Şu federasyona ve şu hazin tabloya bakın!.. Kanunlar, hem de "özel olarak çıkarılmış" bir kanun ve onun ilgili bilmem kaç tane maddeci paspas edilmiş , yerle bir edilmiş; bu "pervasızlığı yapanlara" ceza vereceğine, yemek veriyor!.. Hem de kimin parasıyla; "milletin!.." Afiyet olsun!.. "Onlar", milleti "birbirine sokmak, kırdırmak için" ellerinden geleni yapacaklar, "sen" de çıkacak, onlara "yemek vereceksin"; olacak şey mi? Hani, biraz gaddar, biraz acımasız olsam, "boğazınızda kalsın" diye beddua edeceğim ama, herkes bilir ki; "ben karıncayı bile incitemem", onun için "afiyet olsun" diyorum!.. Bu kaçıncı "bir araya geliş?" Bu kaçıncı toplantı? Bu kaçıncı yemek? "Spordan sorumlu devlet bakanlarıyla yapılanı" mı sorarsınız!.. "Gençlik ve Spor Genel Müdürü" ile olanı mı? Yoksa, içişleri bakanlarıyla, valilerle, emniyet genel müdürleriyle, emniyet müdürleriyle bir araya gelinenleri mi? Söyleyin bana, bu kaçıncı toplantıdır? Kanunlar, yönetmelikler, talimatlar ne yazıyor; "Bizi çiğnedikleri, paspas ettikleri zaman toplantılar yapılsın" mı, diyor, yoksa "şu veya bu ceza verilsin" mi diyor? İşte, "işin püf noktası" burada!.. "Ceza vermesi", hem de "tekerrürden" en ağır şekilde "ceza vermesi" gereken federasyon, "başkanının cinliği" ile "durumu kurtarıyor!.." "Kanunu çiğneyenleri" ceza kurulu yerine, "yemek yemek için" lokantaya davet ediyor!.. "Federasyon hiçbir şey yapmadı, seyretti" diyen bizlere de, "işte görüyorsunuz, seyretmiyorum, iş yapıyorum" mesajı gönderiyor!.. Tabii, bizler de "yersek!!!" Baştan beri yazıyorum, söylüyorum: "Bu federasyonla, bu zihniyetle" tribün terörünün önüne geçilmez, geçilemez!.. Bu federasyonun derdi; "günü kurtarmak", millete ve asıl önemlisi "kendisini bu göreve getirenlere" ninni söyleyip; uyutmak!.. Hem de "milletin parası ile verilen" yemek gösterileriyle; bu yemekten sonra atılan nutuklarla!.. Bakın açık açık yazıyorum: Bu federasyon, "ne Aziz Yıldırım'a, ne Yıldırım Demirören'e ceza verebilir!!!" Sebebini, "bu federasyonu kuran ve kurduranların" hepsi biliyor; bu federasyonun kuruluşuna yakından tanık olanlar da!.. Onlara "veremeyince" de, Galatasaray ve Trabzonspor başkanlarına ve yöneticilerine de ceza verilemiyor; nasıl verilsin? "Böyle olunca" da, onlar ve onların kanatları altında olan "başka yöneticiler" de, akıllarına ve ağızlarına gelen her şeyi söylüyorlar ve herkes de seyretmeye devam ediyor!.. Medya zaten dünden razı, "bu söylenenlere balıklama atlıyor", üstelik hemen "karşı tarafa da koşup" ondan da "Bak size ne söylemişler, siz cevap vermeyecek misiniz" takip ve tahriki ile "daha da zehir zemberek" sözler alıyor, manşetler atıyor; oh ne âlâ!.. Sonra ne oluyor?. Tribünlerde küfürün bini bir para... Olaylar devam. Hakemler çaresiz... Futbolcular şaşkın. Medyanın reytinginin "biri, bin para!.." Hadi... Gözlemciler, hakemler, temsilciler raporlar yazıyor. Disiplin kurulları toplanıyor. Ver "üç - beş bin YTL" para cezası. "Gücünün yettiğine" başka yerde ya da seyircisiz oynama cezası... Yetmediği ile "pazarlık yap" ama sonra boyun eğ; "birkaç on bin YTL" para cezası ile geçiştir... Hatta sonra Tahkim Kurulu bile var; itirazlar, "nabza ve duruma göre" cezalarda indirimler, ya da "itirazlara ret" gösterisi.. Ve, işlem tamam; çark dönüyor; değişen hiçbir şey yok!.. Değişmesini isteyen ve bekleyen de yok zaten; maksat "havanda su dövülsün!.." "Bir kulübe" üst üste 8 defa, 10 defa, 15 defa "sadece" evet sadece "para cezası kesilirse" ve "başkanlar seviyesinde tahrik devam eder", federasyon da "seyreder" ve hatta "mükâfat" olarak bir de "yemek verirse", söyleyin bana; suçun devam etmesinden daha tabii ne olabilir? "Futbol için" ekilen "çirkin" tohumlar, basketbol, voleybol maçlarının tribünlerine de sirayet etmez mi; elbette eder ve ediyor!.. Yani, "olay sadece futbol olayı değil!." Zaten, "Yıldırım'lar, Canaydın'lar, Demirören'ler ve yönetici arkadaşları sadece futbolun da başkanı ve yöneticileri değiller!.." Bunların "ağızlarından çıkan" her söz, "futbol kadar, bütün kulübü, diğer branşları, camiayı bağlıyor" ve sadece futbolun değil , basketbolun, voleybolun taraftarını da etkiliyor!.. Öyleyse, "bu kişilerin, yani kulüp başkanlarının ve yöneticilerinin" taraftarı, camiaları "birbirine düşürecek" söz, tavır ve hareketleri, "bunlara dokunamayan ve dokunamayacak olan", korkan, "aman başıma bir şey getirmesinler" diye dua eden Futbol ya da Basketbol Federasyonları'nın disiplin kurullarında değil, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün Ceza Kurulları'nda görüşülmeli ve "işlenmişse" bu suçların karşılığını "devletin Ceza Kurulları vermelidir!.." Zira "bu beyler"; sadece Futbol ya da Basketbol Federasyonu'nun talimatlarını değil, "devletin kanunlarını" çiğniyorlar ve "korkmuyorlar!.." Çünkü, "federasyonların altındaki sandalyelerin her ayağını birisi tutuyor" ve federasyonlar "o ayakları tutanlara ceza verecek" durumda değil!.. Biliyorlar ki; "sandalyeyi altından çekiverirler" ya da "en azından" sarsmaya, hem de şiddetle sarsmaya başlarlar!.. "Bu suçları işleyenler" Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün Ceza Kurulu'na sevk edildiği takdirde, Federasyonlar "Ona az ceza verildi, buna çok, buna hiç verilmedi, bundan korkuyorlar" tartışmalarının tahribinden de kurtulacaklardır!.. Aksi hâlde, bu kaos "değişmeden" sürüp gidecek!.. Zira, işte "değişmeyen ve değişmeyecek olan" tablo: "Ceza yerine yemek!.." Afiyet olsun!..