Hepsini bırakıp gidecek miyim bre?

A -
A +

Vakit öğleyi aşıp hava biraz serinleyip ikindiye doğru ilerlediğinde evden çıkıyorum. Traktör ile köyün yamacındaki zeytinliklerime gidiyorum bre… Bir dalıyorum çalışmaya… Dur durak nedir bilmiyorum… Gece yarılarına kadar süren bir çalışma… Azığım çıkınımda, suyum toprak testimde, seccadem traktörün torpidosunda…

 

Hava kararmaya başladığında traktörün sarı farı arkadaş oluyor bana o zifirî karanlığın ortasında… Her iki far da kör kandil gibi kalıyor… Sadece önümü biraz aydınlatıyor hepsi bu… Sağa bak zifirî karanlık… Sola bak zifirî karanlık… Gökyüzüne uzanan bir perde gibi… Cırcır böceklerinin sesini traktörün mekanik motor sesi bastırıyor…

 

Bir motor sesi bir ben… Sonra gelecekle ilgili geçmişle ilgili yaşadıklarımın yaşayacaklarımın hayali… O duyguların altında zeytin ağaçlarının diplerini temizliyorum, öbek öbek…

 

Dağın ortasında yapayalnızım… Bizim oralarda dağlardan akın eden domuzlar olur… Bazen sürüyle gezerler… Öyle ki bazen o zeytinliklerin diplerini karıştırırlar bir şeyler bulup yemek için. Oraları hallaç pamuğuna çevirirler…

 

Bir tek endişem traktörün ışığına doğru gelirler de fark edemezsem o zaman beni taktıkları gibi savururlar… Ama bir de düşünüyorum ki vahşi doğanın kuralı saldırmak değil kaçmaktır… Onlar beni görünce bana saldırmak yerine benden kaçarlar… Bir keresinde gündüzün yanımdan geçip gitti iki metrelik yılan… Hiçbir şey yapmadan geçip gitti hayvan…

 

Bir keresinde yıllar önce benim gibi zeytinliğinde sabahlayan komşumuzdan biri aşağı tarlalarda sabahlarken domuz sürüsüne karşı bir çifte patlattı… Karanlıkta o çifte öyle bir patladı ki sanırsınız gemiden top patladı… O saçmaların kulakların kenarından civuu diye geçtiklerini duydum… Eğer ki o saçmalar bana isabet etseydi kim vurduya giderdim…

 

Böylesi karanlıklarda sabah namazlarına kadar çalışırdım… Gelir eve istirahate geçerdim… Bir gözümü açardım ki ikindi olmuş… O toprak kokusu, o çalışma bana ilaç gibi gelirdi… Şimdi eskisi kadar gidemiyorum, eskisi kadar çalışamıyorum… Kocadık mı nedir? E be bunca zeytinlikleri gözüm gibi büyüttüm, yetiştirdim… Sonra bunların her birini bırakıp gidecek miyim? Bunca cefa nedendir peki? Dedi ki bir öğretmen: 

 

“Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi/ Mal da yalan mülk de yalan/ Var biraz da sen oyalan!”

 

     Orhan Akhisarlı

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.