Tarihi doğru bilmek kime ne kaybettirir?

A -
A +

Erdoğan Aslıyüce'nin yeni kitabı, "Türkistan: İki Dünya Eşiği" isimli nefis kitabını elimden bırakamıyorum. Okuyorum, dönüp dönüp bir daha okuyorum... Çünkü bu kitap, "Batı'ya, daha Batı'ya!" diyerek yola çıkan Türk'ün kalp güzergâhına dair önemli bilgiler, sırlar ve fotoğraflar sunuyor, dağarcığımdaki eksik bilgileri tamamlıyor. Aslıyüce dost, aynı zamanda Hoca Ahmet Yesevi Vakfı'nın kurucusu ve başkanı. Vakıf bünyesinde faaliyet gösteren Yesevi dergisinin de her şeyi... Tam 13 yıldır, birçok olumsuzluğa rağmen hiç ara vermeden çıkardığı dergisinin 146. sayısında "İhanetlere rağmen" isimli bir yazı kaleme alan Aslıyüce, yıllardır zihnimde kıvranıp duran, "bu Ermeniler ne ister?" sorusunun şifrelerini çözüyor adeta... *** Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof.Dr. Yusuf Halaçoğlu, Babıali Kültür Yayıncılığı tarafından, geçen günlerde yayımlanan "Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları" isimli kitabında, "Türklerle Ermeniler gerek Selçuklu Devleti, gerekse Osmanlı Devleti dönemlerinde yaklaşık 850 yıl önemli bir problem olmadan birlikte yaşadılar ve aynı devletleri paylaştılar. Nitekim, Osmanlı Devleti döneminde 29 paşa, 22 bakan, 33 milletvekili, 7 büyükelçi, 11 başkonsolos vs. olmak üzere pek çok Ermeni yüksek devlet görevlerinde yer almıştı. Bu durum 1915'e kadar devam etti. Bununla beraber Ermeniler için 1877-78'de meydana gelen Osmanlı-Rus savaşı yeni bir dönemin başlangıcı sayılabilir" gibi önemli notlar aktarsa da, bilmem gereken daha çok şey olduğuna inanıyorum. *** Erdoğan Aslıyüce, Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in 23 yıllık saltanatı döneminde Ermeniler'i sürekli koruduğundan ve her seferinde arkadan hançerlendiğinden hareketle birkaç anekdot aktarıyor: * Ermeniler, 1096'da I. Haçlı seferleri (1096-1099) sırasında haçlılarla işbirliğine girmiştir. * 1098 yılında haçlılar Antakya kapılarına dayanır. Öyle icap ettiği için müslüman olan Ermeni Firuz, haçlılara şehrin kapısını açarak, içeride bulunanların tamamının şehit edilmesine sebep olmuştur. * 1243 yılında Anadolu'ya gelen Baycu Noyan komutasındaki Moğol ordusuna Kayseri şehrinin kapılarını açan da bir Ermeni dönmesi olan Haçok'tur. Aslıyüce, bu üç tarihi dönemi anlattıktan sonra, 1828'deki Rus-Ermeni katliamıyla ilgili bilgiler veriyor ve ardından 1879'da imzalanan 25 maddelik "Erzurum Vilayetinin Islahı Projesi"nden söz ediyor. Bu projenin, "İl idare meclisi yarısı Türk-İslam, yarısı Ermeni olacak; vilayet mahkemeleri, kanunları ve haberleşme kayıtları Ermenice ve Türkçe tutulacak; Dairelerde memurların yarısı Türk, yarısı Ermeni olacak; Ermenilere silah verilecek" gibi maddelerine dikkat çekiyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Ermeniler'in İç ve Doğu Anadolu'da yaptıkları, yıllardır bütün dünyada tartışılıyor fakat meselede Türk tarafı nedense öcü gibi gösterilmek istendiği için ciddi bir netice alınamıyor. *** Peter Alfrod Andrews ve onun gibi düşünenlerin ürettiği "Türkiye'de Türk'ten başka birçok millet vardır" palavrasının ardına gizlenip, tarihi gerçekleri kapatmaya çalışanların düzenlediği tuzak, çok şükür, tarihi iyi bilen ve yorumlayanlar tarafından tek tek ortadan kaldırılıyor. Andrews'in "Türkiye'de Etnik Gruplar" isimli kitabına bakılırsa, 47 etnik gruptan oluşan bir insanlar topluluğunda, mesela Türkler, Uygurlar, Yörükler, Kırgızlar, Abdallar, Azeriler, Nogaylar, Karaçaylar, Kumuklar, Göçmenler, Karakalpaklar, Kırgızlar, Kazaklar vb. birbirinden ayrı milletlermiş gibi anılıyor. "Etnik grup" olarak tanımlanan bu boyların temelde tek bir Türk milletine işaret ettiğini ve talihsiz ve saçmasapan devlet politikaları yüzünden nasıl ayrıştırıldığını araştırmak çoğu kimsenin işine gelmediğinden -ya da Türk düşmanı tezlerin sağlam zemine oturtulması için böylesi daha uygun görüldüğünden-, Türk düşmanı milletlerin ekmeğine yağ sürülüyor. Fotoğrafa Ermeniler, P.A. Andrews ve onun gibi düşünenlerin gözünden bakınca, Türkiye'nin, etnik azınlıkların oluşturduğu 'devşirme bir devlet' gibi dünyanın en güzel bölgesini 'işgal etmiş' olduğu manzarasıyla karşılaşmak elbette şaşırtıcı değil. Bu gerçeklerden hareketle, tarihi yapanların ve tarihi şartları oluşturanların olup bitenleri iyi gözlemlemesi gerekiyor. Tarih metodolojisinden mahrum, kulaktan dolma bilgilerle tarih oluşturmaya çalışanlara karşı Prof. Halaçoğlu ve Aslıyüce gibi 'akıl' sahibi insanların seslerini iyi duyurmak, hangi milletten ve düşünceden olursa olsun doğrunun yanında duranların seslerini iyi duyurmak lâzım... Yoksa tarih, kendini gerçeğin ve hadiselerin tepesinde görüp fantastik düşlerini proje olarak insanlara kakalamaya çalışanların oyuncağı olmaktan kurtulamaz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.