Başsavcı arkadaşımı hatırladım

A -
A +
“İlin sevimli ve yakışıklı valisi Lütfü Uraz, Çivril'e gelirken yanında Denizli Başsavcısını da getirirdi.”
 
Erin getirdiği düğme, üzerine futbol topu deseni verilmiş bir düğme olduğundan bir meşin ceketten düşürüldüğü anlaşılıyordu. Oradakilere baktım, cesedi inceledim meşin ceket giyen yoktu. Burada düğme ile ilgili başka bir anım aklıma geldi:
Denizli'nin Çivril ilçesinde savcı iken, ilin sevimli ve yakışıklı valisi Lütfü Uraz, görev icabı Çivril'e gelirken her defasında yanında Denizli Başsavcısı Recep Erkilet'i de getirirdi. Çünkü çok iyi anlaşan iki dosttular.
Recep Erkilet göbekli, çelebi tabiatlı ve müthiş nüktedan bir savcıydı. Kayseri'nin Erkilet ilçesinde büyük arazisi vardı ve savcılığı zevk için yapmaktaydı.
Mesai bitiminde gelen suçüstü vakalarının vazgeçme ile düşen cinsten olanlarında, “savcı yardımcıları ve nöbetçi hâkimler uğraşmasın” diye konuyla bizzat ilgilenerek tarafları barıştırmaya çalışır, şikâyetçi razı olmazsa bazen cebinden tazminat ödeyerek olayı kapattığını duyardık.
Vali ile yemek masasında onun fıkralarına gerçekten doyum olmazdı. Anlatacağım düğme hikâyesi ise fıkra değil, Recep Bey'in anlattığı gerçek anıydı... Dinar'da savcı iken bir pazar günü belediye hamamına gitmiş.
“Başımı iyice sabunladım, köpük içindeyim, bir ara yanı başımda hamamın içinde acayip yankı yapan hazrola geçmiş postal sesiyle irkildim. Hemen saçlarımı durulayıp bakınca karşımda bir jandarma gördüm:
“Hayrola oğlum ne var?” diye sorunca, elindeki düğmeyi bana uzatarak:
“Yüzbaşım gönderdi efendim, suç yerinde bulmuşlar belki önemli bir delil olabilir diye...”
Düğmeyi elime alıp baktım. Kafamı iki yana sallayıp gülmeye başladım. Jandarmaya “götür bunu bizim kâtibe ver! Ben sonra ilgilenirim” diyerek eri geri gönderdim.
Bir gün önce, yakın köylerden birinde işlenmiş cinayet olayının soruşturmasını yapmıştım. İşimi bitirince görevlilere “siz gene de çevreyi iyice araştırın! Herhangi bir şey bulursanız bana derhal haber verin!” deyip oradan ayrılmıştım.
Hanım ise bu sabah evden çıkarken “gene paltonun düğmesini nerede düşürdün?” diye çatmıştı bana. Erin getirdiği düğme benim paltomun düğmesiydi. Demek ki soruşturma sırasında orada düşürmüşüm."
Bu anlatılana hep birlikte gülüşmüştük... Gelelim bizim cinayet olayına. Biz de bir düğme bulmuştuk ama bu düğme okuyacağınız gibi Savcı Recep Beyin düğmesine benzemiyordu. Bu sebeple meşin ceket giyen var mı diye oradakilerin üzerine bakmıştım. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.