“De ki: Allaha ve Peygambere itâat edin! Eğer [uymayıp] yüz çevirirlerse, [kâfir olurlar.] Allah elbette kâfirleri sevmez.”
İslâmın beş şartından birincisi [ya’nî İslâmın birinci şartı], “Kelime-i şehâdet”tir. Ya’nî Allahü teâlâya ve Peygamberine (aleyhisselâm) îmândır. Ya'nî onları sevmek ve sözlerini beğenip kabûl etmektir. İki cihân saâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız, dünyâ ve âhıretin Efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi' olmaya bağlıdır. Ona tâbi' olmak için de, îmân etmek ve onun getirdiği ahkâm-ı İslâmiyyeyi öğrenmek ve yapmak lâzımdır. Yine Muhammed aleyhisselâm’a tâm ve kusûrsuz tâbi' olabilmek için, onu tâm ve kusûrsuz sevmek lâzımdır.
Kur’ân-ı kerîmde, baştan sona kadar Muhammed aleyhisselâma îmân edip uyma emrediliyor, uymayan Müslümân olamaz, kâfir olur buyuruluyor.
İşte bazı âyet-i kerîme meâlleri:
“De ki: Allaha ve Peygambere itâat edin! Eğer [uymayıp] yüz çevirirlerse, [kâfir olurlar.] Allah elbette kâfirleri sevmez.” [Âl-i İmrân, 32]
“Allah ve Resûlüne itâat eden Cennete, isyân eden Cehenneme gider.” [Nisâ, 13-14]
“Biz, her Peygamberi, kendisine itâat edilsin diye gönderdik.” [Nisâ, 64]
“Resûle itâat eden, Allaha itâat etmiş olur.” [Nisâ, 80]
“Allah ile resûllerinin arasında tefrîk yapmak isteyenler, farklı bir yol tutmak isteyenler kâfirdirler.” [Nisâ, 150-151]
“Peygamberin, üzerinizdeki (vazifesi), ancak İlâhî emirleri teblîğdir. Allah, açıkladığınız ve gizlediğiniz (sözler ile hareketlerinizin) hepsini bilir.” (Mâide, 99)
“O Peygamber, güzel, temiz şeyleri helâl; çirkin, pis şeyleri harâm kılar.” [A’râf, 157]
“Allaha ve Resûlüne karşı gelen, bilsin ki, Allahın azâbı çok şiddetlidir.” [Enfâl, 13]
“...Peygamberler göndermedikçe azap yapmayız.” (İsrâ sûresi, 15)
“Aralarında hüküm verilmek üzere Allaha ve Peygambere çağırıldıkları vakit: Müminler, “İşittik, itâat ettik” derler, işte kurtuluşa erenler bunlardır.” [Nûr, 51]
“Allaha ve Resûlüne karşı gelen, apaçık bir sapıklıktadır.” [Ahzâb, 36]
“Allah ve Resûlü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercîh, seçme hakkı kalmaz.” [Ahzâb, 36]
“Allah ve Resûlüne itâat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.” [Ahzâb, 71]
“Allaha ve Resûlüne inanmayan [kâfir olur]; kâfirler için de çılgın bir ateş hazırladık.” [Feth, 13]
“O [Resûlüm], vahyden başkasını söylemez.” [Necm, 3-4]
“Resûlümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!” [Haşr, 7]
Resûlullaha uymakla ilgili hadîs-i şerîflerden birkaçı da şöyledir:
“Cennete sadece Müslümân olan girer.” [Buhârî, Müslim]
“Allah’ın Rab, benim de Peygamber olduğuma kesin olarak inanana, Cehennem harâm olur.” [Hâkim]
“Beni duyup da îmân etmeyen Yahûdî ve Hıristiyan [ve diğer kâfirler] elbette Cehenneme gireceklerdir.” [Hâkim]
“Allahtan başka ilâh olmadığına ve benim de, Onun kulu ve Resûlü olduğuma şehâdet eden, Cennete girer.” [Deylemî]
Kesin bir husustur ki, O’nu [Resûlullah Efendimizi], ilim, irfân ve asâlet sâhibi insanlar medhetmekte; câhil, ilim ve edepten mahrûm, nasîpsiz, dînsiz, îmânsız, bozuk kişiler de kötülemektedir. Bu, bir nasip işidir.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı'nın önceki yazıları...