Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Ellerinde döner bıçakları... Şişler... Hedef gözetmeksizin saldırıyorlar!.. Hem de ne zaman? Takımlarının "Şampiyonlar Ligi''nde ve evinde oynayacağı", hem de "çok netameli" Leeds maçından sadece 3 gün önce!.. Avrupa TV''lerinde, İngiltere medyasında "bu çirkin ve tüyler ürpertici görüntülerin istismar edileceği" biline biline... Nitekim, işte "dostça maçın sonrasında" bile alabildiğine edildi!. İnsan haklı olarak düşünüyor; "Bunlar nasıl insan? Bunlar nasıl taraftar? Bunlar nasıl sporsever, futbolsever?" Sonra da, "Efendim, bize Azerbaycan''da neler yaptılar?" diye ağlayan ve "o kötü futbola bahane arayan" trilyonluk futbolcularımız!. Sen kendi ülkende, kendi vatandaşına, kendi kardeşine, kendi insanına, şişlerle, palalarla, döner bıçaklarıyla, saldırmalarla saldırırsan, Azerbaycanlı''dan şikâyete hakkın var mı? Bakıyorsunuz, "kimse sorumluluğu üzerine almıyor?" Otobüsleri tutanlar, biletleri verenler, hadi "kavgaya ve atışmaya" kulp buluyorlar; "Onlar da otobüsümüzü taşladı ve camları kırdı. Maçta futbolcularımıza küfür ettiler, pet şişe attılar!." İyi de, saldırmalar, palalar, döner bıçakları, şişler ne oluyor? Bunun savunulacak, bahane aranacak yanı var mı? Ayrıca Trabzonsporluları kutluyorum, karşılık verseler, çok kan akardı!. Yooo!. Sadece Beşiktaşlı taraftarlar, "Çarşılılar" için söylemiyorum!. Galatasaraylısı da var, Fenerlisi de, Antalyalısı da, Karşıyakalısı da, Göztepelisi de, Vanlısı da!. Amma... "Büyükler" yok mu, işte o büyükler!. Onların taraftarını koruyan ve kollayan o kadar kişi ve kurum var ki; "işte onlar devreden çıkmadan ve "Büyüklerin çirkin görüntüler veren taraftarları için kanunların ve yönetmeliklerin emrettiği işlemler yapılmadan" bu işler düzelmez!. Şarhoş, şu bu.. İki insan öldürüldü, göz göre göre!. Çıkıp "hakettiler diyecek kadar gözümüz karardı! "Hafifletici sebep.. Tahrik.." diyerek, yakında mahkeme tarafından salıverilirlerse, (Bilmiyorum, belki de salınmışlardır bile) hiç şaşmam!. Bugüne kadar "Şişle, döner bıçağı ile, kasatura ile, saldırma ile yakalanan" kim gerekli cezayı aldı? Eeee? Neymiş "tel örgüleri kaldıracakmışız!." Güler misiniz, ağlar mısınız? "Büyüklerin taraftarı" koruma ve kollama altına alınınca, "Küçüklerin taraftarının da müsamaha görmesi", elbette ki "Anayasa''nın eşitlik ilkesine uygun oluyor!." Vah ki, ne vah!.. Peki medyamız ne yapıyor? "Maçtan sonraki spor sayfalarında" nerede ise tek satır yok!. Bir TV kamerenmanı "olayları görüntülemese", kimsenin ruhu duymayacak ve kimse üzerinde durmayacak! Baksanıza, Türkiye Futbol Federasyonu "Bu adliyelik iş, ben karışmam diyerek topu çoktan taca attı bile! İbrahim''in o tüyler ürperten çirkin hareketini bile "yiyip yutan" bir Federasyon! Hey gidi hey!. "Aynı olaylar, görüntüler" bir FIFA ya da UEFA organizasyonunda olsa idi, acaba