Türkistan’ı paramparça ettiler

A -
A +
“Öldürüleceklerini bildikleri için ayakkabılarının altına, sigaralıklara isimlerini yazmışlar...”
 
Türkistanlı bir ailenin çocuğuyum. Dedelerimden dinlediklerimi anlatmaya devam ediyorum...

Ruslar eskiden Uluğtürkistan (yüce) denilen, İmam-ı Maturidi, Kur’an-ı kerimden sonra en kıymetli kitab olan Sahih-i Buhari adıyla meşhur hadis kitabını yazan büyük âlim, İmam-ı Buhari, Şah-ı Nakşibendi Muhammed Bahaüddin, Ubeydullah Ahrar gibi birçok İslam âliminin yetiştiği toprakları paramparça etti. Oralarda petrol mü vardı, kömür mü, ne işleri vardı? Elbette Türk düşmanlığı…

Rehberimiz bizi Özbekistan’dan sonra, Kırgızistan’ın başşehri Bişkek’e 80 km olan bir dağın yamacına getirdi. Merak ediyordum, acaba karşımıza ne çıkacaktı?

Bir kuyunun başına geldik, içi yağlı gibi… Burası Rus ajanlarının dinlendiği, tesislermiş. Geceleri içeriye durmadan kamyonlar girer, bu kuyuya bir şeyler atıp giderlermiş. Orada hizmetli olan Kırgız biri bu durumu fark edince hemen tehdit etmişler, bu gördüğünü kimseye söylersen seni ve aileni yok ederiz.

Sovyet Rusya 1991’de çökünce bu kuyuyu açmışlar. İçerisinden 119 ceset çıkarılmış. İçinde kimler yok ki, meşhur Cengiz Aytmatov’un babası ve onun gibi nice âlim kimse. İçim acıdı, sinirlerim kabardı. Kafataslarını, üzerlerinden çıkan eşyaları bir müzede sergilemişler.

Herkes gidip ibreti âlem için görmeli. Su uyur düşman uyumaz. Hapishanelerde hepsi kafasına sıkılarak öldürülmüş, kafataslarında mermi izleri görülüyor. Öldürüleceklerini bildikleri için ayakkabılarının altına, sigaralıklara isimlerini yazmışlar.

Hepsi müzede var.

Peki bunları niye öldürmüşler, hiç merak etmiyor musunuz?

Bunların, halkı kendilerine karşı uyandırmalarını tehlike gördükleri için. Daha hangisini anlatayım ki…

Rusya’nın ikinci başşehri olan S. Petersburg ziyaretimde de gördüm, o zamanki hapishaneleri gezdim. Küçük küçük odalar. Bir yatak, başka bir şey yok. Bildiğiniz hücre. İçeri attıkları âlim kimselerin birbiriyle anlaşma metotları üzerine nice araştırmalar yapılır.

Duvara bir defa vurduklarında çıkan ses “a” sesi, iki defa vurursa “b” vs. harfleri toplamak suretiyle anlaşmışlar. Bunların ızdırabını, çilesini kimler anlatacak, kimler dile getirecek? Nerede romancılar, senaristler?

Koskoca bir âlem göçmüş yıkılmış, Türbeler, camiler yakılmış; meydanlara kara putlar dikilmiş, insanlar dinsizleştirilmiş! Bunların filmlerini belgesellerini kimler yapacak?
        Mehmet Can-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.