Kimseyi inandıramadım!..

A -
A +

Hâkim Bey ile yaşadığım hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Kimse bana inanmıyordu ama gerçekten de ömrümde hiç ata binmemişim. Ata binmemem için ne kadar ısrar etsem de hemen iki at getirilerek hazırlandı. Hâkim Bey de “haydi hocam seç bakalım atını” diye teklifte bundu. Çaresiz kalmıştım, nezaketen kabul ettim:

 

“Sıkıca tutunarak ağır ağır süreriz” düşüncesiyle “peki” dedim.

 

Atlara binerek köyün dışına doğru sürmeye başladık. Köyün yakınından İzmir asfaltı geçmekte idi. O yola kadar ağır ağır ilerledik. Ben, korkudan ata sıkı sıkı sarılmışım. Hızlı gitmemesi için gayret göstermekteyim.

 

“Eh, sorunsuz geldik, şimdi yine atları ağır ağır sürerek geri döneriz. Bu tehlikeyi atlatırım” diye düşünmekteyim. Köye doğru döndüğümüzde, Hâkim Bey birdenbire; “haydi hoca köye doğru yarışalım” demez mi?

 

“Aman Hâkim Bey, atın üzerinde zor durmaktayım, koşturursak tepetakla düşerim” diye yalvaran gözlerle Hâkim Beye baktım. Hâkim Bey hiç aldırmadı. Atıyla yanıma sokularak; “haydi hocam” diyerek benim ata kamçıyı şaklattı. Kendi atını da mahmuzladı.

 

Bir anda iki at, ok gibi yerinden fırladı. Köye doğru fırtına gibi gitmeye başladık. Korkudan dilim tutuldu. Artık konuşamaz hâlde ata sarmaşık gibi dolandım. Serbest kalan atım bir anda Hâkim Beyi geçerek, sanki uçmaya başladı. Köye son sürat girdik. Köylüler büyük kalabalık oluşturmuş merakla bizi izlemekteydi.

 

Ben bir yandan düşmemeye gayret ederken, bir taraftan da “kalabalığa girersek köylülere zarar verebilirim” diye endişeden terlemeye başlamışım. Ben düşmemek için kendi derdime düşerek atı yönlendirmediğimden, kalabalığa yaklaştığımızda, atım sezgisel olarak kalabalığın içinde küçük bir araya istikametini yöneltti.

 

Üzerlerine gelen atı gören köylüler de korku ve paniğe kapılmıştı. “Aman… eyvah…” naraları atarlarken, atım küçücük aralığa yıldırım gibi daldı. Hiç kimseye dokunmadan toz ve toprak saçarak geçip gittik. At, önüne gelen bir evin duvarı önünde yavaşlayarak kavis çizip döndü.

 

Köylüler çil yavrusu gibi dağılmıştı. Ben, sırılsıklam ter içinde, yapışmışım gibi atın üstündeyim. O sırada Hâkim Bey de atıyla arkamdan yanıma geldi. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.