Ne çok gözyaşım varmış...

A -
A +

Ben sinirlenip ona isyan ettikçe, "Arkamdan çok ağlayacaksın kızıl kopil" derdi. "Hiç de ağlamam. Babamda tükettim gözyaşlarımı" diye cevap verirdim muzipliğine.

 

Öyle zamanlarını pek severdim. İkimizin de muzır olduğu anlardı. 90 yaşını geçmesine rağmen keskin bir ustura gibiydi zekâsı:

 

- Bugün ne yapmak istersin anne, dediğimde ''ağaca çıkmak isterim'' derdi. "Tüm çocukluğum ağaç tepesinde geçti" diye neşelenirdi.

 

Köşe yastığı gibi oturup ben paşa karısı olacağım diyen pembe beyaz teyzemin usluluğuna rağmen ne asiymiş 1920'lerin Üsküdar'ında.

 

Omurlarından operasyon yapılmıştı... Doktor kesinlikle ağır bir şey kaldırmasın, düşmesin diye tembihlemişti. Üzerine titriyorduk. Elinde benim 20 kiloluk dambılım ile gelmişti yattığım odaya. "Bunu nasıl kaldırıyorsun oğlum çok ağır" diyerek!..

 

Karda dışarı çıktığında çaktırmadan kaymaya çalışırdı, “yahu dur” dedikçe, kar topu yapıp mutlaka birine sallardı... Uzaktaysa atsana şuna bir tane, tam kafasına... diye provoke ederdi.

 

Bir keresinde 12. kattaki balkonundan aşağı, bahçede oturan arkadaşlarının yanına patatesler atarak korkutmuştu. İçeride yatıyordu yerlere, “ödleri patladı” diye... 89 yaşındaydı... Allah da ona kendi gibi bir oğlan vermişti. Anneanneme bağlardı bu talihini. Anneannem "Allah sana senin gibi versin bir tane de anla bana ettiklerini" dermiş...

 

Bir aralık ayında doğmuş; aralık ayında üstelik kendi doğum gününde ablamı doğurmuş. 93 yıl sonra başka bir aralık ayında veda etmişti neşeyle, sevinçle ve iffetiyle tutunduğu hayata...

 

İtinayla kucağıma alıp yüzünü öpüp babamın yanına yatırmamın üzerinden dört yıl geçti... Dört yıl oldu onu özlemeye başladığım... 30 yıldır da babamı özlüyorum. Yeniden yaşıyorum, yaşatıyorum her anımı. Ölesiye özlerken buluyorum, fil hafızamın her hücresinde hapsettiğim hayat damlalarını.

 

Geçmiş yıllarımın hayalini kuruyorum çoğu gece. Bazen ağzım kulaklarımda gülerken, bazen gözyaşlarıyla uyanıyorum. Bazı günler aniden sesini duyduğuma yemin edebilirim. Sanki iç odalardan birinden seslenmişçesine irkiliyorum.

 

Arkama bakıyorum gayriihtiyari. Biliyorum beynimin bana oynadığı bir oyun olduğunu ama bu oyunu seviyorum. Ben sinirlenip isyan ettikçe, "Arkamdan çok ağlayacaksın, kızıl kopil" derdi.

 

Anneler hep doğru söylermiş ne çok ne çok gözyaşım varmış...

 

     Hakan Kınay

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.