Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Siz hiç bir şehidin evine gittiniz mi? O evde yaşanan manevi ruhu, buruk mutluluğu, boynu bükük ama sabır ve tevekkülde yaşanan zirveyi gördünüz mü?.. Şehit, Muhittin Alınçer''in evine vardığımızda, bizi al bayrakla bezenmiş, özenle yapılmış minik hatıra köşesine götürdüler... Şehidin, şehadet şerbeti içmeden önce yazdığı mektupları, kullandığı mendili, çorapları, havlusuna kadar özel eşyaları vardı... Bir tarafta da askerden gönderdiği fotoğrafları... Ama en önde şehadet madalyaları, şehadet belgesi ve takdirnameler duruyordu... O kendi evinde, mütevazı köşesiyle hatıralarda yaşamaya devam ediyordu... Ah o acı haber Şehit olmazdan iki gün önce telefon etti oğlum: -Baba eğer geç telefon edersem üzülme. Operasyon var. Operasyona gireceğiz. Ondan bu yana her an sesi kulağımdadır. Ne zaman ki telefon çalınırsa, sanıyorum ki, oğlum telefon edecek. Onun sesi gelecek. Ondan önce bir oğlum da, Şırnak''ta askerdi. Birbuçuk ay kalmıştı teskere almasına. Kayseri''ye geldi. Bir gece bir telefon geldi. Oğlumun çok hasta olduğu söyleniyordu. Telefon kapandı. Bir daha da çıkartamadık. O gece kalktım Kayseri''ye gittik. İçimde öyle bir şey vardır ki, sanki bana demişler: "Senin çocuklarından birisi gelmez" Durup duruyorum ama gözyaşlarım durmuyor. İçim dolmuş kaynıyor. Kayseri''de nizamiye''de bana dediler ki: "Çatışma olduğu için, oğlunuzun birliği de tekrar çatışmaya gitti" Neyse biz tekrar bindik otobüse ve İstanbul''a geliyoruz. Yolda, annesinin başı bir an omuzuma düştü. Dalmıştı... Birden hopladı... Dedim, ne oldu? Dedi, bir asker benim kucağımda vuruldu. Kanlar içinde kaldı... Dedim ona ki, hanım biz çocuğumuzun heyecanını yaşıyoruz ondandır. Annesi, "Yok!" dedi... "Şu yüreğimden birşey koptu!" dedi. Başladı ağlamaya... Öylece eve geldik. Ertesi günü Güneydoğu''da çatışma olayı televizyonda yayınlanıyor. 27 şehit var ama, isimlerini bir sonraki ana haber bülteninde söyleyecekler. Ben de başımı divanın kenarına dayadım, ana haber bültenini bekliyorum. Ama yüreğim yanıyor... Derken o halde dalmışım. Bir telefon sesi geldi... Hemen "Tamam!" dedim... "Bu telefon onun acı haberini verecek, tamam!" Hanım da uyumamış, o da hoplamış geldi. Telefonu kaldırmaktan korkuyorum. Telefon çalıyor... Bana o acıyı vereceğini iyi biliyorum çünkü. İster istemez kaldırdım. -Buyurun... -Biz polisiz. Evi arıyoruz bulamıyoruz. Bize tarif edin de gelelim. Dedim, siz zahmet etmeyin, ben geliyorum. Hemen apar topar yola çıktık. Bizi karakola götürdüler. Cenab-ı Allah, bize gösterdi o acıyı başka bir ana babaya göstermesin. Bir asker elbisesi vardı. Oğlumuzun ismini okudular. Nerde asker olduğunu sordular. Ardından; "Başınız sağolsun" dediler. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Gözümü açtığımda evdeydim. Bir oğlum daha var Şu an, bu yaşımda askere çağırsınlar, oğlumun yarım kalan vatani görevini yapmaya hazırım. Bir oğlum daha var geride... Diyorlar ki, şehit kardeşlerinin askerlikten muaf hakkı vardır. Ama oğlum "Hayır!" diyor. "Ben askere gitmezsem, şehit ağabeyim bana gücenmez mi? Ben nasıl gitmem! Ben de gideceğim. Annesi ana yüreğiyle yalvarsa da, oğlum gidecek." Devlet bizi unutmuyor Allah devlete zeval vermesin. Bizi bir günden bir güne olsun hiç unutmadılar. Unutmuyorlar. Bayramlarda, özel günlerde hep arayıp soruyorlar. Bizim bildiğimiz bilmediğimiz birçok hakkımızı kendileri veriyorlar. Karakola gittiğimde o koca koca subaylar, şehit babası diye ayağa kalkıp, saygı gösteriyorlar. Bu bizim tek tesellimiz Tek dileğimiz Bu adam bizim ne hakkımızı arıyor? Ben Türkiye Cumhuriyeti''nde hür yaşıyorum. Burası hepimizindir. Hepimiz bu vatanın çocuklarıyız. 1977''de buraya göçüp gelmişem. O günden bugüne kadar hiç kimse bana, kimsin nesin nerden gelip nereye gidiyorsun diye ağzını açıp da bir çift laf söylememiştir. Niye bizi eline dolandırıyor bu adam? Madem Kürdüm diyorsun, onların hakkını arıyorsun da, bu Doğuda şehid edilen Kürtleri kim öldürdü? Benim doğduğum köyde PKK''lılar geldiler. 45 -50 yaşlarında, Allahın evine gidip gelmiş, hacı olmuş adamı, getirip cami önünde kurşuna dizdiler. İşte bunlar da Kürt idi. Demek ki onlar yalan söylüyorlar. Bizim adımızı kullanıyorlar. Halbuki biz vatanımızdan milletimizden devletimizden çok memnunuz. Biz bu vatanda hür yaşıyoruz. Buradaki kadar serbest yaşama hiçbir devlette de yoktur. O bakımdan bu adamın sözlerine inanmayın. Bu adama devlet layık olduğu cezayı versin. Şehit Muhittin Alınçer''in cepheden yazıp annesine gönderdiği şiir: Ağlama annem Asker anası yiğittir, mert olur. Sen ağlarsan yüreğime dert olur. Asker ölünce hep şehit olur. Birgün dönerim ağlama annem. Sizlerden ayrıldım 18 yaşında. Vatan beklerim nöbet başında. İsmimi okursan mezar taşında, Üstüme kapanıp ağlama annem. Asker ocağında kalırsam eğer. Bu vatan uğruna ölürsem eğer, Tabuta konulup gelirsem eğer, Tabuta sarılıp ağlama annem. Şehadet Belgesi Birliği : 3, Kom. Tug.. 1,Kom Tb. Sınıfı ve rütbesi : P.Er. Adı Soyadı : Muhittin Alınçer Baba adı : Vezir Ana adı : Yeter Memleketi : Kars Doğum tarihi :1975 Tertibi : 1975/3 Askerlik şubesi : Kars Şehadeti gerektiren olayın özeti : 7.4. 1996 tarihinde iç güvenlik operasyonu icra edilirken, Lice Diyarbakır bölgesinde şehit olmuştur. Değerli silah arkadaşımız. Vatanımız ve milletimizin bölünmez bütünlüğü uğruna şehit olmuştur. Hayri Güner Tuğgeneral K.K. Personel Daire Başkanı
ÖNE ÇIKANLAR