“Yahu abla sizde hiç mi insaf yok! Beni damatsız nasıl gelin yaparsınız?” der ağlar...”
Halam Zeynep’in hatırasını anlatmaya bugün de devam ediyorum. Zeynep’in babasının bu ısrarı karşısında dünürü Ali biraz müsaade ister, ev tarafına geçer hanımıyla görüşür durumu anlatır. Hanımı bu habere çok sevinir.
“Ali hemen git gelininin düğününü yap eve getir, zaten bir sürü işimiz var ben evde yalnız kadınım hiç olmasa bana yardımcı olur. Oğlumuz askerden inşallah sağ salim gelene kadar idare ederiz” der.
Ali, Bekir Efendi’nin yanına gelir, “Kıymetli dünürüm senin teklifini kabul ediyorum git hazırlığını yap bir hafta sonra gelip düğünümüzü yapar gelinimizi bindirip getiririz” der.
Bekir bu düğün işinin netleşmesine sevinir.
Sabah Ali Efendi’yle vedalaşır. Atına biner direkt evine gelir. Evli olan büyük kızı Ayşe’yi çağırır. Bir hafta sonra gelip Zeynep’i götüreceklerini söyler. Düğün için gereken hazırlıkları yapmaya başlarlar. Ayşe, kardeşi Zeynep’in yanına gider durumu anlatır. Zeynep ağlamaya başlar. “Yahu abla sizde hiç mi insaf yok! Beni damatsız nasıl gelin yaparsınız?” der bir köşeye çekilip ağlar... “Ah annem sağ olsaydı ben bu çileleri görür müydüm? Annemi öldüren o eşkıyalar iki cihanda beter olsunlar hiç yüzleri gülmesin!” diye beddua eder.
“Hiç olmasa amcam Hacı İbrahim askerde olmasaydı o yine bana sahip çıkardı” diye söylenip durur. Ama Zeynep’i ne duyan ne fikrini soran vardır. Bir kere karar verilmiş bu düğün yapılacak başka çare yok. Ayşe, kız kardeşinin boynuna sarılır. “A benim bahtsız kardeşim sen üzülme belki bundan da bir hayır vardır” der.
Zeynep içi âdeta bulgur kazanı gibi fokur fokur kaynar ağlayıp durur, onu teskin etmek için Beyaz teyzeyi çağırırlar.
Beyaz teyze varlığı da kıtlığı da savaşı da Ermeni-Rus zulmünü de görmüş tecrübeli bir Osmanlı kadınıdır. Zeynep’in boynuna sarılır biraz nasihat verir. Teskin eder. Belki kaynata evi babaevinden daha güzel olur. Allah’a güven her şey daha da hoş olur” der. Zeynep “Beyaz teyze tamam her şey kabulüm ama hiç olmasa, bu hastalıktan kurtulduktan sonra beni gelin yapsalardı, ben bu hasta hâlimle elin evine gidiyorum ne kaynanama ne de kaynatama hizmet edebilirim ne de bir iş görebilirim, ya orada daha da çok hasta olursam ne yapacağım” diye çaresizliğini dile getirir.
Beyaz teyze “Sen bana baksana, ben senin doktorunum. Allah’ın izniyle on gün içinde sağlığına kavuşursun. Zaten sen bu hastalığı atlatmış gibisin. Bak köyde onlarca insan öldü sen kurtuldun. Merak etme, kurtulacağın yüzünün renginden belli” der... Bu uzun çile dolu hatıraya devam edeceğiz...
Orhan Yavuz Ejder- Akhisar- Manisa
Ünal Bolat'ın önceki yazıları...