Ali Bey Bursa’nın şehre yakın güzel bir köyünde yaşıyordu. "Taşımalı Eğitim" başlayınca o da bir ticari minibüs alıp öğrenci taşımaya başlamıştı.
İşleri kendince gayet iyi idi. Anne ve babasının isteği ile kendi köylerinden çok iyi bir kızla de evlilik yapmıştı.
Evliliklerinin birinci yılı sonunda bir kızları doğdu. Dünyalar kadar sevindiler. El bebek gül bebek büyütmek istedikleri kızlarının büyüdükçe sağlık problemleri başlamıştı.
Üç yaşına geldiğinde anne babayı bir korku sardı. Çünkü çocuk artık vücudunu hareket ettiremeyecek hâle gelmişti.
Bu iki sene içinde duydukları her doktora, tavsiye edilen her hastaneye götürdüler ama yapacak bir şey yoktu. Ve o dünyalar tatlısı kızlarını kaybettiler...
Aradan belli bir zaman geçtikten sonra eşi yine hamile kalmıştı. Artık sık sık doktora gidiyorlar, eşinin hamileliği boyunca her şeye özen gösteriyorlardı.
Bu sefer de bir oğlu olmuştu Şoför Ali’nin… Bu çocuk da vefat eden ablası gibi gayet normal doğmuştu ama aradan zaman geçtikçe ablasındaki şikâyetler bu erkek çocukta da başlamıştı. Üç yıl içinde vücudunun ablasındaki gibi tutulduğunu hiçbir görevini yerine getiremez hâle geldiğini görüyorlardı.
Şoför Ali ve karısı bu duruma çok üzülüyorlardı. Ama ellerinden gelen hiçbir şey yoktu. Ve korktukları başlarına geldi ve oğullarını da kaybettiler...
Şoför Ali’nin arkadaşları ve hatta kendi ailesi; ailesinin çevresi bu defa bu evliliğe takmaya başlamışlardı!.. Diyorlardı ki: Bu evlilikten doğan çocuklar üç yıla varmıyor ölüyor. E ne yapmalı? O zaman bu aile ayrılmalı.
Herkes bunu tavsiye ediyordu. Fakat Şoför Ali bu sözlere şöyle cevap veriyordu:
“Hayır da Allah’tan şer de Allah’tan… Biz kadere inanan insanlarız. Biz eşimle ikimiz birbirimizi seviyoruz.”
“Ama çocuklarınız yaşamıyor bak!”
Ne yapalım, çocuğumuz olmasa da ömür boyu beraber olmak istiyoruz. Bize çocuk sadece dünyada lazım değil, ahirette de lazım. Biz çocuklarımızın acısına sabredeceğiz, inşallah onlar da ahirette bize şefaatçi olacaklar. Biz böyle inanıyoruz...
Onların bu ısrarı karşısında çevredeki dedikodu biraz kesilmişti. Lakin ortada bir gerçek vardı. O da bu evlilikten doğan çocuklarının yaşayıp yaşamayacağını bilememeleriydi. DEVAMI YARIN