Kaydet
a- | +A

İki gün sonra, 2025 mîlâdî yılı nihâyete erecek. Bilindiği üzere, zamân nimeti, Allahü teâlânın bizlere en önemli lütuflarından birisidir...

Unutmayalım ki, zaman en büyük sermâyedir. Dünyâ ve âhiret saâdetini kazanmak, bu sınırlı zamânı iyi kullanmaya bağlıdır.

Bilindiği üzere, akıp giden zamân içerisinde, bize emânet edilen ömrümüzü tamâmlamaktayız. Her insân, kendisine takdîr edilen ömrü, İlâhî irâde istikâmetinde geçirmekle mükelleftir. Onun için Sevgili Peygamberimiz, “Akıllı kimse [akıllı Müslümân], kendisini hesâba çekip ölümden sonrası için hâzırlık yapan kişidir” buyurmuştur.

Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) yine buyurmuştur ki:

İki [büyük] ni’met vardır ki, insanların çoğu, bunlarda hep aldanırlar. Bunlar: Sağlık ve boş vakittir.” [Tirmizî]

Yine bir hadîs-i şerîfte: “İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır” buyurulmuştur.

Büyük âlim ve velîlerden İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh) “Vakitleri çok kıymetli ganîmet bilmelidir” buyurmuştur.

Onun oğlu, yine büyük bir âlim ve velî olan Muhammed Ma'sûm Fârûkî de (rahimehullah) “Vakit keskin bir kılıç gibidir. Kıymetli ve şerefli şeylere sarfetmek gerekir” buyurmuştur.

Allahü teâlâ, insanlara muhtâc oldukları her türlü ni’meti lütfetmiştir. Akıl, vücut uzuvları, eşler, çocuklar, hava, su, kâinâttaki her şey, insanların hizmetine verilmiştir. Bu ni’metler sayılamayacak kadar çoktur. Bu konudaki bir âyet-i kerîmede buyuruluyor ki:

“O, size, istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın ni’met[ler]ini sayacak olsanız, sayamazsınız. Doğrusu insan çok zâlim, çok nankördür!” [İbrâhîm, 34]

Allahü teâlâ, bütün kullarının, îmân etmelerini, verdiği ni’metlere şükretmelerini, ibâdet yapmalarını, güzel ahlâka sâhip olmalarını, kendi aralarında kardeşçe yaşamalarını, birbirlerine yardımcı olmalarını istemiş ve bunları emretmiştir.

Burada mühim olan, Allahü teâlânın bizlere verdiği nimetleri yerli yerinde kullanabilmemizdir. Allahü teâlânın bizlere ihsân buyurduğu sonsuz nimetlerine şükretmeli; onları, O’nun dînine hizmet ve kullarına yardımda kullanmalıyız. Makâmı olan makâmından, ilmi ve kariyeri olan ilminden ve kariyerinden, mâlı ve mülkü olan da mâlından ve mülkünden diğer insanları faydalandırmalıdır.

Şüphe yok ki, günümüz şartlarında takrîbî 60-70-80 senelik bir insan ömrü içerisinde, 1 sene çok mühim bir zamân dilimidir. Çünkü bir “Gün”: 24 sâat, 1.440 dakîka, 86.400 sâniye’dir. Bir mîlâdî yıl da: 4 mevsim, 12 ay, 52 hafta, 365 gün ve 8.760 sâat [ya’nî 525.600 dakîka]dır. Bilindiği gibi zaman artırılamayan, başka bir vakte taşınamayan, depolanamayan, ödünç alınamayan, borç verilemeyen, durdurulamayan ve kendi mecrâsında akıp giden bir unsurdur.

Bizler, geçmiş günlerimize yönelik bir muhâsebe ve murâkabe yaparak yeni yıla girmeliyiz. İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh), “bir Müslümân, her akşam yatağına girince, o günün muhâsebesini yapmalıdır” buyuruyor. Nitekim esnâf, tüccâr, dükkânlarında, mağazalarında her akşam kasalarını kapatırlarken bunu yapmaktadırlar.

Bizler de, kendi adımıza, âilemiz, milletimiz, Müslümânlık ve insanlık uğruna ne gibi güzellikler, hayırlar, faydalı işler, fedakârlıklar yaptığımıza bakmalıyız.

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı'nın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR