“Vücudunu muayene et, çizik morartı gibi bir şey görürsen gece olsa da doktora götürüp rapor al!..”
Emrim üzerine çavuş, zanlıya üzerinde meşin ceket olup olmadığını sordu ama ben telefonun öbür ucunda olduğum için cevabını duyamamıştım. Çavuşa duyamadığımı söyledim:
“Ceket üzerinde değilmiş efendim” cevabını alınca birden içime bir ateş düştü. Olayların ucunu görünce hep böyle olurum ama “dur bakalım” dedim kendi kendime, ortada ciddi bir şey yok ki…
Acaba olay yerinde meşin ceket düğmesi bulduğumuzu bu çocuk duymuş muydu? Duyduysa iyi. Gene de şans, üzerimde meşin ceket vardı dese geriye çok zayıf bir ihtimal kalıyor. Ama inkâr etmesi, önemli bir çelişki benim için.
Başçavuş'a telefonda:
“Önce elbiselerini soyup vücudunu iyice muayene et, çizik morartı gibi bir şey görürsen gece olduğuna bakmadan doktora götürüp raporunu al! Bir şey bulmasan bile onu sıkı bir sorguya çek, düştüğü çelişki benim için önemli!” dedim.
Beş dakika geçti geçmedi çavuş gene telefonda, sesi çın çın ötüyor:
“Savcım müjde, vücudu morluklarla dolu, sordum 'attan düştüm' diyor."
“Tamam çavuş madeni bulduk. Sen dediklerimi yap, sıkı soruşturma yap diyorum, dikkat et işkence yap demiyorum, bu deliller bize yetecek..."
Aslında çok yorgunum ve gecenin yarısı. Yoksa bu tür soruşturmayı bizzat yapmaktan büyük zevk duyarım. Bunu da kimse ile paylaşmak istemem. Ama nedense bugün canım çekmedi, üşendim.
Sabah ezanı okunurken başçavuş tekrar beni uyandırdı. Vücudum sanki dökülüyor. Alo derken bile aşırı sevinç içinde olduğu belli. Sadece:
“Anlat” dedim.
“Sayın Savcım müjde faili buldum. Suçunu ikrar etti.”
“Kim bilir ne yaptın çocuğa?”
“Valla savcım fiske bile vurmadım, ceket düğmesi hikâyesini anlatınca sökün etti."
“Ben anlamam bana somut delil lazım, kuru ikrar ne işe yarar ki?”
“Yarın her şey hazır, şimdi sanıkla birlikte Görükle'ye hareket ediyorum. Çünkü kanlı elbiseleri köydeki evlerinin samanlığına saklamış, suçta kullandığı bıçağı da Bursa'daki ablasının evinde yattığı divanın altına koyduğunu söylüyor."
“O zaman önce bıçağı elde et! Sonra Görükle'ye git. Doktor hanımı da bu saatte rahatsız etmeyelim, raporu dönüşte alırız.”
“Baş üstüne efendim.”
Başçavuş'a teşekkür ediyorum ama sevinçten sabaha kadar da uyuyamıyorum; vücudum ne kadar kırık olsa da... Sabah saat dokuzu dar ettim. Tıraş olup kahvaltıdan sonra tüttürdüğüm sigaranın tadına doyamadım. DEVAMI YARIN