Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Galatasaray... Fenerbahçe... Beşiktaş... Trabzonspor... Galip geldiler mi, mesele yok!. Teknik direktörlere alkışlar!. Futbolculara övgüler!.. Sayfa sayfa, ekran ekran haberler, röportajlar.. Aslanlar... Kaplanlar... Peki ama, "bu yaldızlı tablonun arkasında ne var?" Araştıran yok, soruşturan yok!.. Bir - iki yazar, bir - iki ayda bir, o da "satır aralarında" yaldızlı aynanın arka tarafında olanlara "şöyle bir dokunur geçer"; işte o kadar... Yıllar yılı "hiç bir işe yaramayan", kamyonlarla para dökülüp alınan ama sonunda "alıcı bulamayan" futbolcular için, kulübü hem de "dolar bazında" onlarca milyon dolar borçlandıran yöneticilerle ilgili "çarpık düzenin üzerine" ne spor teşkilatımız gidiyor, ne Futbol Federasyonumuz, ne de medyamız!.. Evet, "Galatasaray UEFA Şampiyonu oldu" ama, ne pahasına? Kimse, "ödenen maddi - manevi bedelin hesabını yapmıyor!." Kimse, "Galatasaray nereye götürülüyor?" diye sormuyor!. Galatasaray sadece "bir örnek!." Fenerbahçe''nin, Beşiktaş''ın, Trabzonspor''un farkı var mı? Bakınız, "UEFA Kupası yaldızının arkasında" neler var? Kaç milyon dolara çıktığını belki de "kulüp başkanının bile tam olarak bilmediği" bir borç batağı!. "Bunun ödenebilmesi için", TGS gibi "en üst düzey yöneticileri" çok önemli ve yüz kızartıcı suç iddialarıyla hapse düşen finans kuruluşlarından, Cayman Adaları''nda kurulmuş ve tescil edilmiş "matruşka tipli ve esrarengiz" şirketlere kadar uzanan ilişkiler!. Kulüp üyeleri arasında "kan kavgasına dönüşecek kadar" büyüyen gruplaşmalar!.. Sevgi tükendi, saygı bitti!. Manevi değerlerin "bini bir para!.." Değer verilen "sadece" dolar!.. Amatör şubelerin Galatasaray tarihinde görülmedik şekilde ihmâl edilmesi, adeta "üvey evlât muamelesine tabi tutulması" ve giderek küçülmeleri! Kulübün "çok küçük kuruluşların, çok küçük alacakları için" bile "haciz ve icra takibi yaptıkları" bir duruma getirilmesi!. "Sanal projelere", hem de sonunda "çöp kutusuna atılacak sanal projelere" milyonlarca dolar ödenmesine rağmen, "bunun hesabının sorulamayacağı" bir "vurdumduymazlık ortamının meydana getirilmesi" ve insanların "bu çok çarpık tabloya alıştırılması!." "Bütün bunların üzerine gidilmemesi" ve "dikkatlerin başka noktalara teksif edilmesi için", borç üstüne borç yapılarak "yeni transferlerle" kamuoyunun uyutulmaya çalışılması!. Daha da önemlisi, "borç rakamlarının herkesi yıldıracak seviyelere yükseltilerek", göreve talip olacakların önlerinin kesilmesi ve "bu rakamlarla, genel kurullarda genel kurul üyeleri üzerinde tam bir baskı kurulması!." "Kulüpler borç batağında boğulacak hale gelirken", yönetimlerin ve başkanların "iş hayatlarında" adeta "kuyruklu yıldızlar gibi" hızlı parlamaların olması!. Bir "UEFA Kupası", böylesine çarpık, böylesine bozuk, böylesine karanlık bir hâli ve "daha da kötü olacağı belli olan" istikbâli örtebilir mi? Örter, sevgili okuyucularım, örter!. Çünkü, benim medyam "tabelâ medyasıdır!." Çünkü, benim yazarlarım, "tabelâ yazıp, gerisine aldırmaz!." Çünkü "onlar"ın hesabı bellidir: "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!. Ve de aman aman bana hiç dokunmasın!." İşte onun için, "sahada atılan ve yenilen gollerden daha fazlasını öğrenmek hakkı" elinden alınmıştır, benim halkımın!. İşte onun için, benim sporseverimin beyni "şampiyon olalım da, yenelim de, ne pahasına olursa olsun" zihniyetinin devamlı kamp yaptığı bir "yüzeysel onay alanı" haline gelmiştir!. İşte onun için, "kulüpleri temelinden sarsan ve 7 şiddetindeki bir depremin tahribatına eşdeğer tahribat yapan" bir çok yönetim "baştacı", gerçekleri bilmeyen, öğrenemeyen taraftarlarca "kahraman" ilân edilmiştir!. Nerede "halk adına bütün bu çarpıklıkları denetleyecek ve ortaya koyacak olan" medyam? Nerede "Böyle bir görevi ve sorumluluğu olduğu için", iki asırdır "dördüncü kuvvet" olarak nitelendirilen medyam? İşte Nouma golünü attı!. İş bitti!. Yarın Jardel, öbür gün Revivo atacak, iş bitecek!. Herkes memnun!. Düşünmüyoruz; "Biraz nasırlara basılınca, neden benim spor basınıma yasaklar geliyor, sansür uygulanıyor?" Alıştırdık da ondan!. "Maço" zamane zenginleri ve onların ücretli teknik adamları spor yazarlarını "emir kulu gibi görüyor" da ondan!. Haksız da sayılmazlar! Biz hakettik! Lâf tam yerine oturuyor; "Böyle başa, böyle traş!." İtirazı olan var mı?
ÖNE ÇIKANLAR