FIFA ve UEFA ne yapardı? Ne yapıyor? Evet, medyamız ne yaptı? "Maçların naklen yayınını elinde tutan grubun TV''sinde", Vali''den hesap soruldu, polis suçlanmak istendi, Trabzonlu taraftarların tahrikleri öne çıkarılmaya çalışıldı! Oturumu yöneten arkadaşımız "Beşiktaş''ı koruduğunu ve kolladığını" zannederek, "o çirkin taraftarın yaptıklarına" adeta "hafifletici sebep bulmak için çırpındı!" Bir hafta önce de Antalya''da "olayları başlatan bir başka büyük kulübün taraftarları" kollanmış, "suç Antalyasporlu taraftara yüklenmiş" ve hatta "Büyükler lütfedip şehirlerinize geliyorlar, onları bağrınıza basmaya mecbursunuz" gibilerden lâflar edilmişti! "Bu zihniyet oldukça", bu olayların devam edeceği açıktır! Geçen yıl da, "Milli kalecilerini döven" bir "amigo grubu", ekranlardan yaptıklarının haklı olduğunu göstermeleri için onlarca dakika halk huzuruna çıkarılmışlardı! Nerede ise "kahraman" ilân edileceklerdi! "Reyting uğruna" nelerin "kaybedildiği ortada!" Ömrünü Anadolu futboluna hizmetle geçiren bir babanın, yıllarını Anadolu basketbolu ve sporu için harcamış bir amcanın "bunca gayret ve emeği birşey ifade etmiyor" ki, o babanın oğlu ve o amcanın yeğeni, "Büyüklerin koruyucusu ve kollayıcısı olarak" spor proğramlarını yönetip duruyor!. "Hakem o golü verseydi, yenilir miydiniz?" sorusunu 3 maçta bir düzine gol yiyen bir büyük takımın yöneticisine sorabiliyor!. Ve de hayat devam ediyor!. Döner bıçaklı.. Şişli.. Saldırmalı.. Kasaturalı.. Hatta tabancalı!. Perdeee!.. Aslı ne? Anayasa Mahkemesi, hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini veren kanun hükmündeki kararnameyi iptal edince, ortalık karıştı! Birçok kararname gibi, "Sporculara verilecek ödülleri düzenleyen" kanun hükmündeki kararname de, "İptal edilen kararnameye dayanılarak çıkarılmıştı!." Ancak çıkarılan bu kararnamelerin "iptal edilmesi için" tek tek hepsi hakkında da Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı vermesi gerekiyordu! Bunun için de, bu kararnamelerle ilgili olarak iptal davalarının açılması şarttı! Nitekim "ilk iptal kararına yol açan başvuruyu yapan" Fazilet Partisi, işin devamını da getirdi! Ve ilk kanun hükmündeki kararnameye dayanılarak çıkarılan kanun hükmündeki kararnameler için iptal davaları açtı! Bunlar arasında "Spor ödül kararnamesi" de vardı! Bakan dahil "Spor teşkilatı üzüldü!." Galatasaray dahil, ödüle hak kazanmış olanlar feryat etmeye başladı! Ne var ki, "Anayasa Mahkemesi''nin verirse iptal kararının Resmi Gazete''de yayınlanmasına kadar" ilgili "Kanun Hükmündeki Kararname" yürürlükte idi! Neden "spor teşkilatı" hak edilmiş ödülleri vermiyordu? Anayasa Mahkemesi kararları "geriye doğru işlemediğine göre", ödüller verilmiş olsa, geri de alınamayacaktı! Kararname yerine kanun çıkana kadar da, "ödülü hak etmiş olanlar" mağdur olmamış olacaklardı! Ödül alacaklar "Fazilet