Geçmişin mahcubiyetini yaşadım

A -
A +

Yetiştirme yurdunda büyüyüp anneme sonra da babama kavuşmamla ilgili yaşadıklarımı anlatmaya devam ediyorum. Babam o anı anlatıyordu:

 

“Kalbim küt küt atmaya başladı. Kâğıdı çöpe attım. Kalktım… Ayaklarımı sürüye sürüye kapıya doğru yürüdüm.

 

Kapının yanı sıra portmantoda bulunan aynaya baktım. Üstüme çekidüzen verdim. Kravatımı ve saçımı düzelttim. Kapıyı açtım… Baktım… Kimse yoktu.

 

Anlaşılan, dış kapının ziline basılmıştı. Kim bilir belki de biri basmış olmalıydı…

 

Otomat düğmesine bastım… Asansör kapısının yanına kadar gittim… Asansör gelene kadar bekleyecektim kapıda. Döndüm dışarıya doğru baktım. Tıpkı filmlerdeki gibi… Şu anda durduğum yer binanın yedinci katıydı. Mecidiyeköy ayağımın altındaydı. Yüksek binalar, plazalar ve nihayetinde bankalar buraya taşınmış, nüfus yoğunlaşmıştı…

 

Ama şimdi bunları niye düşünüyordum ki? Ben ne kadar istemesem de, beynimde ne kadar unutmaya çalışsam da birazdan bu asansör kapısı açılacak ve geçmişimle hesaplaşma vakti gelecekti…

 

Az sonra, giriş kattan hareket etti asansör. Galiba geliyordu. Evet o olmalıydı. Yüzümü pencereden çevirmedim. Çeviremedim… Çevirmeye cesaret edemedim…

 

Öylece kalakaldım.

 

Saniyeler içerisinde işte asansör katları tırmanarak geliyordu… Ve asansör geldi geldi, yedinci katta durdu.

 

Sırtımı yine dönmedim. Kapıyı açabilirdim aslında. Ama hayır. Beni engelleyen bir güç vardı âdeta… Bir mahcubiyet…

 

Asansör kapısı ağır ağır açıldı ve tık diye durdu. Baktım kabinde genç bir delikanlı vardı.

 

O da beni “sırtı dönük bir adam” olarak gördü.

 

Kabinden çıkmak için adımını attı… Asansör otomatik olarak kapandı. Ağır ağır döndüm… Evet oydu…

 

Geçmişim tam karşımda duruyordu. Geniş omuzlu esmer bir delikanlıydı. Saçları perçemli… Gözlerindeki masumiyet karışımı olgun bir eda ve bunu biraz örten tel çerçeveli gözlükle karşımda duruyordu.”

 

Buraya kadar okuduğunuz, babamı aradıktan sonra onunla karşılaştığımız ana kadar onun kendisiyle yaptığı nefis muhasebesiydi…

 

Yaşadığı duygu ve düşüncelerin bir ressam hassasiyetiyle kâğıda yazı olarak dökülmesiydi…

 

Ve ben o babanın bir oğlu olarak karşılaştığımız andan itibaren yaşadıklarımızı başka bir hatıramda nasipse anlatmaya devam edeceğim…

 

     D. K.-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.