Eriyen şehir: Ordu

A -
A +

Dile kolay, tam 53 yıl!.. 1948'de eline aldığı kalemini, bir şehrin hafızasını diri tutmak ve o şehri tanıtmak uğruna tam yarım asırdır sallayan -sözünü budaktan esirgemeden- Sıtkı Çebi'den söz ediyoruz. 30'a yakın kitap ve broşürü yayımlanan ve bunların hepsi de Ordu'ya ait olan Çebi, yayıma hazır 40 kitabından bahsediyor ve bu kitapların basılması için kendi gücünün yetmediğinin altını çiziyor... Artık gazetelerde yazmıyor. 1948 yılının nisan ayında Güzelordu gazetesi ile başlayan makale ve araştırma yazarlığını Kooperatifçi, Tekâmül, Ordu Ticaret, Güven, Yeni Ordu, Gürses, Ordu Sesi, Yeni İstanbul, İzmir Ticaret, Ekonomi, Zafer, Cumhuriyet, Memleket, Karadeniz 52, Yeni Haber vb. gazeteler ile İktisadi Uyanış, Ordu Ensar, Türkiye Turizm, PTT, Ordulular, Gülpınar gibi dergilerde sürdüren Sıtkı Çebi, artık yorulduğunu söylüyor. Şimdilerde ise sadece yeni dosyalar hazırlıyor ve kendisini ziyaret edenlere, büyük bir basiretsizlik örneği sergilenen şehir bilinci hakkında dikkat çekici şeyler söylüyor. İlkleri başlatan biri "Benim için her şey bitmedi, farkındayım. Elimde bulunan materyalleri yarım asırdan daha fazla bir zaman diliminde bu şehrin hizmetine sundum. Yazılarım, araştırmalarım, yayımlanan kitaplarım Ordu'yu bütün yönleriyle, tarihi, kültürü, sanatı, çevresi, tabii güzellikleri ile yansıtmak ve tanıtmak gayesini taşıyordu" diyor ve üzülerek devam ediyor: "Bu şehirde ilkleri başlatan biriyim ben. Taş döşeli sokaklarda, daracık bürolarda, birikimsiz sohbetlerde, ancak birkaçyüz adet basan dergilerde değil, ülkenin değişik yerlerinde dile getirdiğim konular var. Ticaret Odası Genel Sekreteri idim ama yıllardır basınla iç-içe oldum. Sporla ilgilendim, tiyatro oynadım, bütün köyleri adım adım gezip bilgiler topladım. Yani, Ordu'nun hafızasını ayakta tutmaya çalıştım ve çalışıyorum." Ansiklopedi projesi Sıtkı Çebi, Ordu kültürü ve tarihi deyince akla gelen ilk isim. Bugünlerde, ciddi bir sıkıntı yaşıyor. Hem şehir dışındaki Ordulular'ın, hem de bu şehirde yaşayanların nasıl bir hazineye sahip olduklarını bilmediklerini söylüyor. Mahalli idarenin veya diğer kurum ve kuruluşların, hazırladığı dosyaları sahiplenmesini ve kitaplaştırmasını bekliyor. Çünkü, zaman geçiyor ve bu işi yapabilecek insanların sayısı giderek azalıyor. "Ordu, her şeyiyle zengin bir çevreye sahip. yıldan yıla birçok tarihi eserimiz kaybolmakta ise de zengin folkloru, çeşitli sahalardaki kültür varlıkları ile yine de zenginliğini korumaktadır" diyen Sıtkı Çebi, "Ordu'da öteden beri yokluğunu gördüğüm ve olmasını arzu ettiğim şeyler var. Mesela, şehri bütün yönleriyle ele alan bir Ordu Ansiklopedisi projem var ve neredeyse 500 maddesini yazdım. Bu projenin bir ekip tarafından devam ettirilmesi gerekiyor" diye konuşuyor. Çebi, çok haklı. Bir şehrin hafızasını