Alnından öpülesi gençlik

A -
A +

Haberi duyunca çocuklar gibi sevindi yayınevinin sahibi: -500 bin adet. Hem de hediye öyle mi? -Evet! Beş yüz bin. Mevlit Kandili münasebetiyle... Bu bir müjde idi. Ama asıl müjde daha sonra İstanbul'dan gelecekti: "Bu kandilde yalnız İzmir'de 510 bin kitap dağıtıldı. Bu kitaplar, sokaklar dâhil binden fazla noktada gönüllü 500 kişi tarafından dağıtıldı. Maşallah. Böyle bir gün için bir keresinde "o gençleri alnından öpmek lazım" demişti... Yine bir gün, bizlere dedi ki: "Bu dağıttığınız kitaplarda yazıyor. Gazabı ilahi şu yakına kadar gelir. Ama orada; sözle, yazıyla her türlü yayın vasıtasıyla emr-i ma'rûf yapılıyorsa, oradan aşağı inmez, orada bekler. Ne zaman ki, Allahü teâlânın dininin yayılması durursa veya durdurulursa o zaman işte felaketler arka arkaya gelir. Bu kesindir." Bu müjdeyle dünyalar bizim olmuştu. O güzelim yılları özlemiştim. Yıllar önce yapayalnız bir ramazanda kitap satışında top patlamasıyla birlikte Basmane fırınından aldığım o sıcacık tırnaklı pideyi ve üzerine 50 gram sürdüğüm tereyağının lezzetini ve o mütevekkil halimi hiç unutamıyorum. Bir an önce "sabah olsun" istiyordum. Sabah kalktığımda hazırlanmış ev kahvaltısına doğru yola çıktım. Çevre yolundan Narlıdere istikametine gittim. Evet! Bugün Cuma... Mübarek bir gün... Mevlit Kandili... Yerimiz bir cami avlusu. Üç kişiyiz. Hazırlıklarımız tamam. Güzel yüzlü bir beyefendi yaklaştı yanımıza. Şöyle iyice sokuldu. Bizimle tanıştı. Gazetemizi de Hakikat Kitabevi'nin yayınlarını da daha önceden tanıyormuş. Dedi ki: -Bu hayırlı iş zaten size yakışırdı... Adam merdivenlerden hızla camiden içeri girerek gözden kayboldu. Biz üç arkadaş göz göze geldik. Gülümsedik... Yanımda bir Abimiz vardı ki o ömrü hizmetlerle geçirmiş. Yaş kemali bulmuş. Başka bir deyişle "Baba" gibidir bana. Zira onun hatıralarını dinleyerek büyüdüm... Söz kitaptan açılınca hele onun bir helva-karga hikâyesi vardı ki dinlemeye doyamazdık. Şöyle anlatırdı: -O yıllarda Erzincan'daydık. Örfi idarenin (sıkıyönetim) olduğu yıllar... Bir arabaya doluştuk kitap satışları için. Köylere dağılacağız. Amirimiz Ahmet Abi. Baktım ki büyükçe ve güzel bir köye geldik. Ben hemen davrandım: -Burası benim. Ona göre... Beni bir arkadaşla indirdiler... Lakin ne yaptıysak akşama kadar bir tane kitap bile satamadık. Neredeyse açlıktan karnımız zil çalıyordu. Bir kadın seslendi biraz öteden. Kitap alacağını zannedip koşar adım yanına geldik. Bize: "Kavga etmeyin de alın şunları" deyip elimize birer somun ekmeği tutuşturdu. Meğer bizi yolda kavga eden dilenciler sanmış. Halimize acımış... Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.