Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Elbette "her kulüpte" varlar!. Hatta "her kurumda", her grupta!.. Amma... "Büyük kulüplerde" olanlar, kulüpte, camiada, medyada "devamlı görünenler", elbette ki gündemden düşmüyorlar ve "devamlı ortalıkta olduklarından" halk onları görüyor ve "çoğu zaman" da gülüyor!. Bazen "doğru" söyledikleri olmuyor mu? Oluyor! "Duran bir saat" dahi günde iki defa "doğru zamanı" göstermez mi? İşte onlardan, Galatasaray''da da bol bol var! Camiada var... Kulüpte var... Medyada var!.. Artık "en bariz, en belli hatalarda, yanlışlarda, başarısızlıklarda" bile, Genel Kurullarda, Divan Kurullarında, toplantılarda, TV ekranlarında, spor sayfalarında "olanca hızlarıyla" bahaneler bulmak, başkan Faruk Süren''e "toz kondurmamak için yarışıyorlar!. Ve de Galatasaray''ı yakıyorlar!. Hem idarî, hem malî, hem de sportif açıdan!.. İşte, Monaco hezimeti!.. Yooo!. Her takım gibi Galatasaray da yenilebilir... Hatta 4-5 farklı yenilebilir!. Ama böylesi? Futbol yok... Disiplin yok... Bir-iki ayakta duran ve kalan futbolcu hariç, mücadele eden yok.. Kazanmak isteyen yok.. Saha kenarındaki kulübede "Hoca" yok!.. Evvet, Lucescu var ama, tam "kroke halde!." 4-1 geriye düşülmüş, hâlâ Serkan gibi bir golcüyü kulübede tutuyor ve o da 87. dakikada Marcio''yu oyuna sokuyor!. Rakip uzatmalarla beraber nerede ise bir devre boyu önce 10, sonra 9 kişi oynuyor, Hoca farkında değil! Oyunu okuyamıyor, sahaya müdahale edemiyor, taktiğe müdahale edemiyor ve beklenen son geliyor!. "Beklenen son" diyorum!. "4 gol yedikten sonra" değil, maça çıkarken "beklenen son!." Zira, Hoca Monaco''ya "bir beraberlik kurtarayım" diye gidiyor!. Rakibi gözünde büyüttükçe büyütüyor!. "Simone böyle, Nonda şöyle, falan şöyle, filân böyle" kabûsları görüyor!. Takımı öyle kuruyor, taktiği (tabi varsa) öyle veriyor!. Geçen yılın "hiç kimseden korkmayan Galatasaray''ını güvercin yürekli hale getiriyor!." İşlem tamam!. Hakan da olmasa... Arif de olmasa... Jardel de olsa... "Galatasaray''ın böyle oynayamayacağını, oynamaması gerektiğini" sokaktaki çocuk görüyor ama... Göremeyen biri var!. "Emekli ve memur zihniyetli" bir hoca "Beraberlikle işi kurtarayım telaşı içinde, Fatih Terim''in mirasını, mirasyedice tüketiyor!. 9 kişi kalmış takım, Galatasaray''dan daha fazla ve çok daha net gol pozisyonlarına giriyor, saha kenarında bir "sfenks"; heykel gibi!. Yazık... Galatasaray''a da yazık!. Galatasaray seyirci ve taraftarına da... Galatasaraylı futbolculara da!. Lucescu''ya da!. İyi niyetli bir adam!. Üzülüyor, kahroluyor!. Ama elbise bol!. Bir şey yapamıyor!. Yapması da çok ama çok zor!. Ok yaydan çıkmış!. Disiplin kalmamış!. Futbolcu ona güvenmiyor, inanmıyor, takmıyor!. Daha açıkcasını söyleyeyim ve "altını çizerek" yazayım: İster inanın, ister inanmayın!. Hagi ve Jardel "Lucescu''nun üzerine, çarpı işareti koydular!." "Kariyerlerine ve yarınlarına