“İş almak düşüncesiyle dönemin İran Deniz Kuvvetleri Komutanlığını da ziyaret ettim.”
Ambargonun kalkması ile birlikte iş dünyasının gözü İran’a çevrilince rahmetli İbrahim Cevahir Ağabeyden dinlediğim İran ile ilgili iki ayrı dönemdeki hatırayı anlatmaya devam ediyorum...
İran’a 1980 öncesi gittiği gibi daha önce de gitmiştir. O zamanki hatırası da Şah dönemindeki Kuvvet Komutanının evinde iken yaşadığı bir hatıradır:
“İran’a 1980’de gidişimden önce başka bir tarihte daha gitmiştim. Rizeli bir çocuk orada üniversiteyi okurken oradan bir kız ile evlenmiş. Bu evlendiği kızın üniversiteden kız arkadaşı ise İran havacı bir üst düzey komutanının kızıymış. Bu sebeple beni Komutanı ile tanıştıracaklardı. Komutanının evlerine birlikte yemeğe gittik.
Akşam yemek yiyeceğiz. Çorbaları içmiş miydik, yarı mı içmiştik tam hatırlamıyorum. Kapı çaldı. İçeriye “blucin pantolonlular” geldi. Komutana “seni tutukladık” dediler.
Komutan bir korgeneraldi. Yemek yiyoruz… Uyuştuk, donduk kaldık…
Beni de misafir etmişler. O üniversiteli talebe ile ikimiz Türk çocuğuyuz.
Ve… Yemek yarım kaldı, adamı alıp gittiler... Alıp gidenler asker değildi blucin pantolonlulardı.
Ben o çocukla Türkçe konuşuyordum ister istemez. Bunu gören bir tanesi yanıma yanaştı ve “Siz gorhman, gorhman” dedi.
İşte ikinci gidişimde, 80 ihtilali olmuş, Şah devrilmişti… Sheraton otelde kalıyorduk. İş almak düşüncesiyle dönemin İran Deniz Kuvvetleri Komutanlığını da ziyaret ettim.
Deniz Kuvvetleri Komutanı bir binbaşıydı. Deniz Kuvvetleri bizim firmaya bir iş teklif etti. 15-20 milyon dolarlık bir ufak liman inşaatıydı.
“Ben liman inşaatından anlamam” dedim. STFA’dan Eser Beyi çağırdım. O geldi, onlarla görüştü.
Orada başka bir anım daha oldu.
Oradaki o dönemdeki Büyükelçimiz Turgut Bey bize bir laf etti:
“Yani siz iş adamları olarak gelip burada bu karışıklıkta iş mi yapacaksınız?”
Dedim ki:
“Sayın büyükelçi, biz böyle karışıklıkta girersek gireriz, başka türlü bizi buraya zaten sokmazlar...”
Bizi, hepimizi büyükelçilik binasında yemeğe kabul etti. Büyükelçilik mekânı bir orman içerisindeydi. Belki 80-100 dönümlük güzel bir araziydi…
Yemekte bir şey yaptı Turgut Bey… Bir lüzumsuzlukla siyasette bir lideri methetti diğerinin aleyhinde konuştu.
Masada ben uzaktaydım ama dayanamadım, kalktım ayağa… DEVAMI YARIN