Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar, Türkiye Spor Yazarları Derneği Ankara Şubesi'nde yaptığı basın toplantısında "90 yılda yapılandan çok daha fazla başarılı sonuçların alındığı, 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'na da en fazla sporcuyla katılacaklarını ve manipülasyonla ilgili paylaşımların doğru olmadığını" söylemiş. Ayrıca "Manipğlasyondan dolayı cezalandırılmadğımızı" da ispatlamak için "Dünya Atletizmi Birliği'nden (WA) gelen bir yazıyı da gösttererek ilişkilerin iyi olduğunu" ilave etmiş.
Bir defa Türkiye Atletizm Federasyonu 1922'de kurulmuştur, 101 yaşındadır, nereden çıkı bu 90 yıl; 1923'te ne oldu da, "başarı ölçüsü o zamandan başlatılıp, kendi seçildiği 2013 yılına kadar" hesaplandı?.. Bunu "neden yazdım" önemli de ondan, "kendinden önce, 'ilk başkan' Ali Seyfi Beyti'nden bu yana "Atelitzm Federasyonu Başkanlığı yapan" 30 başkanı bir kefeye koyuyor, öteki kefeye de "kendini" Sayın Fatih Çintimar!..
Dahası, "manipülasyon olayının olmadığını göstermek" üaere spor yazarlarına gösterdiği evrakın "manipülasypn olayı ve aynı suçtan cezalandırılan altı ülke federasyonuyla beraber bize de verilen ceza kararıyla" hiçbir ilgisi yok.
Geliyoruz, Paris Olimpiyat Oyunları'na gönderilecek sporcularla ilgili olarak "En fazla sporcu ile katılacağız" açıklamasına...
Ey Sayın Başkan, daha dün Polonya'da yapılan ve 9 altın, 9 gümüş, 20 bronz madalya ile dönen Türk kafilesinin en kalabalık grubu atletlerimizdi; 2-3 sporcu ile katıldığımız brançlar bile madalya ile dönerken, bu madalyaların kaçını atletlerimiz kazandı, acaba; açıklar mısınız?..
Bitmedi; bugüne kadar "olimpiyat barajını aşan kaç sporcumuz var; bunun kaçı atlet?.."
Bir soru daha; 'Yaz atletizminin sezonu kapanıyor". haberin yok mu; yoksa "salonlarda alınacak derecelerle mi", olimpiyata sporcu göndereceksin?..
Çintimar Başkan, son yıllarda "Dünya, Avrupa ve Balkan Şampiyonlarında "büyükler" kategorilerinde kaç madalya aldık, kaç Türkiye rekoru kırıldı; insanın "90 yıldan daha fazla başarılı olduk" derken, biraz vicdanı sızlamaz mı?
Bak Sayın Başkan, sizden önce başkanlık yapanlardan büyük çoğunluğunu tanıdım, sporculuklarını, yöneticiliklerini yazdım; içlerinde "Albayım" dediklerim vardı, "Abi" dediklerim vardı, "Başkan'ım" dediklerim vardı... "Bey" dediklerim vardı, vardı da vardı; "kardeş" olarak kucakladıklarım da...
Ve bugün "yarısı yaşıyor"; adlarını sporcu olarak altın harflerle atletizm tarihimize yazdıranlar var, "yönetici ve başkan olarak "büyük hizmetler yapan" ve büyük başarılara imza atanlar da...
Şimdi, "yaşayan en eski başkanlarımıza söyleyecek" birkaç cümlem var...
Bütün atletizm tarihimizi, "90 yılve benim dönemim" diye ikiye bölen ve yukarıdan beri yazdığım acı gerçekleri inkâr eden" bir Başkan'a "bir araya gelerek" söyleyecek birkaç cümleniz yok mu?
Türk atletizmi bitiyor, sizler susuyorsunuz; neden?
Dahası, sizler gibi "Spor teşkilatı da en yetkilisindne başlayarak olanları seyrediyor. Ama... "Adalet" susmadı; Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi, "Sayın Çintimar'ın başkan seçildiği 31 Ekim 2021 tarihli genel kurulun kararını" iptal etti; bilmem ki, daha ne olsun?..
1976'da Belgrad'da oynanan Avrupa Şampiyonası Finali'nde, Almanya-Çekoslavakya maçı "normal süresinde" 2-2 bitmiş ve "kupa, penaltılara kalmıştı. Dördüncü penaltılarda Jurkemik golünü atmış, Alman Hoeness kaçırmış ve durum Çekoslavakya lehine 4-3 olmuştu. Beşinci penaltıyı Çek Antonin Panenka atacaktı; gol olursa Çekoslavakya şampiyon olacaktı...
Panenka geldi ve futbol tarihine "Panenka Penaltısı" diye geçecek "sansasyonel" vuruşu yaparak golünü attı ve Çekoslavaya kupayı ülkesine götürdü.
Biz ise, şimdi, hem de sıradan bir lig maçında, "Kerem'in verdiği pası, auta atarak" penaltıyı kaçıram İcardi'yi, birkaç istisna hariç, "rakibi küçümsemekten, laubaliliğe, şımarıklığa kadar" aklımıza ne gelirse söyleyerek, yazarak suçladık Üstelik İcardi'nin daha önce "Panenka vuruşu" ile penaltı kaçırdığını da hatırlamayarak.
Bir yandan "futbolcu oynadığı futboldan keyif almalı" diyereceğiz, bir yandan da "hem keyif almak, hem TV başında ve tribünlerideki onca taraftara, seyirciye keyif vermek için, daha önce Cruyff'ların, Messi'lerin denediği bir taktik vuruşu yaptılar" diye Kerem ve İcardi'yi yerin dibine sokacağız"; bilmem ki "bu tezat" ne anlama geliyor?
Ben "ancak büyük futbolcuların deneyebileceği böyle bir vuruş yapan" Kerem ve İcardi'yi alkışlıyorum. Gene denemeliler!..
A Milli Takımıızın Kaptanı, artık tahammül edemeyerek, "yeni hocamız Montella'ya bile 'takım ruhunu geri getireceğiz' dedirten 'saha içindeki acı gerçeği kameraların önüne getirdiği için' hocalıktan ayrılma zorunda bırakılan" Kuntz ile ilgili olarak orda burada "Onu ben gönderdim, Montella'yı da ben getirdim" dediğin söyleniyor, yazılıyor...
Ben de, geçen hafta yazımda, "son milli maçta oynadığın futbolla, dör gün sonra İnter'in liderlikte takipçisi Milan'ı 5-1 yendiği ve gol de attığın maçta oynadığın futbolu" kıyaslamıştım.
Şimdi sormak hakkımız; "Kuntz'u sen mi gönderdin; Montella'yı sen mi getirdin?.."
Beşiktaş'ın, "Adana Demirspor önündeki hezimet gecesi sonrasında, sabahın erken saatlerine kadar TV başında bekledim; Başkan Ahmet Nur Çebi ne diyecek diye... Statta idi ama galiba konuşmadı...
Ertesi sabah gazetelere baktım; galiba konuşmamıştı, tek satır açıklama göremedim...
Yoksa ve galiba, "maçtan sonra evine gidip aynaya bakmayı" mı tercih etmişti?