Her ne kadar krizden sonra "doneler" değişse de, ünlü iş adamı Üzeyir Garih'in; önemini hiçbir zaman kaybetmeyen sohbetinin son bölümünü sunuyoruz... "Şimdi bu kavram kargaşası içinde olmamak lazım. Enflasyon aslında bir vergidir. Haksız bir vergidir. Herkesten alınan bir vergidir. Vergi modern toplumlarda gelirden alınır. Oysa ki enflasyon varlıktan alınan bir vergidir. Sizin bizim gibi bir miktar para kazanan insanlar tasarruf ederler, vergi öderler fakat yine de bir tasarrufları olur. Gereği kadar zenginleşmeseler bile bir miktar varlıkları artar. Oysa ki, iki ucu bir araya getiremeyen insan "enflasyon vergisi"ni öderken kendi varlığından bir şey öder ve fakirleşir. Dolayısıyla aradaki uçurum artar. Bu uçurum sosyal patlamalara yol açar. Enflasyonu düşürmek işi tam olarak çözmez. Çünkü gene bir kavram kargaşası üzerinde durmak istiyorum. Enflasyon başka şeydir, hayat pahalılığı başka şey. Hayat pahalılığı daima enflasyona bağlı değildir. Ülkeler vardır ki, Ghana gibi, % 2 enflasyonu vardır fakat hayat pahalılığı çok yüksektir. Bazı ülkeler olmuştur, enflasyonu çok yüksektir (Türkiye bu durumlardan geçmiştir) hayat pahalılığı olamayabilmiştir. Enflasyon bir malın bedelinin o ülkenin parası cinsinden artışı demektir. Hayat pahalılığı ise bu sene bir haneye giren para ile alınabilecek mal ve hizmetlerin geçen sene giren parayla alınabilecek mal ve hizmetlere oranıdır. Dolayısıyla siz bir taraftan enflasyonu düşürürken hayat pahalılığını artırabilirsiniz. Enflasyonun bir bedeli vardır. Enflasyonun bedeli işsizlik. Dolayısıyla siz enflasyonu düşürmeğe çalıştıkça tüketim azalır. Tüketim azalınca, üretim azalır, üretim azalınca işsizlik ortaya çıkar. Dolayısıyla müesseselerimizde devamlı olarak gayet parlak özgeçmişlik müracaatlar oluyor. Fakat bunu önleyecek çareler vardır. Bu çarelere çok dikkat etmek lazım. Bu da likiditenin artışı, yani dışarıdan paranın gelmesidir. Döviz geldiği oranda işsizlik azalır. Döviz nerden gelir? Döviz evvela ihracattan gelir, Türkiye'de şu anda ihracat sıkıntıları vardır. Neden sıkıntılar vardır? Çünkü bir kur makası vardır. Enflasyonun oranında Türk lirası güçlü oluyor fakat döviz aynı oranda devalüe olmuyor. Dolayısıyla özellikle dolar bazında maliyetler artıyor. Halbuki satışlar dolar bazında aynen kalıyor. Bu bakımdan buna çok dikkat edilmesi gerekir kanısındayım. Bakanlarla konuştuk ve söylediklerine göre bu kur makasının serbestisi Haziran ayından sonra olacak. Bu şekilde bir takım kolaylıklar sağlanacak. İkincisi yabancı sermaye ile gelir. Türkiye'ye yabancı sermaye gelmiyor. Dikkat ederseniz 1983'ten bu tarafa senede ortalama 700 milyon dolarla 1 milyar dolar arasında yabancı sermaye gelmiştir... Acaba Türkiye'ye neden yabancı sermaye gelmiyor? Birincisi vergiler çok yüksektir. Vergi artı sigorta diğer ülkelere göre çok yüksek oluyor. Türkiye bile buradaki yatırımını dışarıda yapmayı düşünüyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler olarak onlara dışarıda verilen teşvikler daha iyi. İkincisi bizim hukuk sistemimizde bozukluk vardır. Değişen kanunlar vardır... Türkiye bir hukuk devleti olma çabasındadır fakat aslında bir kanun sistemidir. Türkiye'de bu regulatory body dediğimiz yani düzenleyici kurumlar olmadığı için birtakım adamların yakalanması, yolsuzluklar vs. kendi kendini organize eden, denetleyen kurumların çalışmamasından ileri geliyor. Bu kurumlar yavaş yavaş kuruluyor Türkiye'de... Üçüncü olarak yabancı para özelleştirmeden gelir. Büyük çalışmalar var. Ben 1985'ten itibaren ilk özelleştirme lafını ortaya koyan kişiyim... Dördüncüsü turizmdir. Turizmde de kur makası birtakım sıkıntılara sebep oluyor. Diğer taraftan Türkiye tanıtıma önem vermiyor. Türkiye kendi problemlerini tanıtmıyor dışarıda. Beşincisi yap-işlet-devret sistemidir. Yap-işlet-devret sistemleri Türkiye'de çalışmıyor. Bunun dışında taahhüt hizmetleri vardır. Taahhüt hizmetleri de dışarıda çok zordur. Diğer ülkeler dışarıda iş yaptıkları takdirde yaptıkları işlerde genellikle ülkelerindeki kurumlardan garantiler alarak krediler bulurlar. Bir de gayrimeşru bavul ticareti, kaçakçılık gibi konular vardır. Bunlardan da bir miktar döviz gelmektedir. Fakat bizim meşru yollardan döviz gelmesini sağlayacak önlemleri almamız lazımdır. Ben Avrupa Birliği'ne girmenin veya girmemenin dışında, Avrupa Birliği sistematiğini Türkiye'de oluşturmak ve işler hale getirmenin önemli olduğuna inanıyorum." Ünlü iş adamımızın görüşleri kısaca böyle. Herkesin bu fikirlerden yararlanması gerektiğine inanıyoruz...