“Sabahın mahmurluğunda koca şehir uykuda iken camideki cemaatin hiç sesi çıkmaz...”
Eyüp Sultan Camii'ne sabah namazına gitmiştim. O sabah öyle bir fırtına esiyordu ki ağaçları yerinden koparacak gibiydi. Etraftaki esnaflardan sadece bir iki tanesi açmıştı onlar da dışarıdaki uçuşan eşyalarını toplamaya çalışıyordu.
Yasin-i şerif okunuyordu ancak hoparlörden işitilen ses imamın müezzinin çıplak sesi değil, mikrofonda elektriğe dönüşen sesin hoparlörde sese dönüşmesiydi. Ben bu konuyu ilmihalde okumuştum. Ne zaman böyle bir şekilde ezan sesi ve Kur'ân-ı kerim sesi işitsem hatırıma hemen bu bilgi ve fetvalar geliyordu. Bu sabah da bu sesi duyunca bu konu hatırıma gelmişti. Bu konuyla ilgili bilgiler hafızamdan geçerken bir yandan da varıp camiden içeriye girmiştim. Eyüp Sultan Camii'ne gidenler bilirler. Bambaşka manevi bir atmosfere sahiptir.
Hele sabahın mahmurluğunda koca şehir uykuda iken camideki cemaatin arada çıkan birkaç kesik öksürüklerinden başka çıt çıkmaz…
Ben de sessiz hareketlerle ayakkabımı çıkarıp camide ön saflarda minberin sağ taraflarındaki kısma geçip oturdum. Bu arada bir yaşlı amca iki-üç karış yakınıma sağ tarafıma gelip oturdu.
Sonra kendisi rahleye bir Kur'ân-ı kerimi açarak başladı Yasin-i şerifi okumaya.
Bir minik çubukla da sanki okuduğu satırları bana gösterir gibi takip ediyordu. Aklımdan geçenlerle gördüklerimi yorumlamaya başladı zihnim. Bu yaşlı cemaat sanki kalbimden geçenleri biliyor ve bana insanın kendi sesiyle Kur'ân-ı kerim okuması ve bu sesin dinlenilmesinin sevap olduğunu gösteriyordu.
Yasin-i şerifi bitirince de adedini sayamadığım yaklaşık yirmi küsur kadar mümin yine sesli “estağfirullah” çekti. Sol tarafımda da onun yaşlarında bir amca vardı. Kur'ân okuyan amcaya önümden uzanıp dürterek “milleti rahatsız etme içinden çek” diye uyarıda bulundu. O da aynı kısık sesle “kalbinde iman olan rahatsız olmaz” diye cevap verdi.
İlginç olan diğer kısmı ise ikamet okundu. Farz kılmaya ayağa kalktık. Solumdaki amca hiç kalkmadı ve sanıyorum namazı da kılmadı. Sadece ayaklarını kıbleye uzatır hâlde oturdu gibi hatırlıyorum. Duadan sonra sağımdaki amcayla konuşmak istedim “Allah razı olsun” diyerek eline eğildim öptürmedi ve hızlı adımlarla camiden çıkıp uzaklaştı...
Rumuz : “Hak Âşığı”-İstanbul