Boğazım tıkanmış, konuşamaz olmuştum!

A -
A +
Başımdan geçen inanılmaz bir hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum.
 
Türkiye Hastanesinde yapılan muayene ve MR neticesinde verilen ilaçları henüz kullanmaya başlamıştık ki sol elimin üzeri balon gibi şişmeye başladı. Cumartesi akşamıydı. Doktoruma resmini çekip gönderdiğimde, “Pazartesi sabah erkenden gelin” dedi.
 
Biz de pazar günü çok sevdiğim Karadenizli bir arkadaşımın evine davet edilmiştik. Maşallah çok mükellef, balık çeşitleri ile donatılmış sofrada ve çok müstesna hatırlı diğer misafirlerle birlikte, afiyetle nasibimize düşen ikramlarla bereketlenmiştik. Ne var ki balıkları mecburen, sol elimin devre dışı kalması ile sağ elim ile ayıklayarak yemiştik.
 
Ziyafetin ve güzel bir sohbetin ardından evimize dönerken yolda, boğazımda yatay bir sertlik hissetmeye başladım. “Herhâlde küçük bir kılçık takılmıştır eve varınca ekmek içi yersem onu oradan kurtarırız” ümidi ile eve geldim. Ekmek içinden epeyce de yememe rağmen o sertlik maalesef geçmedi.
 
Yarın sabahki randevuya hazırlanmış olarak ve iş yerimizden de iki üç saatlik müsaade alıp vakitlice yeğenim ile yola koyulduk. Fakat o gün hava yağışlı olduğundan Sirkeci meydanında boş bir taksiye denk gelemedik, hep doluydu.
 
Belki yarım saatimiz taksi beklemekle geçti ama nafile.
 
Mecburen “tramvay ile Cevizlibağ’a oradan da metrobüs ile Çağlayan durağında inip hemen İstanbul Adalet Sarayı’nın karşısında ve E-5 karayolunun üzerinde bulunan Türkiye Hastanesine kendimizi atarız” diye düşündük ve bu minval üzere yola koyulduk. İşte tam da bu yolculuk esnasında ses tellerimde bir tutulma ve artık konuşamama durumu yaşamaya başladım.
 
Gelen telefona dahi cevap veremeyip işaret dili ile telefonlara yeğenimin bakmasını istedim. Hatta öyle oldu ki nefes alma vermede dahi zorlanmaya başlamıştım. Kontrollü kısa egzersizlerle durumumu idare ederek hastaneye geldik.
 
Ortopediden vazgeçip acilen Kulak Burun Boğaz doktoruna muayene randevusu aldık. Çok şükür ki o anda randevusu müsait olan doktorumuza muayene olduğumuz bu esnada malûm boğaz içine sarkıtılan kamera ile yapılan tetkik de bize "nefes borusunun kapanmasına iki üç milim kalmış siz buraya bu vaziyette nasıl gelebildiniz" dediler. Ekranı yeğenim de yakından takip ediyordu. Tabii muayene esnasında ekran benim arkamda kaldığından göremiyordum. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.