Kaydet
a- | +A

“Mübârek geceler”, İslâm dîninin kıymet verdiği gecelerdir. Cuma, bayram ve kandil gece ve günleri, Müslümânların mübârek gece ve günleridir.

Dünden devam

2- Akrânından daha muhterem olan insanlardan bahsedecek olursak:

Muhterem insanların başında da, “Ülü'l-azm” Peygamberler, “Resûl”ler ve “Nebî”ler gelmektedir. Bunlardan sonra, üstünlük sırasında Sahâbe-i kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn başta olmak üzere diğer âlim ve velîler bulunmaktadır.

Allahü teâlâ, kullarına râzı olduğu ve beğendiği yolu göstermek için, çeşitli mekânlardaki, çeşitli kavimlere, zaman zaman “Peygamber”ler göndermiştir.

Bu Peygamberlerin ve kitapların gönderilmesi, bunlarla sırât-ı müstakîmin, doğru yolun, rızâ-i İlâhî’ye ve Cennet’e götüren yolun gösterilmiş olması, şüphesiz ki, yüce Allah’ın, kullarına olan ni’metlerinin en büyüğüdür.

“Peygamberlerin sonuncusu” olan Muhammed aleyhisselâmın dîni “İslâmiyet” bütün dînleri nesh etmiş, ya’nî yürürlükten kaldırmıştır. O’na gönderilen kitâb (Kur’ân-ı kerîm), geçmiş kitapların en iyisidir. O’nun getirdiği dîn olan “İslâm”, kıyâmete kadar bâkî kalacaktır; kimse tarafından değiştirilemeyecektir.

Dünyâ ve âhiretin Efendisi, bir insanda bulunabilecek, görünür-görünmez bütün iyilikler, üstünlükler ve güzellikler kendisinde toplanmış olan, insanların ve cinnîlerin Peygamberi olan Resûl-i Ekrem Muhammed aleyhisselâm’dır.

Resûlullah Efendimiz, günümüzde de bütün dünyâ milletlerinin, ilim adamlarının, devlet, siyâset ve fikir adamlarının, edîplerin, târihçi ve askerî şahsiyetlerin alâkasını çekmekte, bunların her biri O’nu biraz inceledikten sonra hayrânlık ve şaşkınlıklarını dile getirmektedirler.

İslâm âlimlerinin buyurdukları gibi, saâdetlerin başı, Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmı tanımak, sevmek, O’na îmân etmek, tâbi’ ve teslîm olmaktır. İki cihân saâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız, dünyâ ve âhıretin Efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi' olmaya bağlıdır...

Kesin bir husûstur ki, O’nu [Resûlullah Efendimizi], ilim, irfân ve asâlet sâhibi insanlar medhetmekte; câhil, ilim ve edepten mahrûm, nasîpsiz, dînsiz, îmânsız, bozuk kişiler de kötülemektedirler. Bu, bir nasîp işidir. O, bütün insanlar için bir mi’yârdır, bir terâzîdir, insanlar onun terâzîsinde ölçülüp tartılırlar.

3- Benzerlerine nazaran daha kudsî, daha mukaddes ve daha mübârek kılınmış zamanlara gelecek olursak:

“Mübârek geceler”, İslâm dîninin kıymet verdiği gecelerdir. Cum’a, bayram ve kandil gece ve günleri, Müslümânların mübârek gece ve günleridir.

Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere husûsî kıymet vermiş, bu gecelerdeki, duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir.

Bu geceler (kronolojik olarak) şunlardır: 1 Muharrem [Müslümânların hicrî yılbaşı] Gecesi, Aşûre [10 Muharrem] Gecesi, Mevlid [12 Rebîu’l-evvel] Gecesi, Regâib [Receb-i şerîfin ilk Cuma] gecesi, Mi’râc [Receb-i şerîfin 27.] Gecesi, Berât [Şa’bân-ı muazzamın 15.] Gecesi, Kadir Gecesi, Fıtır [Ramazân] Bayramı gecesi, Arefe [9 Zilhicce] Gecesi, Kurbân Bayramı [10 Zilhicce] Gecesi.

Bildirilen bu on geceden başka, Fıtr ve Kurbân Bayramlarının diğer geceleri, Zil-hicce ayının ilk on gecesinden kalan 8’i, Muharremin ilk on gecesinden kalan 8’i ve her cuma ve pazartesi gecesi de mübârektir. [Toplam 133 gece oluyor.]

ÖNE ÇIKANLAR