Kadim şehrin kültürü

A -
A +

“Siz böyle sabah kahvaltısında ciğer kebap yiyorsunuz dokunmuyor mu?..”

 

 

 

Yıl 2017... Bir vesileyle Diyarbakır’a gitmem icap etti. Güneydoğuya hiç gitmemiştim. Bu bölgeye ve Diyarbakır’a ilk gidişim olacaktı.

 

İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nda uçağa bindik hanımla beraber, Diyarbakır Havalimanı'na indik.

 

Diyarbakır’a gitmeden önce de Akhisar’da arkadaşlar olsun evden olsun bana, benim çok konuşkan birisi olduğumu bu konuşkanlığımı orada olsun sürdürmeyip işimi görüp dönüp gelmemi önermişlerdi.

 

Diyarbakır’a iner inmez içimi bir huzur kapladı, şehri sevdim. Arabaya bindik Kayapınar’daki lüks bir sitedeki evimize girdik. Valizlerimizi indirdik. O gece dinlendik evi biraz yerleştirdik. Ben de ufak tefek işlerde hanımlara yardımcı oluyorum. Bir gün iki gün sitemizin bahçesinde gezindim. Üçüncü gün sabah erkenden kalktım hanıma “Ben evde bu kadar oturamam bugün Sur’a gideceğim, sabah kahvaltısında buranın meşhur ciğerini yiyip Ulucami’de öğle namazını kılıp geleceğim” dedim.

 

Sabah Belediye otobüsüne bindim, ilk kez göreceğim şehre hareket ettim. Otobüste baktım 18 yaşında bir bayan otobüse binince yaşlı genç fark etmeden birkaç erkek hemen ayağa kalkıp o bayanlara yer veriyorlardı. Bu bir defa değil birkaç defe şahit olduğum bir nezaketti. Çok hoşuma gitti. Bu kadim şehrin bu şehir kültürü devam ediyordu.

 

Sur’da Dağ Kapı meydanında indim. Etrafıma bakınarak Ulucami’ye doğru gittim. Ulucami'de iki rekât tahiyyetü’l mescit ve kuşluk namazı kıldım. Cami avlusunda baktım eskiden olduğu gibi insanlara nasihat eden, geleneksel olarak inançlarımızı anlatanlar hâlen vardı. Çok sevindim.

 

Camide ayrıldım. Sur’un Ulucami tarafı kapalıydı. Yetkililerden izin isteyip o daracık tarihî sokaklarda biraz gezdim, birkaç fotoğraf çekip ayrıldım. Sur’da Nebi Camii'nin karşısında bir kebapçıya gittim. Dışarıdaki masalardan birine oturdum. Karşımda da 35 yaşlarında bir beyefendi oturuyor ciğer yiyordu. Ben de “afiyet olsun” dedim, oturdum.

 

“Siz böyle sabah kahvaltısında ciğer kebap yiyorsunuz dokunmuyor mu?” diye sordum.

 

Yüzüme manalı manalı baktı... Gülümsedi... Bana sürpriz yapacak gibi duruyordu ama bakalım ne söyleyecekti... DEVAMI YARIN

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.