Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Vay... Vay... Vay... Lucescu, "meğer" ne müthiş bir disiplin adamıymış, ne ilkeli hocaymış, ne sert bir diktatörmüş de, haberimiz yokmuş!. St.Gallen maçının yıldızı "genç" Faruk, "izinsiz" gazetecilerle röportaj yaptığı, Jardel''e enfes bir gol attırdığı karşılaşmada 2-3 top kaptırdığı için, Hoca''sının hışmına uğrayıp, Denizli''ye karşı yedek bile soyundurulmamış!. Doğrusu, "Lucescu ilkeleri herkese uygulansa" itirazımız olmaz; "Hoca en doğrusunu bilir ve yapar" deriz! Ama, tüm Galatasaray camiasına, kulübüne, yönetimine, teknik direktörüne kaptanlık ve başkanlık dersleri vermek için günlerce gazetelere "tefrika" olan Okan''a ses seda çıkarılmazsa, elbete sormamız gerek; "Bu nasıl iş?" O Okan ki, Denizli maçına çıkarken, bütün arkadaşları kollarını kaldırarak kendilerini alkışlayan seyircilere selam verirken, bunu bile yapamayacak kadar "vefadan" yoksun olduğunu gösterir, hocası tarafından "çok haklı olarak oyundan alınırken", dönüp yedek kulübesine bile bakmadan soyunma odasına gider, maçta kaptırdığı topların, yanlış paslarının haddi hesabı yoktur; ona ses seda çıkmaz! Kendisiyle ilgili olmayan "hakem düdüklerinde bile", adeta kart görmek istecesine "hakemle uğraşır" ve bunu kaç maçtır yapar; vaz geçirilemez! Bülent''in hâli ortada!. Emre, onun için destanlar yazan sevgili Hıncal Uluç''u ve Tugay Kaptan''ı bile çileden çıkartacak "şımarıklıklarını sürdürür", Lucescu nerededir? Gücü gücü yetene! Lucescu''nunki de "anlaşılıyor ki, sadece Faruk''a yetiyor!." Tebrikler!. Şimdi geliyorum tesbitlere!. Tesbit bir: Ey Suat. bir zamanlar Tugay''ı öne çıkararak, takımdaki bölünmelerde en ağırlıklı gruplardan birinin perde arkası lideriydin!. Şimdi de Okan''ı, Emre''yi, Hakan''ı ileriye sürüp, aynı yanlış yola mı saptın, yoksa? Popescu''ya verilen kaptanlığa karşılık, "böyle bir hesaplaşmanın içine girmişsen"; yazıklar olsun! Zira, son iki yıldır Galatasaray''da "en güvenilen ve vazgeçilemez oyuncu" sendin! Zirveye "çok haklı" olarak oturmuştun; temenni ediyorum ki, görüntüler aldatıcı olsun! Sen, "böyle kirli oyunlar içinde olmamış" ol!. Tesbit iki: Taktik, tertip, Lucescu, Okan, Emre, orta saha, bücürler, pres, geride kurulan defans gibi ukalalıkları bir yana bırakarak, ben bir gerçeğin altını çiziyorum! Seyredin Denizli - Galatasaray maçının kasetlerini; hem de defalarca; görün bakın "bücürler orta sahası", Jardel''e gol attırmaya mı gayret ediyor, yoksa attırmamaya mı? Tek "doğru dürüst asist" var mı? Hagi olmasa, Fatih olmasa, Ümit olmasa, Ergün olmasa, Jardel "pas alabilecek mi?" "Gruplaşma başlamış", hatta o kadar ileri gitmiş ki, Galatasaray Fatih Terim''den önceki döneme çoktan dönmüş!. Tesbit üç: Bütün bunlara karşı Mehmet Cansun''lar, Osman Hattat''lar ne diyorlar? "Fatih Terim''i Galatasaray bugünlere getirdi, Lucescu''yu da getirecek!." Ve de ilave ediyorlar: "Spor yazarları bakalım o zaman ne yazacaklar?" Sen, Hakan ile Arif''i "toplam 15 milyon dolardan az bir paraya" Avrupa''ya kaptır, sonra da Jardel''e, Serkan''a, Bülent''e 40 milyon dolardan fazla öde!. Hem de kulüp borç batağında iken! Bülent "15-20 dakikalık adam" olsun!. Serkan kulübeden burnunu bile çıkaramasın!. Jardel saç-baş yoldurmaya devam etsin!. Takımın ise saha içinde de, saha dışında da "disiplin adına çok kötü sinyaller versin!." Almanya ve İsviçre''de "takımla beraber olan" arkadaşlarımdan, başta Hıncal Uluç''lar, Osman Şenher''ler, Engin Atay''lar olmak üzere, "disiplin adına öyle şeyler dinledim ki", tüylerim diken diken oldu! Terim gideli şurada 3 ay bile olmadı; "Terim''i biz bu hâle getirdik" diyenler, Terim''in "disiplin" mirasını bitiriverdiler! Saha içinde de, saha dışında da, "başıboşluktan da öte, başıbozukluk var!." Sonra da "spor yazarları eleştiriyorlar" diye kıyameti koparıyorlar!. Şu kafaya bakın!. Tesbit dört: Fatih Terim''i neden gönderdikleri belli oldu! "Terim''in gölgesinde kalma kompleksi" bütün açıklığıyla ortaya çıktı! "Memur bir hocanın önünde" çoğu medyada arzı endam ettiler!. TV ekranlarına, spor sayfalarına dökülüverdiler! Ne de güzel görünüyorlar ekranlarda, sayfalarda öyle değil mi? "Gencecik" Faruk "mutluluğunu spor sayfalarıyla paylaştı" diye takımdan kesilirken, milletin tanımadığı, tanımakta islemediği bir yığın insan "ekranlardan spor sayfalarından taşmak için" yarışıyor; de üstelik gazetecilere "gazetecilik dersi vermeye de kalkışıyor!." Biraz daha kızarlarsa, spor yazarlarına "olur olmaz yasaklar koyup", kamplardan, antremanlardan kovuyor! "Bu zihniyetle ortak olan", müteselsil sorumluluk taşıyan maaşlı bir "eski gazeteci" de, hiç sıkılmadan hâlâ Türkiye Spor Yazarları Derneği Yönetim Kurulu''nda üye olarak oturmaya devam ediyor! Şu çarpık düzene de bakınız; neresini düzeltelim?
ÖNE ÇIKANLAR