gölge düşüreceğine inandılar"; "geri vitese taktılar!" Tereddüdüm var; Popescu da onlarla beraber mi, değil mi, tam kestiremiyorum!. Lucescu kaldıkça Jardel ve Hagi, göreceksiniz "hiç bir zaman" bir ay önceki Hagi ve Jardel olmayacaklar!. Zaten Jardel gidiyor, Hagi de İşte görüyorsun, ya tam emrime girersin ya da gidersin" diyecek ve Lucescu''yu tamamen avucunun içine alacak!. Böyle olursa, Hagi-Fatih çifte standardını bu sezon hep yaşayacağız! Takım tamamen şirazeden çıkacak!. Galatasaray''da bütün bunlar olurken, "Süren''in hınk deyicileri" ne yapıyorlar? "Haklı eleştiriler yapanlara" ateş püskürüyorlar, "ortada hiç bir problemin olmadığını söylüyorlar", her başarısızlığa "önemli olmayan bahaneler bulmak için" yarışıyorlar ve kamuoyunu Süren''e inandırmaya çalışıyorlar; milleti kendilerine güldürüyorlar!. Hele ortada TV TV dolaşan bir-iki yönetici ve futbol yorumcusu var ki, "hınk deyiciliği çıkardıkları seviyeden", Galatasaray namına üzülmemek elde değil! Durum ortada! Süren''e yağ.. Lucescu''ya bal, sonuç: Futbol takımına bol bol şamar!. Görelim bakalım, nereye kadar? Bursa''da bir gece!.. Çarşamba gecesini, Bursa''daki Galatasaraylılar arasında geçirdim! Bursa Galatasaraylılar Derneği üyeleriyle saatler süren sohbetimiz, Monaco-Galatasaray maçının "tatsız görüntüleri ve sonucu ile" noktalandı! Gördüm ki, "Bursa''daki Galatasaraylılar", Şişli''de, Kadıköy''de, Erenköy''de, Sarıyer''de, Bakırköy''de, Etiler''de, Levent''le#de, Tarabya''da, Emirgan''da oturan ama "Genel Kurullara, Galatasaray''ın en hayati konularında kararların alınacağı toplantılara gitmeyen" anlı-şanlı Galatasaray üyelerinden çok daha fazla Galatasaray''a sahip çıkıyorlar! Galatasaray''ın sorunlarıyla ilgileniyorlar, sebeplerini ve çarelerini arıyorlar!. Üzülüyorlar, kahroluyorlar!.. Bir türlü cevabını bulamadıkları, bir soru var: "Özhan Canaydın neden başkan adaylığından son dakikada vazgeçti ve Faruk Süren''in önünü açıp, ona seçimi kazandırdı?" Sonra, başka sorular ardarda geliyor: "AIG nedir, neden Süren bu konuda ısrar ediyor?" "Galatasaray bu ortaklıktan ne kazanacak, ne kaybedecek?" "Stad olayında ortaya atılan iddialar doğru mu? 8.5 milyon dolar çöpe atıldı mı?" "Lucescu''yu kim nereden buldu? Neden getirdi?" "Terim neden gitti?" "Neden Galatasaray yönetimi, Galatasaray Dernekleri''ne gereken ilgiyi göstermiyor, önemsemiyor?" Görüşlerimi anlattım... Maç başlamasa ya da olmasa, sohbet daha saatler sürebilirdi! Dernek Başkanı Savaş Kaya başta olmak üzere, çok yakın ve sıcak ilgi gösteren, Bursalı Galatasaraylılar''a teşekkür borcum var; onu yerine getirirken, yineliyorum: "Bugünler de geçecek ve gene güzel günler gelecek!" Yeter ki, Galatasaraylılar, hele hele genel kurul üyeleri, kulüplerine sahip çıksınlar! Zor gibi görünüyor, ama olacak! Fark!.. Geçen gün bir Fenerbahçeli arkadaşıma dedim ki: "Durumunuzun kıymetini bilin!. Bu takım bunca