem de bunca zamandır yazıp geldiğimiz “manipülasyon olayı” ve “bu olayının WA tarafından tespiti ile Türkiye’de yapılan organizasyonlardaki derecelerin ‘kabul edilmesi için WA denetçisi gönderilmesi’ cezasının uygulanmaya başladığı” bir dönemde…

 

İnsanın “sokak tabiri ile ‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ diyeceği” geliyor ama “Atletizme âşık ve 68 yıldır yazan” benim gibi bir spor insanına “Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı için” bu tabiri kullanmak zor ve üzücü geliyor.

 

Tıpkı “bu adaylığa üzüldüklerini yazılarıyla, sosyal medya mesajlarıyla ilan eden” onca eski şampiyon ve rekortmen atletlerimiz, başkan ve yöneticimiz gibi…

 

“Kurumsal olarak” Türkiye Millî Olimpiyat Komitesinin (TMOK) ve de gene “kurumsal olarak” TMOK’un Fair Play Komisyonunun “gelişmelere sessiz kalması” da  üzücü…

 

Sevgili Erdoğan Arıpınar kardeşimizin “kişisel olarak yazdığı” yazılar yetmez…

 

Eğer, “bu konuda TMOK ve Fair Play Komisyonu üzerlerine düşen sorumluluğun gereğini yapsalardı”, Çintimar Başkan, “kendisine ve federasyonuna ceza veren” WA yönetim kuruluna aday olabilir miydi?..

 

O TMOK ki, o zamanki adıyla Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF)’nin “196 ülkede uygulanan ‘AAF Çocuk Atletizmi Projesi’nde yaşanan olumsuzluklar sebebiyle federasyonlara gönderdiği uyarı mektubu icabı gereği yapılan ‘olumlu’ çalışmadan (ki, sorumlu koordinatör Necdet Ayaz’dı) sonra, 2015 yılında Atletizm Federasyonu’na “Fair-Play Tanıtım Dalı Büyük Ödülü” vermişti. Bu ödülü törenle alan da başkan Çimtimar idi…

 

O gün “Çintimar’a büyük ödül veren” TMOK, bugün sus pus…

 

Ey Dünya Okçuluk Federasyonu Başkanlığı başta, birçok dünya sporunun birlik ve federasyonlarında yönetim kurulu üyeliği, asbaşkanlığı yapan sevgili Uğur Erdener kardeşim…

 

Yıllar yılıdır TMOK Başkanlığı yapıyorsun, 2016-2020 yılları arasında Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Asbaşkanlığı da yaptın…

 

Şaşıyorum; “Türk atletizmine leke düşüren ‘olimpiyat oyunları için manipülasyon tablosu’ karşısında” nasıl susabiliyorsun?..

Hey gidi hey!..

Bir zamanlar, İstanbul büyüklerine kafa tutan Ankara ve İzmir takımlarından başka, bir de Adana’da bir takım vardı; “Fofo” Muharremli, “Füze” Selamili Adana Demirspor!..

 

Tarihinde “ilk defa katıldığı” Avrupa Kupalarının ilk eleme turunda, üç büyüklerin eledikleri rakiplerinden çok ama çok daha güçlü Rumen ‘CFR Cluj’u deplasmanda berabere kalıp, Adana’da yenerek’ turlayınca”, o günleri hatırladım.

 

Başkanına da, yöneticilerine de, hocasına da, futbolcularına da binlerce teşekkürler; gene gönlümü doldurdular!..

Şaka!..

TV ekranlarında koltuklara kurulup ahkâm kesen futbol ulemamızdan bazıları “Mertens artık yaşlandı, onun yerine bir transfer gerek, satılmalı” diyenler vardı.

 

Ne var ki, Mertens’in “Çarşamba geceki maçtaki futbolu” ve de “Puşkaş Ödülü’ne layık golü” Galatasaraylıları mest etti.

 

Aslında “o gol” Zalgiris ile beraber “Yaşlı, satılmalı” diyenlere atıldı!..

 

İçlerinde “Satılmalı” dediklerini unutup, O gece “Kalmalı” diyenler bile çıktı!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.