Bahşedilen irademizle iyiliği ya da kötülüğü biraz da biz seçeriz. Ancak kötülüğü ve geçimsizliği hayat şekli olarak kabul edenler en bedbaht en mahrum insanlardır. Onlara bir iyilik yapılsa derhâl kötülük olarak karşılığını verirler. İyilik onlar için en büyük kötülüktür. Hatırama gelince bir sabah erkenden denilebilecek saatlerde Beyazıt tarafından Sultanahmet’e doğru giderken yaklaşık yirmi metre karşımda iki kişi benden yana gelirken bilinçli olarak arayı açtılar. Belli ki beni aralarından geçmeye zorluyorlardı. Tüm enerjimi dikkatimin emrine verdim. Elimdeki gösterişli kamerayı daha bilinçli ve daha sıkı korumaya aldım. Tam yanımdan geçerken birisi bana öyle şiddetli omuz vurdu ki tahmin edemezsiniz. Ama tehlikeyi önceden sezdiğim için sanki bana hiçbir şey olmamış gibi vakarla yoluma devam ettim. Çarpan ise dengesini bozduğu için raylar üzerine doğru savruldu gitti.
Bu savmadan sonra bana bir kibir geldi. Kendime övgüler yağdırırken hemen hatırıma geldi ki “ya sen ne yapıyorsun? Ne zaman kendine övgü yağdırırsan, kısa süre sonra başına bunun zıddı gelmiyor mu?”
Nitekim çok değil, bir hafta sonra, önceki hafta fiyatı yüzünden alamadığım en gelişmiş pusulayı önceki fiyatın neredeyse onda birine Beyazıt Meydan pazarından aldım. Burada şunu belirteyim ki elindeki malın değerini bilmeden elinden çıkartanlar çoktur. Nitekim Kaşıkçı elmasının da bir hurdacıdan alınıp saraya uzanması gibi.
İyi bir ticaretin verdiği neşe ile banliyö treninin yolunu tuttum. İneceğim istasyona yakın “sen vakur ve serinkanlı hâli bırak sanki trenden kovuluyormuş gibi kapının dibindeki aceleci grubun arasına katıl.
Çıkışta neredeyse ön saflarda idim. Tam istasyona çıkarken ayağıma mı bir şey takıldı ben mi bir şeye takıldım yüzükoyun kapaklanarak istasyon zeminine yapıştım. Yapışmakla da kalmayıp biraz da sürüklendim. Bazı aceleci ve de dikkatsiz yolcular hızını alamayıp üzerime basarak uzaklaşıyordu. Biraz sakinleşince yanıma birisi dikildi ve dedi ki:
“Sana birisi fena çelme taktı. Parana bir bak bakalım yerinde duruyor mu? Ben sivil polisim sana yardım edeceğim.”
Konuşanın polis olmadığını ve hangi mesleğin erbabı (!) olduğunu biliyordum. Tabii onun yardımının (!) kötülükten başka bir şey olamayacağını da...
Mustafa Ali Mahdum