Bir arkadaşımızın annesi vefat edince cenazesini yurt dışından Türkiye’ye getirmek üzere girişimde bulunurlar. Anlatacağım olay yıllar öncesine aittir günümüzle ilgili değildir. Ama yaşanmış olaydır.
Birkaç hafta kadar sonra arkadaşım annesini Türkiye’ye defnetmiş olarak Stockholm’e döndü. Bir araya geldiğimizde ortak arkadaşlarla onu teselli ettik. Baş sağlığı diledik. Ama bu sürede yaşadıklarını anlatınca da ağzımız açık dinledik...
Arkadaşım ve babası, annesinin cenazesini kurşun tabuta koyup uçağa veriyorlar. Kendileri de aynı uçakla Ankara'ya geliyorlar. Orada uçak değiştirip Adana'ya uçmak üzere uçağa biniyorlar. Fakat çift bilet satışı yüzünden uçakta yer olmadığından, kendisi kokpitte uçmak zorunda kalıyor.
Üzüntüden ve ayakta uçmak zorunda kaldığından çok sinirleniyor ve sürekli sigara içiyor. Bunun üzerine pilot niçin çok sinirli olduğunu ve sigara içtiğini soruyor.
O da annesini kaybettiğini ve cenazesini Adana'ya götürmekte oldukları ama yer bulamama durumunu vb. anlatıyor. Pilot uçağın bagajında cenaze olmadığını, olsaydı kendisine bilgi verilmiş olacağını söylüyor. Durumdan emin olmak için o yıllarda ismi Esenboğa ve Yeşilköy olan havaalanlarını telsizle arıyor. Gerçekten de uçağa cenazenin verilmediği anlaşılıyor.
Adana Havaalanı'nda pek çok kişi de cenazeyi almak için beklemektedir. Doğal olarak bir telâş başlıyor. Pilot, herhangi bir olaya meydan vermemek için Adana Havaalanı'nı telsizle arayıp mevtanın akrabalarını bulup cenazenin bir gün sonra Adana'da olacağını havaalanı yetkililerine söyletiyor.
Hikâyenin sonrası malûm! On beş gün Avrupa'nın ve dünyanın değişik kentlerindeki havaalanlarında cenaze aranıyor. Doğal olarak büyük üzüntü yaşanıyor. En sonunda cenaze, biraz da tesadüfen, Hamburg Havaalanı'nın bir hangarında bulunup Adana'ya getirtiliyor ve teslim ediliyor.
Eş dost hep birlikte cenazeyi mezarlığa defnediyor. Ne enteresandır ki cenaze töreni sonrası, babası hemen oğlunun koluna giriyor ve ne dese beğenirsiniz?
"Oğlum, annenizin ziynetlerini, her ihtimali düşünerek yanıma almıştım. Buraya gelmişken, bir işe yarasın, bana bir hanım bulun da Avrupa’ya yalnız dönmeyeyim."
Bunu bize çok öfkeli bir şekilde anlattı oğlu. Dinleyen biz ondan daha çok öfkelendik. Bir insan ne kadar gaddar, bencil, duygudan yoksun olabilir böyle?
Osman N. Yıldırım