diri tutmak, o şehir hakkında yapılacak bilimsel, folklorik ve kültürel çalışmalarla mümkün olabilir. Şehrine tutkun olan bütün Ordulular'ın bu projelere sahip çıkması ve Çebi'nin başlattığı faaliyetleri devam ettirmesi gerekiyor. Çebi'ye 0 452 214 26 98 numaralı telefondan ulaşmak mümkün... Çebi'den teklifler Gazetecilik mesleğinde 53. yılı geride bırakan Sıtkı Çebi, Ordu kültürünü yaşatmak ve disiplinli bir şekilde sunmak amacıyla birçok teklifte bulunuyor. İşte bunlardan birkaçı: 1. Ordu Ansiklopedisi: Tarih, coğrafya, ekonomi, kültür, turizm alanlarında hazırlanacak bu ansiklopedi bir ekip tarafından ele alınmalı. 2. Araştırma Merkezi: Ordu iline ait yayınlanmış bütün kitaplar, broşürler ve raporlar bu merkezde koruma altına alınmalı. Ordu'da 1919'da çıkan ilk gazeteden günümüze ne kadar gazete yayımlanmışsa hepsi bu merkezde toplanmalı. Şehirle ilgili mezuniyet tezleri yapılmalı. Ordulu hattatlar tesbit edilmeli, çeşitli etkinliklerle tanıtılmalı. 3. Basın Müzesi: Bu müzede Ordu'da yayımlanmış olan gazete ve dergilerden örnekler, basına emeği geçenlerin biyografileri bulunmalı. Türkiye'de ilk tahta tabb makinesi olarak bilinen Güzelordu gazetesine ait baskı makinesi teşhir edilmeli. 4. El ve Ev Sanatları Müzesi: Bu müzede ev sanatları olarak imal edilen kilim, peştemal, fanila, keşan, havlu, peşkir, kolon, dastar gibi günümüzde yok olmaya yüz tutmuş eşyalarla, saraciye, nalbantçılık, bakırcılık, demircilik gibi mesleklere ait çeşitli eşyalar bulunmalı. ALKIŞKirlenmeye dur! Her şey gibi, müziğimiz de kirlendi. Ciddi boyutlara ulaşan bu kirlilikten nasibini alan Türk sanat musıkimiz, yeni yeni dirilmeye başladı ama bu diriliş, sanki eski görkeminden çok uzak... Popüler müzik kültürünün bir parçası ve sanki ona "eklemlenmiş" yeni bir tarz gibi sunulsa da, önemli çalışmalar yapılmıyor değil. Kalan, Mega, Aziz Jet Sedef gibi plak şirketlerinin ayakta tutmaya çalıştığı özel ve özgün albümler bunun ciddi birer göstergesi... Aziz Jet Sedef Plak tarafından hazırlanan "Türk Sanat Müziği Koleksiyonu", beş CD olarak müzik marketlere dağıtıldı. Nihavent, Hüzzam, Kürdili Hicazkar, Hicaz ve Uşşak makamındaki 82 eserin yer aldığı serideki bütün eserlerin canlı fasıllarla gerçekleştirilmiş olması da ayrı bir güzellik. Şirket yetkilileri, nesilden nesile geçecek bu çalışmanın devam edeceğini ve önümüzdeki günlerde başka sürprizlerle müzikseverlerin karşısına çıkacakları müjdesini veriyorlar. Şirket, eski Türk filmlerinde veya plaklarda kalmış 38 unutulmayan şarkıyı da bu mantıkla hazırladı. "Nasıl Geçti Habersiz", "Sevil de Sevme", Rüyalar Gerçek Olsa", "O Ağacın Altında" gibi şarkılar özellikle genç nesil dinleyicilere sevdirilmeye çalışılıyor. Bu güzel projeyi hayata geçirenleri alkışlıyoruz... * (0 212 522 53 21)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.