Yumruk ve infaz nasıl biter?..

A -
A +

Ülkemde “futbol sporunun gerçek anlamı” ile yapılması için, “kanunları, yönetmelikleri, talimatları ile ‘mevcut sistemin’ yeterli olmadığı, olmayacağı” ortaya çıktı.

 

Çok açık ki, Türk Ceza Kanunu ile “sporda şiddete ve suçlara karşı çıkarılan ‘özel’ 6222 sayılı ‘sonra değişiklik de yapılan’ Kanun’un bile ‘hiçbir şeyi değiştirmediği’ ve de aksine her gün daha da kötüye gidildiği” Halil Umut Meler faciası ile ortaya çıktı; utanalım…

 

Bu “acı tablonun sebebi” de ortada…  Zira kanunlar, yönetmelikler, talimatlar “spor ile ilgili olunca”, ya “eften püften” oluyor; kimse umursamıyor, kimseyi caydıramıyor… Ya da “bunları uygulayacak” olanlar görevlerini umursamıyor, “gereği gibi” yapmıyor, yapmaya ihtiyaç duymuyor!..

 

Yani, “sorumluk da suç da insanda” ve “spor tarihimize altın harflerle yazılan ‘Voleybolda iki kadın takımımızın final oynayarak, ‘Dünya şampiyonluğunu ve ikinciliğini paylaştığı’ bu bayramımız olması gereken” günlerde… Hâlâ “spora ihanet olan hangi çirkinlikler ile yaşamaya devam ettiğimizin utancını” nasıl sonlandıracağımızda buluşamayarak… “Suçu ve sorumluluğu bir pinpon topu gibi spor masasında bir o tarafa bir bu tarafa vurup ‘ötekileştirmeye’ çalışmanın ve bu çabaların da spor medyamızda ekranlara ve manşetlere kadar taşınmasının” acılığını, dramını yaşıyoruz; yazıklar olsun…

 

Çok açık olarak görüldü ki, “sporla ilgili kanunlarda, yönetmelik ve talimatlarda cezaların ‘caydırıcı’ olacak hâle getirilmesini” ve “uygulamada da ‘suçları izlemeleri ve suçluları cezalandırmaları gerekenlerin’ de, bu görevleri yerine getirmezlerse, ‘caydırıcı cezalara’ çarptırılmalarını” sağlayan bir mevzuat değişikliğine “mutlaka” ihtiyaç var.

 

Bitmedi; “mevzuat değişikliği” gibi, kulüpler ve medya cephelerinde de “olmazsa olmaz” bir değişikliğe daha ihtiyaç var…

 

Kulüp başkan ve yöneticilerinin, dahası “onlardan cesaret alan” teknik adamların “hakemleri hedef alan tutum, davranışları ile ‘hakaret / tehdit taşıyan’ söylemlerini” sonlandıracak bir değişikliğe… 

 

Yoksa, sporumuzda “bu tip” başkan ve yöneticilerin, medyamızda da “bu tip” yorumcuların artması önlenemeyecektir. Bugünlere gelişte, “bu artış” çok açık şekilde görülmüştür!..

 

“Savunmasız, korunmasız, tek başlarına ortada bırakılan” hakemler, “bu tip başkan, yönetici ve yorumcuların ağır ve yoğun baskıları altında” sahalara çıkmakta ve… Bütün bir maç boyu, “hata yaparsam” endişesi altında ve de ‘saniyelik’ bir süreçte, “düdük çalmak / çalmamak, kart göstermek / göstermemek kararlarından birini seçmek” zorunda kalmaktadırlar…

 

“Bu pozisyonlarda”, TV ekranlarında kurulan infaz masalarında “dakikalarca “dur dur / devam / yavaşla / başa al / öteki kameradan çekileni getir” komutlarından sonra… Pozisyon için “ofsayttı / faul var / penaltılık hareket” kararlarını “ancak” verebilen yorumcular…

 

Üstelik bir TV ekranınki infaz masasından mesela “penaltı” kararı çıkarken, bir başka TV ekranındaki infaz masasında “penaltı değil” kararının ve “benzerlerinin” çıktığının bol bol örnekleri varken, “hakem infazlarındaki insafsızlığın dereceğini”, ellerimizi vicdanlarımızın üzerine koyarak” bir düşünelim…

 

Onlar da insan, elbette hata yapacaklar… “Eleştiri” maskesi altında yapılan “bu insafsız ‘hakaret-tehdit’ nitelemeleri ile takviyeli baskıların altında” daha da fazla yapıyorlar. Çare; bu ‘ruh hâlini etkileyen’ çirkin baskıların önlenmesi”; bu sağlanırsa, kısa zamanda “çok şeyin değiştiğini” göreceğiz…

 

Ve sıra, “baskısız” ve “sorumluluk kavgasının bittiği” bir süreçte, “hakem sorununu kökten çözmeye” gelecek…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.