Sekreter donup kalmıştı!..

A -
A +

Muhterem eşim göçmen bir ailenin evladı. Türkiye'ye çocuk yaşta gelmiş. Haliyle eğitimi yarım kalmış. Ama karakter olarak çok saygı duyduğum bir insandır... Bir ajansta reklâm metin yazarı olarak görev yaptığım yıllardı. Karşıda bir özel hastanenin reklâm tanıtımıyla ilgili bir metin yazarlığım olmuştu. Hastanenin patronu bu vesile ile bizimle tanışmış, çok değer verdiğini söylemiş, bir de teşekkür amacıyla eşime ve bana ücretsiz check-up önermişti. Hiç prensibim olmamasına rağmen ısrardaki kibarlığa hayır diyemedim. Hastaneye gittiğimizde bizi patron katında karşıladılar. Öyle ki her serviste işimizi patronun sekreteri hanım takip ediyordu. Doktorlar da patronun arkadaşı olduğumuz (!) için özel ilgi gösteriyordu. Biz de eşimle birlikte görselliğimizle durumu idare etmeye çalışıyoruz. Aslında hastane patronu kim, biz kim. Gariban bir ajans çalışanıyım. Bu arada ben samimi teklif de olsa, bu check-up'ın içimdeki bedavacılık tedirginliğine çözümü bulmuştum. Dedim ki patronun sekreterine: -Hanımefendi, hatırıma geldi. Bize kendi firmamızın sunduğu özel sağlık sigortamız vardı. O sigortadan gelmiş olsak da hastaneniz de yararlansa olmaz mı? Sekreter hanım, "çok naziksiniz" dedi. "Olabilir" dedi. Ertesi gün sağlık sigortası evraklarımızı alıp geldik. Sekreter hanım evrak doldurmada yardımcı oldu. Ben aldım elime kalemi, adım soyadım şu bu, yazdım. Sıra hanımdaydı. Hani o eğitimi yarım kalan biri. Görselliğimiz ise öyle göstermiyor. Eşim dedi ki sekreter hanıma: -Zahmet olmazsa siz doldursanız... Sekreter hanım: -Tabii ki olabilirdi efendim ama prosedür gereği sizin el yazınızla yazmanız gerekiyor. Eşim aldı kalemi eline. Kâğıdın başına geçti. Şöyle bir tereddüt ettikten sonra itirafta bulunur gibi dedi ki: -Kusura bakmayın... Uzun zamandan beri elime kalem almamışım. Normal şekilde yazmayı biliyorum da el yazısı nasıl yazılıyor onu bilmiyorum. Sekreter hanım o cevaba dondu kaldı. Nasıl donmasın, o "yazıyı sizin yazmanız gerekiyor" derken, hanım "yazıyı el yazısı şeklinde yazması gerekiyor" diye anlamıştı. "El yazısı yazmayı bilmiyorum" diyordu. Bizde ne karizma kalmıştı ne görsellik. Patronun ayarında bir reklâm metin yazarının (!) hâli pür melali ortaya çıkmıştı. İster istemez bastım kahkahayı... Hanım da bir gaf yaptığını anlamıştı ama ne olduğunu anlayamamıştı... Eve gidene kadar güldüm. O ise "Ne yaptım ki" diye merak etti... Ta ki kendi anlayıp kahkaha atana kadar... Muzaffer Akdoğan-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.