Üzülerek yazdım bu yazıyı…

Sesli Dinle
A -
A +

Zaman zaman sohbetlerde bana “Futbol başta Türk sporunun ‘en büyük sorunu’ nedir?” diye sorarlar. 

 

Onlara “şu” cevabı veririm; “Bunca yıldır (Mesela bugünlerde 68 yıl oldu) bu işin içindeyim, yazar, çizerim. Sorun, Türk sporunun temeli olan Üç Büyüklerin, “futbolun profesyonelleşmesinden sonra” iş başına gelen “ne yazık ki ‘az olan istisnalar’ hariç” yönetimleri ile ‘bazı istisnaları’ bir yana ‘kulüpçülüğün ağır bastığı’ spor basınımızın ve futbol yorumcularımızın çoğunluğudur.”

 

Ve bu konudaki görüşümü anlatırken, konuşmama Amerika’nın “Bağımsızlık Bildirisi taslağını yazan” ve Washington’dan ve Adams’tan sonra “üçüncü ABD başkanı seçilen” Thomas Jefferson’un da bir sözünü “küçük bir ek yaparak” eklerim.  

 

Sözün aslı şöyledir; “Hiçbir şey okumayan adam, gazete dışında hiçbir şey okumayan adamdan daha eğitimlidir!..”

 

Yaptığım “küçük ek” ise şöyledir; “Ve de, hiçbir şey seyretmeyen adam, TV futbol programlarından başka bir şey seyretmeyen adamdan da daha eğitimlidir!..

 

“Bazılarımız” spor sayfalarının köşelerine, TV’lerin stüdyosundaki koltuklara kuruluyoruz; yazıyoruz, konuşuyoruz ama “en hayati konularda, ‘kanunlar, statüler, talimatlar’ ne diyor” en ufak bilgimiz yok. Hatta “Kitap öyle diyor ama ben kitap falan tanımam, görüşüm budur, doğrusu da budur” diye ahkâm kesenlerimiz bile var. Seyredeni, okuyanı yanlış bilgilerle yanlış yönlendirmekte yarışıyoruz…

 

“İstisnalar hariç” Üç Büyüklerin yönetimlerinin “görüşlerindeki temel ‘Rabbena, hep bana’ başkaları ise almalı hava” misali…

 

İşte onun içindir ki; “Futbol başta spor federasyonlarımızın ne yapmaları gerektiğini dair görüşüm, rahmetli babamın anlattığı bir anekdotta saklıdır. Vezirler, “uluslararası gelişme ve olaylarda çözemedikleri bir sorun olunca” Padişah Abdülhamid’e “Ne yapalım” diye sorarlarmış… O da “Rus elçisini davet edin, çözemediğiniz konuda sohbet edin, çözümü sorun… Ne diyorsa tam tersini yapın” dermiş…

 

İşte “o misal”, Federasyonlarımız “çözemedikleri sorunlar olunca, ‘durmadan birbirlerini yiyen’ Üç Büyüklerin yönetimlerinin o konudaki “ortak görüşleri” ne ise tam tersini yapmalı”; doğru olanı bulmuş olurlar!..

 

Ve ne yazık ki, “bu durum, yönetimlerine inanan milyonları” yanlış yönlendiriyor. Spor medyamızın önemli bir kesimi de, üstelik bazı önemli ama “kulüp üyesi” bile olan yorumcuların öncülüğünde maalesef sporu “kulüpçülüğün zirvesine taşımakta” yarışıyor…

 

Peki, çare?..

 

Ne yazık ki “çare” görünmüyor; “Böyle geldi, böyle gidecek” ve de “futbol ortamında kavga ve kargaşa” dinmeyecek… Vah ola hakemlere…

Sponsor var, forma yok!..

Gazeteci Yazar Murat Kışlalı “Quo Vadis Galatasaray” başlıklı yazımdan sonra, bana bir mesaj gönderdi; ben de Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’e havale ediyorum; 

 

“Öcal Abi, Galatasaray’ın şampiyon olacağı belliydi, benim çevremde o kadar çok forma bulamayan var ki, o konuda bir organizasyon eksikliği yaşadılar.”

 

“Spor tarihimizin sponsorluk rekorunu kırdıkları ile övünenler”, acaba “GS Store mağazalarında ‘Galatasaray forması bulamayan’ taraftarlarını” nasıl avutuyorlar, merak ediyorum!..

İş futbola gelince…

Galatasaray yönetimi “futbol için bulduğu sponsorlarla” Türk sporunda rekor üstüne rekor kırıyor… Amma…

 

Nedense, “spor ve kulüp olarak ülkeye basketbolu ve voleybolu getiren” Galatasaray, bu iki branşa “doğru dürüst sponsor” bulamıyor; takımları “şampiyonluğa değil, play off’a kalmaya” oynayabiliyor!..

 

Yazıklar olsun!..

Kişiyi nasıl bilirsin, Çintimar?..

Atletizm Federasyonu ve Başkanı, Uluçmarket’lerde dizi oldu… Her hafta olduğu gibi bu hafta da gene selamımız var; Fatih Çintimar’a… 

 

Kendisini eleştiriyoruz ya… 7-16 Temmuz arasında Helsinki’de yapılan U23 Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda genç atletlerimizin aldıkları başarılı sonuçlara sarılarak, çekilen resimlerin de olduğu tweet’lerle sosyal medyada “Üzülenlere selam olsun”, “Üzülenlere mendil verin” gibi paylaşımlar yaptı.
Yaptığı büyük hata ve yanlışlarla ilgili sorulara “cevap vereceğine, böyle ayıplı bir yola sapan” bir Federasyon Başkanı’na cevap bile vermeye değmez.

 

Bir atasözü vardır, o söz yeter ona; “Kişiyi nasıl bilirsin, kendin gibi!..”

Şaka!..

Geçen sezonu “kiralık olarak” İnter’de geçiren Romelu Lukaku, sezon başı bireysel çalışmalarını Türkiye’de Antalya’da yapıyormuş…

 

Bonservisi Chelsea’de olan Belçikalı futbolcunun “Galatasaray’dan haber beklediği” öne sürülüyor…

 

Bence “doğru değil”, zira “Galatasaray’dan haber beklediği” haberi doğru olsaydı, Ali Koç çoktan Lukaku’yu transfer etmişti!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.