Trump’ın son dönemdeki çıkışları dikkatleri üzerine çekiyor. Amerikan Kalkınma Ajansı (USAID)’e “suç örgütü” diyen Trump, şimdi de Soros hakkında sert açıklamalar yapıyor.
Aslında küresel hesaplaşmada Trump’ın önce içerideki rakiplerini bertaraf etmesi gerekiyor. Amerika’nın, geleceği açısından paralel yapılardan kurtulması şart. Karşımızda iç hesaplaşma yaşayan bir Amerika var.
USAID ve Soros benzeri yapıların faaliyetlerini dikkatle incelemek gerekiyor. Özellikle Soros’un öncülük ettiği “renkli devrimler” üzerinde durulmalı. Trump, Amerika’daki paralel yapılarla mücadele ettiğini gösteriyor. Ancak en kirli paralel yapı olan siyonistlerin nasıl bir yol izleyeceği de en az Soros’a karşı çıkışı kadar önemli. Zira Soros ile siyonist gruplar arasındaki çatışma uzun süredir biliniyor. Trump’ı harekete geçiren siyonist yapı mı, yoksa “derin Amerika” mı? Bunu anlamak için zamana ihtiyaç var.
Sorosvari yapıların, Türkiye’deki FETÖ benzeri oluşumları beslediği açıktır. Projeler incelendiğinde bağ net şekilde görülmektedir. Diğer yandan Soros projeleri, Amerikan küresel aktörlüğünün altyapısını oluşturuyordu. Dolayısıyla yani Amerika’nın kendi içinde iç hesaplaşma sürecini yaşadığını bu kapışmadan anlamaktayız.
Soros, Soğuk Savaş sonrası özellikle Sovyet coğrafyasına musallat oldu. O dönemde Sovyetlerin yönetim şekli ve Bolşevik zihniyet, ittifak üyelerinin çoğunu rahatsız ediyordu. Sovyetler Birliği’nden memnun olmayan halklar sesleri yükselmeye başlattı.
Soros, sözde halkın taleplerine, haykırışına destek verdi ama gerçekte toplumları altüst edecek zemini hazırladı. Değerler ve yargılar bu projelerle masaya yatırıldı.
Eski Sovyet ülkelerinde yöneticilere yönelik halkın tepkisi vardı; ancak sokak hareketliliği, toplumların yapısını sarsmaktan öteye gitmedi. Medya, siyaset ve STK alanlarını destekleyen Soros vakıflarının asıl amacı; daha avantajlı pazarlık ortamı sağlamak, hedef ülkelerin yönetimlerine sahip oldukları zenginlikler konusunda baskı yapmaktı.
Halkların doğal şikâyetleri inceleniyor, STK’lar üzerinden projeler üretiliyor, yönetimlere baskı unsuru olacak yapılar kuruluyor ve finanse ediliyordu. Özellikle eski Sovyet coğrafyasında yöneticiler, ticari ilişkilerini Sorosvari yapılarla yürütüyor ve hâlen de sürdürüyor. Sonuçta Soros gibi küresel yapıların temel gayesi masadan her şeyi alarak kalkmaktır.
Devlet yöneticileri, kendi halklarına refah sağlamak yerine Sorosvari yapılarla iş birliği yaparak şahsi ikbal peşinde koştu. Bugün birçok ülkede aynı mantık devam ediyor. Yani Soros’un tahribatı ile bu ülkelerin yöneticilerinin tavırları arasında ciddi benzerlikler var.
Rusya ise erken davrandı. Soros’a esas başkaldıran Putin oldu. Sovyetler’in çöküşüne neden olan Sorosvari enstrümanların, Rusya’yı da hedef aldığını fark ettiler...
Şimdi gelelim Trump’ın hamlesine. Trump şunun farkında: Sorosvari yapıların nihai hedefi, küresel aktörlerin üzerinde hegemonya kurmak ve “üst aklın” talepleri doğrultusunda hareket etmektir. Bu da Trump üzerinde baskı anlamına geliyor. Nitekim Trump şu anda Gazze konusunda da İsrail meselesinde de baskılara karşı koymadığını hareketleriyle teyit ediyor.
Peki Trump, Amerika’daki bu yapılarla nasıl baş edecek? Nihai hedefine kimlerle ortaklaşa ulaşacak? Bunu zaman gösterecek. Ancak ABD, Çin ile karşı karşıya gelme sürecinde içerideki yapılardan kurtulmak zorunda. Aksi takdirde hedeflerine ulaşması mümkün görünmüyor.
Gazze’deki işgal planına dair çıkan haberlere Trump nasıl cevap verecek, bekleyip göreceğiz. Fakat siyonist yapının elinde oyuncak olmaktan kurtulamazsa başarılı olması da saygın kalması da imkânsız. Trump’ın en büyük zaferi, içerideki paralel yapılara karşı koyabilmesi olacaktır. Zaten Amerika’nın saygınlığı çoktan zedelenmiş durumda. Trump’ı iktidara taşıyan kitle, bu saygınlığı geri istediği için onu destekledi. Ancak Gazze’de yapılanları görmezden gelen Trump, bunu kendi seçmenine nasıl açıklayacak? Bu pek mümkün görünmüyor.
Sonuç olarak Trump, Soros’a sert çıkarken aynı tavrı siyonist yapıya göstermediği sürece, attığı adımlar haklı olsa bile “cambaza bak” kabilinden bir gösteriden öteye gitmeyecektir.
Sevil Nuriyeva’nın önceki yazıları…