eleştiri alacak durumdayken Trabzon''la, Galatasaray ile, Beşiktaş''la burun buruna ise, biraz düzeldiğinde, biraz toparlandığında ne olacak, düşünsenize!. Hocayı kurtlara yedirmeyin.. Ona sahip çıkın! Hırslıdır, zaman zaman büyük hatalar yapsa da işini bilir!. Biraz sabır!." Dedi ki; "Verdiği sözü tutmadı!. Takvimi oturtamadı!." Dedim ki; "Biscan''ı, Oktay''ı, Alpay''ı alamadı! Yerlerini dolduramadı!. Siz bakmayın Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının söylediği ''Kimi istedi ise aldık, 80 milyon dolar harcadık'' lâflarına! Fenerbahçe bütün yabancılarını değiştirdi. Hepsine verilen para aşağı yukarı Galatasaray''ın Hagi''ye ve Jardel''e verdiği paraya denk! Lâflara değil, gerçeklere inanın!" Tutturdu: "Denizli hemen gitmeli! Bu aşı tutmadı!" Sustum; Fenerbahçe''de yıllar yılı sahneye konan senaryo bu sezonda da seyirci bulmuştu! Üstelik büyük alkış da alıyordu!. Kısa sürede "inanılmazı başaramazsa", Denizli''nin Fenerbahçe''deki ömrü bitmek üzere!. Belki iki, belki üç zamana kadar!. Var mı kahve falı bakan? *** Onar''a teşekkürler!. Galatasaray''ın idarî ve malî yapılanmasında büyük emeği geçen uzun yıllar denetçilik yapan "sarı-kırmızı camianın duayenlerinden Kemal Onar, her Galatasaraylı''nın kütüphanesinde bulunması gereken bir kitap hazırlamış! Taa kuruluştan bu yana "Galatasaray''ın genel kurullarını, başkanlarını, yönetim kurullarını", genel kurul zabıtlarından derleyen 400 sayfalık bir kitap!. Galatasaray konusunda bir "başucu klâvuzu!." Kutluyorum, Onar''ı Galatasaray''a ve Galatasaraylılar''a hizmete devam ediyor! Hissediyor ve anlıyorum ki, daha uzun yıllar da devam edecek! Köşeye çekilmek yok! Mücadeleye devam!. Onar''a çok yakışıyor! Keşke her camiada bir Onar olsa!. 10 Onar, 100 Onar olsa!. Öncelik; İnsanlık!. Geçen gün bir spor sayfasında bir yazı okudum; tüylerim diken diken oldu! Sonra öğrendim ki, "aynı spor yazarı", aynı üslûpta bunda bir süre önce de "benzer bir yazı yazmış!." Bir başka spor yazarının yazdığı bir yazıya "sözüm ona" cevap veriyor! "Fikre cevap" fikirle olmalı!. "Kişiliğe dönük, insanların onurlarını, mesleki kimliklerini pas pas edecek, aşağılayacak" cümlelerle değil!. "Eğer muhatap öyle yapmışsa", kimbilir, belki "bu üslûp bir yere kadar" kabul edilebilir!. Ama, "bir takım hakkında fikir beyan ederken, bir başka takım ile kıyaslama" normal!. "Teşbihte hata olmaz!." Sen de çıkarsın, "başka bir benzetme yapar, bunun gerekçelerini yazarsın" olur, biter!. Amma... "Taraftarı olduğun takımı savunurken", kişiliklere dönük bir üslûbu, hem de "en zamansız" zamanda kullanmak? "Muhatabını, zamanımızın "en menhûs, en hain hastalığıyla mücadele ettiğini bile bile" böyle "acımasız" bir üslûba müracaat etmek? Ne insafa, ne vicdana sığar! Hadi, gazetecilik mesleğini öldürüyoruz, hiç olmazsa "insanlığı öldürmeyelim!." İnsanlık? "Başka sahip olacağımız" ne var ki, öbür Dünya''ya