Partisini suçlayacaklarına", halen yürürlükte olan kararnameye dayanılarak, ödüllerinin neden verilmediğini, spor teşkilatına ve de Spor Bakanı''na neden sormuyorlardı? Ortada "bir garip durum var" galiba!. Yoksa bizim bilmediğimiz "başka gerçekler mi var?" Hem çirkin, hem ayıp!.. "Rahmetli" Ahmet Taner Kışlalı kuzenimdi! Uzun yıllar hem aile içinde, hem meslekte birlikte olduk! "Küçüğümdü" ona hep "Ahmet" derdim! Ama gün geldi, "bakan oldu!." "İzmir milletvekili olduğu için" çok gelip gitti, gene uzun süreler beraber olduk! "3 üncü şahısların yanında" kendisine hep "Sayın bakan" ya da "Sayın Kışlalı" demişimdir!. Yazılarımda da "öyle yazmışımdır!." O dönemde ağzımdan tek gün "Ahmet" tekili çıkmamıştır! Kendisine "ölüm yıldönümü dolayısıyla" rahmet dilerken, "bu yazıyı neden yazdığımı" açıklayayım!. Gerek TV''lerde görüyorum, gerek spor sayfalarında okuyorum; Bazı yazar ve yorumcular ünvan ve makam sahibi kişilere" ilk adlarıyla hitap ediyorlar ve de bunu çok zaman "fırçalamak, azarlamak, aşağılamak için" yapıyorlar! "Bana göre" olmaz!. Olmamalı!. İnsan "yüzbinlere, milyonlara hitap ederken", babasının oğluna bile "ilk ismiyle hitap etmemeli!." Ünvanı tamam! Soyadı tamam!. Hem adı, hem soyadı tamam!. Ama "Bay" kelimesi nasıl "küçültücü anlamda kullanılıyorsa", ilk adın da "o niyetle kullanılması" yanlış!. Muhatapların azarlanması yanlış!. Onlara "eleştiri adı altında hakaret edilmesi" yanlış!. TV ekranlarında "vur abalıya, nasılsa biz gazeteciyiz, herşeyi söylemek hakkımız" diye düşünmek yanlış!. İş çığrından çıktı!. "Gazeteci kendini büyük göstermek için" adeta bile bile, isteye isteye "bu yola başvuruyor!." Ve de "bu agresif görüntüler", gazeteciyi büyüteceğine, küçültüyor!. Üç-beş yağcının "Nası da ağzının payını verdin" dalkavukluğu hariç, halkın büyük çoğunluğu "bu tavırlardan hoşlanmıyor!." "Cesur gazeteci" istiyor, ama "kabalık, magandalık istemiyor!." Hele yaka bağır açık, bir karış sakalla ekrana çıkıp "magandalık yapanlara" hiç ama hiç "hoş gözle bakmıyor!." Maçları, spor proğramlarını "kalabalık gruplar içinde izliyorum!. Vatandaşın tepkisini ölçüyorum! Çirkin" diyorlar, ayıplıyorlar!. Ben de onlara katılıyorum; Meslekdaşlarımı uyarıyorum!. İnsaf!.. Evet, insaf!. Bir konuda, bari bir defacık "doğruları söylediklerini" görsek! Denizli''den bir haber verildi; "Galatasaray Bülent Akın''ın transfer taksidini vermediği için Denizlispor tarafından mahkemeye veriliyor; haciz kararı alınacak!" Galatasaraylı yöneticiler açıklama yaptılar; "500 bin dolar için Galatasaray''a haciz davası açtırmayız. Denizlili yöneticilerle anlaştık, sorun çözüldü!." Ardından bir hafta geçmeden, Denizli mahkemeden haciz kararı alıyor ve Galatasaray''a dayatıyor; "Şu tarihe kadar borcunu öde, yoksa kulübe icraya gelirim!." Buyrun, anlı şanlı Faruk Süren''in ve arkadaşlarının UEFA Şampiyonu