Karagümrük’ün mert gençleri

A -
A +
“Kandil geceleri Karagümrük çocukları ellerine kâğıt fener alırlar ve evleri gezerek bahşiş toplardı...”
 
Karagümrük Karabaş Mahallesi, ismini, bahçesinde Karabaş (Kurrabaşı) Veli’nin türbesinin bulunduğu Karabaş Camii'nden almıştır. Bahçesinde çitlembik ağaçları vardı ve bahçesinde oynardık. Sonra caminin karşısında, şimdi yerine apartmanlar dikilmiş, bostan dediğimiz bir arsa vardı. Orada da uçurtma uçururduk. Mahallemizde yerler Arnavut kaldırımı idi.
At arabası geçtiğinde bizim gaz lambasının şişesi zangır zangır titrerdi. Evimizde elektrik ve su yoktu. Ben mahalle çeşmesinden eve su taşırdım. Altında lehimle tutturulmuş musluk bulunan bir zeytinyağı tenekesi ve altına lavabo olarak konulmuş küçük plastik bir leğen benim için lüks idi.
Ama ben o şimdilerde iptidai olarak tanımlanan kulübemde çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Bazen tepesine vurulan bir yumruk ile tekrar çalışan lambalı salon radyomuzdan dinlediğim radyo tiyatrosu ve yarışma programları ile çok zevkli dakikalar geçirirdim.
Karagümrük’te bulunan ciğerciden aldığım “manca” denilen akciğer ve işkembe parçalarını kedimiz Maviş’e yedirmek, elimdeki mancayı kapmak için havaya zıplayıp pençesi ile almasını ve mırıldanarak yemesini seyretmek başlıca zevklerimden biriydi.
Yatılı okuldan cumartesi günü eve geldiğimde kedimiz Maviş’in yanaklarımdan hafifçe ısırır gibi yaparak beni sevmesi bir kaleci olarak benimle top oynaması çok güzeldi. Zengin çocukların oyuncaklarında olmayan, canlı bir mutluluk kaynağı idi o.
Mahallemizin bir de kabadayısı vardı. Karagümrük’ün meşhur dayılarından Atom Mehmet. Bizim evin doğu tarafında bir üst sokakta oturuyorlardı. Kardeşi Bahattin Abi ile benim ağabeyimin arkadaşıydılar.
Topkapı Sarayı Müzesi'nde resim galerisinde görevli memur idi. Ben sakin bir ortamda ders çalışmak için onun yanına gider hem müzeyi gezer hem de sakin bir yerde ders çalışırdım. "Atom" lakabını gece karanlıkta büyük bir mezar taşına çarpıp kırdığı için almıştı.
Mert gençlerdi; mahalleden yabancı bir genç etrafa baka baka geçecek olsa, ikaz ederler mahallenin namusunu korurlardı. Dolandırıcı Sansar Feridun da aynı sokağın güney tarafında otururdu. Bütün bunlara rağmen mahallede herkes birbirini tanır ve saygıda kusur etmezdi. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.