İki kız kardeşin hediyesi

A -
A +

Annesi babası “kızım yanımıza gel” dedikleri hâlde bu anne, kız çocuklarının başından ayrı kalmamak için evinden de ayrılmamış!..

 
Diyordu ki: “Bir mesaj geldi telefonuma. İstanbul Otogarda Işık Kitabevimizde buluşuyoruz. Sabah kahvaltısı ve ardından hediye kitap dağıtım hizmetimiz başlayıp akşama kadar devam edecek inşallah. Sizi de aramızda görmekle sevinmek istiyoruz. Metin İpek...”
Kandil akşamları için ne güzel bir heyecan yaşanıyormuş meğer. 5 kandil 2 bayramdır bu güzel heyecan devam ediyormuş. Vakti müsaitti ve o sabah, belirtilen vakitte oraya vardığında gördüğü samimi hava onu 35 sene önceki üniversite yıllarına götürmüştü…
Birbirine eklenen küçük masaların üzerine bir bereket sofrası kurulmuştu… Börekler, poğaçalar, helvalar, peynir, zeytin ve çay… Küçücük iskemlelere sıralanan isimlerin her biri ülkemin farklı yerindendi. Kimi işçi, kimi patron, kimi öğrenci kimi emekliydi… Hepsinin yüreğinde aynı heyecan… Az sonra “Şevâhid-ün Nübüvve” (Peygamberlik Müjdeleri) isimli kitap otogarda yolculara hediye edilecekti.
Bu güzel insanların hediye ettiği bu güzel nadide eserin ücretini kimler karşılıyordu? Bunu da anlattı Metin İpek Ağabey:
“Bu hizmeti tanıyan ve imkânı olan herkes imkânı nispetince gönlünden koptuğuyla bu kitapların alınmasına ve dağıtılmasına vesile oluyor. Geçen gün ne oldu biliyor musunuz? Evde getirip elime bir minik poşet içinde bozuk para bıraktılar.
-Al, dediler.
-Nedir bu?
-Bunun içinde 101 lira varmış. Bu, beş yaşında, Kur'an-ı kerim okumayı yeni öğrenen bir kızımız ve onun on yaşındaki ablasının Mevlid Kandili için biriktirdikleri para.
İçinde 5 kuruşluk da var, 10 kuruşluk da…
'Bu parayı saymaya hayâ ederim' dedim. Bu çocukların babası yok, çünkü üniversite mezunu anne okuyup Ehl-i sünnet itikadını öğrenerek, o şekilde yaşamak isteyince kocası bırakıp gitmiş. Annenin kendi ana babası çok zengin olduğu ve 'kızım yanımıza gel' dediği hâlde bu anne kız çocuklarının başından ayrı kalmamak için evinden de ayrılmamış. Bu iki kız çocuğunu da aynı hassasiyetle yetiştirmeye çalıyormuş.
İşte bu hizmetler aslında bu küçücük çocukların minicik çocuklarımızın samimiyetiyle, nice isimsiz kahramanın gönül ve emek vermesiyle oluyor. O sabah dağıtım için oraya gelen gönüllülerin kahvaltısı da, bu hizmeti duyan ve bilen ailelerin hazırladıkları börek çörek, aldıkları peynir zeytin gibi ikramlardan oluşuyor. Bir sevgi bir muhabbet hâlesi ki gökkuşağı gibi gönüllerde parlıyor…"
        Nedim Daldal-Tekirdağ
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.