Galatarasay''ı düşürdükleri duruma bakın!. Hani, Cayman Adaları''ndaki şirketle imzalanan anlaşmadan sonra 20 milyon dolar geliyordu? Kulüp kasası dolarlarla dolup taşacaktı? Galatasaray''ın hiç bir mâli problemi kalmayacaktı? Ah, logoyu vermeyenler ah! Denizli''nin aldığı haciz kararı sizin yüzünüzden!. Logo''yu verseydiniz ne haciz olurdu, ne de icra!. İyi de; "ordan burdan gelen onca paraya ne oluyor", bir bilen var mı? Ne işimize Avrupa? Hakan''ın durumu ortada!. Oktay''ınki yürekler acısı!. Şimdi kuyruğa Arif girdi!. Daha doğru dürüst üç lig maçı oynamadan "geldikleri noktaya bakın!." Avrupa''da "bizdeki gibi herşeyi sineye çeken" yöneticiler yok! "Hep affeden" teknik adamlar yok!. "Koruyup kollayan" hakemler yok!. "Durmadan şımartan" medya yok!. Orada istenen tek şey var; "Verilen paranın karşılığını vereceksin, profesyonelliğin gereğini yapacaksın!." Yoksa.. İşin tamam!. Ne oluyor? "Uyum sağlayamadım!." "Paramı vermediler!." Peki, en ünlü futbol menecerleri sizi pazarlamadı mı? "Onlar" mı sizi aldattı, yoksa gittiğiniz kulüpler mi? Türkiye''de oynamak kolay!. Elin oğlu, göz yaşına bakmıyor!. Bu tablo herkese ders olmalı!. "Avrupa''ya gitmeye can atanlara" duyurulur!. Romanya?... Hagi''siz ve Popescu''suz Romanya Milli Takımı''nın ne halde olduğunu ve hangi sonuçları aldığını bilmem takip ediyor musunuz? "Hagi Avrupa maçlarında oynayamıyor" ya da "Popescu çok ağır ve çok hata yapıyor" sabit fikrine takılanlara söylüyorum; "Nerede Hagi''li-Popescu''lu Romanya, nerede Hagi''siz, Popescu''suz Romanya?" Yoksa Romanya, Dünya Kupası ya da Avrupa Kupası Finalleri''ne, Hagi''li ve Popescu''lu kadrosuyla Avrupa''da değil de, Avustralya Kıtası''nda maçlar yaparak mı gidiyordu?" Hem de "grup lideri olarak", çok az puan kaybederek!. Popescu''nun "hâlâ nasıl uluslararası usta olduğunu" Glasgow Rangers maçında görmedik mi? Nerede ise "sıfır hata ile tamamlanan" bir 90 dakika! Hagi''yi ise, "bizler değil", rakiplerimizin hocaları "Dünyanın sahalardaki en iyi oyuncusu" diye tanımlıyorlar! İyi puan, kötü puan!. "1 Puan iyi midir, kötü müdür?" Bu sorunun cevabı açık: "Eğer Galatasaray gibi 1 puan almışsan iyi, Beşiktaş gibi 1 puan almışsan kötü!." Zira, "Galatasaray''ın 1 puanı, sarı kırmızılıları Şampiyonlar Ligi''nde gruptan çıkmaya yakınlaştırdı!. Beşiktaş''ın 1 puanı ise, siyah beyazlıları hatta UEFA Kupası''ndan bile uzaklaştırabilir!" Beşiktaş, "beraberlik için oynayan" Leeds''i yenememekle, şansını çok azalttı! Hem Milan''ı yenmek, hem de Barcelona''dan puan getirmek zorunda!. Galatasaray ise, Monaco; ya da Graz maçlarından çıkaracağı bir galibiyetle Şampiyonlar Ligi''ndeki yoluna devam edecek!.. Peki, "hafta içinde 1 iyi puanı alanla, 1 kötü puanı alan iki takımın bu gece yapacakları maç" ne olur? Bence, iki takımın da "1 puana, iyi puan" diyecekleri görülüyor! Neden olmasın?
ÖNE ÇIKANLAR