götürecek? Bu Dünya''da yüz yüze bakamıyacak haldeyiz, hiç olmazsa öteki dünyada bakacak halimiz kalsın! Yazık, hem de çok yazık!. Ferhan Ağabey!.. Türk Sporu "adam gibi bir adamı" daha kaybetti!. Cümlemizin başı sağ olsun!.. Onu tanıyıp da sevmemek, hele hele saymamak mümkün değildi! Vakûr, olgun, mütevazi, sevgi dolu bir insandı! Üyesi olduğu büyük kulübün divan başkanlığı makamına oturacak kadar "seçkin" bir kulüpçüydü, ama hiç bir zaman "fanatik olmadı!" Belki evinde, özel hayatında, belki "hepimizden de çok fanatikti" ama, spor sayfalarında, TV''lerde "örnek" bir yorumcu, daha da önemlisi "tavizsiz" bir fair-playci idi! Onunla yanyana maç seyretmek, onunla yanyana sütünlarda Beşiktaş''ı yazmak benim için ayrı bir keyifti!. Denizli deplâsmanlarına giderken, Ortaklar''da Necati''nin Yeri''nde "çöp şiş yerken", hatıralarının arasından seçip anlattığı olayları nasıl unuturum? Nur içinde yat, Ferhan Ağabey! Gün gelecek "gene" buluşacağız ve ben sana "senden sonra olanları anlatacağım! Bekle!." Neden? Bazı dostlar diyorlar ki: "Fenerbahçeliler''e sabır tavsiye ediyorsun, aynı sabrı neden Galatasaray''a, Lucescu''ya göstermiyorsun, bu çelişki değil midir?" Değil, dostlar değil! Sebebi açık!. İki müesese düşünün!. Biri dibe vurmuş... Çok başarısız yıllar geçirmiş!. Genel müdürünü değiştirmiş!. Yeni genel müdür iyi-kötü bir yol tutmuş!. Müesseseyi kâra geçiremese de, zararı büyük ölçüde kapamış!. Müesseseyi vergilerini, sigorta primlerini, maaşlarını ağır aksak öder hale getirmiş!. Öteki, zengin... Başarının zirvesinde... Her taraftan para akar durumda!. Genel müdürü istifa etmiş, yerine yenisi gelmiş!. Yeni genel müdür, durumu bile muhafaza edememiş... Kârlı durum kısa zamanda bitmiş, zarar başlamış!. Vergiler, sigorta primleri zar zor ödenir hale gelmiş... Maaşlar aksamaya başlamış, grafik olumludan, hızla olumsuza dönmüş!. İşte Fenerbahçe ve işte Galatasaray!. Elbette "bir genel müdüre sabır isteyecek", berikine hem de "sert eleştiriler" yapacağız! Zira "baştan beri uyarıları dikkate almamış" ve müessesede disiplin tamamen yok olmuş!. Herkes başına buyruk hale gelmiş ve genel müdür, "sekreterine bile sözünü dinletemez durumda!." Durmadan da şikâyet ediyor; "Beni dinlemiyorlar!." Ama "sözünü dinletmekten aciz olduğunu" bir türlü anlamıyor! İşte, Denizli''ye karşılık, Lucescu!. "Ya Scala" diye sorarsanız, onu da söyleyeyim: Onun durumu Denizli ile Lucescu''nun tam ortasında! Geçen sezondan "sağlam bir miras" devraldı. Takım şampiyonun hemen gerisindeydi ve Şampiyonlar Ligi''ne katılma hakkını almak üzereydi! Ön eleme oynayacaktı! Yeni transferlerle ve iyi bir hazırlıkla, bilemediniz 8-10 maç sonra "oturması gerekiyordu!" "Oturmazsa", teknik direktöre, "haklı" eleştiriler yöneltilebilecekti! İşte, Scala tam bu noktada ve çok dikkatli olmak zorunda! Üç hocaya bakış açımızdaki farklılık bundan!. Ortada çelişki yok!.
ÖNE ÇIKANLAR