Devletine ve devletinin kurumlarına ve bu kurumların mensuplarına "son derece saygılı" bir Türk vatandaşıyım! "Bu sebeple" çok defa "bir gazeteci olarak" yazmam, söylemem gerekenleri "kendime saklamışımdır!" Sırf "devlet yara almasın, devlet kurumları ve mensupları" küçük düşmesin diye!. Ne var ki "geçen haftanın sonunda" İzmir''in bir stadında cereyan eden olaylar "yazılmayacak gibi değil!" Günlerdir "üzüntülerimi, kızgınlığımı, acılarımı, öfkemi dizginleme gayretlerime rağmen", bir türlü sakinleşemiyorum! Olayları ve olanları bir insan olarak, bir gazeteci olarak, bir spor yazarı olarak içime sindiremiyorum! İşte bu yüzden "çok önce yazmam gereken" bu yazıyı bilinçli olarak" geciktirdim; "biraz duruldum!" "Sebebi ne olursa olsun", benim devletimin polisi, "gazetecilerin, spor yazarlarının bulunduğu tribüne" hakaret dolu haykırışlarla hücum edemez ve de "hedef gözetmeden" önüne geleni coplayamaz! Maalesef, "Taksim olaylarındaki gaflet üzerine" basının "haklı olarak" yaptığı "ağır eleştirilerin öcü", adeta İzmir''de "hiç günahsız" spor yazarlarından, gazetecilerinden alınmıştır!. İzmir''in en saygıdeğer gazetecileri, spor yazarları "insafsızca" coplanmıştır! Hem de, hemen "yandaki" şeref tribününde oturan "anlı - şanlı" büyüklerimizin gözleri önünde! Evet, İzmir''de yıllardan beri "kendini bilmez" üç - beş yüz fanatik, durup dinlenmeden küfür eder! Bunu da, "Şeref tribünlerinde oturan" en büyük yöneticilerimiz seyreder! Sadece İzmir''de mi? İstanbul''u, Ankara''sı, Trabzon''u başta olmak üzere her yerde! Vakta ki, Taksim''de insanlar öldürüldü, Türkiye''nin üzerine, Türk futbolunun üzerine gölge düştü, Galatasaray hak etmediği muamelelerle karşı karşıya bırakıldı, akıllar başa geldi; "Spordan kavgayı, husûmeti kaldıracak tedbirler" düşünüldü! Bunun için de, tribünlerin, küfürlerden arındırılması uygulamasına geçildi! İzmir''de de geçildi! Ama, "ne geçildi!" Hiç yapılmaması, hatta düşünülmemesi gereken bir "şiddet gösterisi" sahnelendi! Çocuklar, yaşlılar coplandı, yerlerde sürüklendi! Basın mensuplarının, spor yazarlarının haklı tepkisi üzerine de; "hücuuummmm!." O gazetecileri coplayan polislere, amirleri öğretmeli ki; "Gazetecinin mıntıkası olmaz!" Gazeteci, "yanlışı, hatayı, kabahati, suçu görürse", bazılarının yaptığı gibi "Burası benim mıntıkam değil" diyerek kafasını çevirmez! Yanlışı söyler, "gazeteci tepkisini" ortaya koyar! Anında "söyler!" Sonra, "yazısıyla, yorumuyla!" "Söze ve yazıya copla hücum", benim polisime yakışmaz! Ama "maalesef" hiç kimsenin tasvip etmeyeceği, hiç bir gerekçenin "haklı gösteremeyeceği" bir "çirkin tablo yaşandı"; şimdi "soruşturma yapılıyor!" Hâl böyle iken, İzmir''de Ege TV''de yapılan bir oturumda, Türkiye Spor Yazarları Derneği''nin İzmir Şubesi''ni temsil eden bir meslekdaşımızın, "adeta" yapılanlara "mazeret arar gibi" davranması, "spor yazarları da eğitilmeli, psikolojik durumlarını dengeleyebilecek hale getirilmeli, falanaca yazar şunu yazarak tahrik etti" anlamına gelen, ama "uğranılan çirkin saldırı ile hiç ama hiç ilgisi olmayan" bilgiçliklerle "bizde de kabahât var" mesajını vermeye çalışması, "doğrusu ya" polisin attığı coptan daha çok acı verdi, bizlere!. "Telefonla canlı yayına katılıp" çok şey söyleyebilirdik, "söylediklerinin ne anlama geldiğini bile düşünemeyen" bu dernek yöneticimize ama, "TSYD''nin böyle bir zamanda yara almasına" gönlümüz razı olmadı! "Zehir" içtik, "kızılcık şurubu" dedik! Kişi olarak "kendisini çok sevdiğim" bu arkadaşım, umarım ki, düştüğü yanlışlık çukurunun ne olduğunu anlamıştır! Ama geç kaldı! "Atı alan bahaneyi bulup" Üsküdar''a geçti; yazık! Ve de "Leeds seferine giden" anlı - şanlı yazar çizer takımına, üst düzey yönetici ordusuna bir çift sözüm var! "Spor yazarları tribünü basıldı, cam - çerçeve indirildi, gazeteciler coplandı"; nerelerdesiniz? Bin taneniz bile neden "bir satır yazmadı!" Herhalde "reytinginize faydası olmayacaktı" da ondan, değil mi? Yoksa, yoksa hiç mi duymadınız? "Spor sayfalarına" hiç bakmıyorsunuz değil mi? Ama biliyorum ki; Kopenhag''a koşacaksınız! Zira, orada "sizlere" bol bol "mama var!." "Reyting" maması!.

