Der ki Karac'oğlan: Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeye elde fermanım mı var Azrail gelmiş de can talep eyler Benim can vermeye dermanım mı var? ... Sonun her gün biraz daha yaklaştığını hisseden benlik, sevgiye daha fazla sarılmaz mı? Bilmez mi, günlük telaş ve hırslarının en büyük gerçeğin altında kalacağını?.. İnsan, kendi dışındakileri sevmekle ne kaybeder? Ne kazanır veya?... "Sabredenleri müjdele. Onlar ki, başlarına bir musibet geldiğinde 'biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz' derler" (Bakara, 156) gerçeğine iman etmişler için sevgi elbette en büyük sığınak ve teslimiyet... ... Hayat, akıp gidiyor kendi mecrasında... Düşmanlıkları körükleyerek çoğalıyor insanlar her gün. Biraz daha "ben" diyerek geçiyorlar aynaların karşısına. Biraz daha isteyerek ve unutarak varoluş gerçeğini... Elde etmek için de alabildiğine kötürümleştirerek, kırarak ve dökerek... Başkalarının hakkına saygıyı gurur meselesi yapan, başkalarına sevgiyi zayıflık olarak görenlerin eseri değil mi bugünkü dünya? Hayattan sevgiyi çıkaranların eseri değil mi yaşadığımız bütün yangınlar? Sırf bu yüzden akmıyor mu dünyanın çatısından oluk oluk kan? Oysa, "yaradılanı", "Yaradan"dan ötürü sevmeyecek miydik? Seslerin duvar, suretlerin taş, kalplerin felç olduğu bugünleri istememiştik aslında. Dilemiştik ki, asr-ı saadet eziyeti yaşıyor olsa da bedenlerimiz, kalplerimiz O'nun yarattıklarına her zaman muhabbetle kanatlansın... Olmadı... ... Sevgiyle karılmış bir kâse sıcacık çorba ne kadar da yakışır yoksulun sofrasına. Bu çorbada dünyanın bütün lezzetleri saklıdır fakat kalbinde sevginin, dilinde muhabbetin lezzeti olanlar hisseder sadece bunu. Yoksul kalplerde barınan sevgi de böyledir işte... Kalp tellerini titreten sevgiyle birbirine seslenen diller kurutur kötülük denen kötü çukuru. Sevgi kurtaracak insanlığı yeniden... Savaşları sevgi bitirecek, kavgalara sevgi son verecek ve yeniden yükselecek muhabbetin sancağı... ... Son söz Ataol Behramoğlu'nun: Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, Irmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.