Asırlık tariflerle Türk mutfağı

A -
A +

Bu bir çağrı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye’nin asırlık yemek kültürünün tanıtılması için himayelerinde hazırlanan “Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı” kitabı için çalışmalar başlatmış.  Bu haberi ilk duyduğumda çok mutlu oldum, üstelik kitap koordinatörü sevgili Ebru Erke olmuş, eminim ki şahane olacaktır yürekten kutluyorum.

ZENGİN MUTFAK KÜLTÜRÜMÜZ
Sayın Emine Erdoğan “Zengin mutfak kültürümüzü layığıyla tanıtma gereğini, en çok yurt dışına çıktığımda hissediyorum. Afrika’dan Latin Amerika’ya, Uzak Doğu’dan Avrupa’ya yaptığımız bütün ziyaretlerde görüyorum ki, mutfağımızın üstüne bir mutfak gerçekten yok. Bolluğun ve bereketin coğrafyası Anadolu’yu tanıtmanın en etkili yolu da gastronomi. Başka mutfaklarda tek bir ana renk varken bizim gastronomi tarihimiz geniş bir coğrafi deneyimin ve renkli bir kültür mozaiğinin ürünüdür. Bu çeşitlilik, hoşgörü kültürümüzün izlerini de taşır” sözleri ile yıllardır Türk mutfağı adına sessiz ama inançla yürüyenleri umutlandırdı.
Elbette Sayın Emine Erdoğan himayesindeki kitap çok önemli, ama unutulmamalı ki Türk mutfağının temellerinde bilinen on iki bin yıllık derinlik Orta Asya’dan Anadolu’ya ve Selçukludan altı yüz yıllık görkemli Osmanlı Devleti, bu uzun süreçte bu coğrafyada yaşayan kültürler, onların geleneksel mutfakları var. Bir kısmımız yıllar yıllar öncesinde, bazılarımız sonralarda Anadolu mutfak kültürlerinin farkına vardı. Anadolu geleneksel mutfakları gelinen noktaya kadar zorluklar yaşadı, kimi zaman batıya olan hayranlığın ortaya koyduğu kompleksler, kimi zaman farklı öncelikler, kimi zaman da farkında olamama sorunları oldu. Ama açıkçası bu coğrafyayı hakkıyla gezenler çok fazla takılmadı; çünkü gerçek açıkça ayaklarımızın altındaki coğrafya idi ve sonuçta inanmışlığın sesi galip geldi.  Anadolu mutfakları için bir gün gelecek saygıyı sonuna kadar hak etmiş denecekti ve artık deniyor, hatta kimileri için moda bile oldu.  Neyse kimin önce geldiğinden çok kimin ne yaptığına ne katkı koyduğuna bakmak daha doğru. Yarın, bugünün gerçeklerini nasıl ve kimin yazdığı önemli olacaktır.
Anadolu mutfakları gerçeğinin birlikte geleneğe ve geleceğe dönüşmesi, kafa karışıklıkları ile değil kafa yormaktan ve inanmaktan geçiyor. Şüphesiz katılımcılık çok önemli; ama yetmez. Bu süreçte emek, bilgi ve çaba gerekiyor. Birbirimizi yavaşlatmamalı, bilakis hızlandırmalıyız. Anadolu mutfakları adına yeni resimlere, muhtelif senaryolara akıl ile bakılması lazım.

BİLGİ BELLEĞİMİZ (ENVANTER) OLMALI
Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayeleri başarıya ulaşmada çok önemli. Umuyor ve diliyorum ki, bu yönde bir çalışmaya da hamilik eder. Bir bilgi belleğimiz (envanter) olmalı; ama bildiğim kadarı ile yok. Ancak bu yolla tüm doğru bileşenlere ulaşabiliriz.  Ortak aklın korunması özel bir birliktelik gerekiyor. Hamur epeyce yoğruldu, fazla ekşitmeden fırına sürmenin zamanı geldi.
Türk mutfağı adına yapılacak her çalışma için Anadolu halklarına ait mutfakları çok iyi anlamak lazım ve sonrasında anlaşılabilir ve anlatabiliyor bir hâle getirmek gerekiyor. Net, açık, kolaylıkla paylaşılabilir, mümkünse açıklama zorluğu olmaksızın ulaşılabilir ve elbette sürdürülebilir olması çok önemli.  Maalesef toplum olarak uygulama bazında projeleri sürdürememe gibi bir yeteneksizliğe sahibiz. Başladığımız noktadan bir süre sonra ekibini, heyecanını ve amaçlarını dağıtan bir iş geleneğine sahibiz. Bu noktada hem soyut hem somut anlamda geleceğe yönelik umutsuzluklar oluşabiliyor.
Anadolu mutfaklarının geldiği nokta farklı ve zorlu bir sürecin sonucudur. Bu muhteşem coğrafyanın ortaya koyduğu mutfak zenginliğini yeniden gözden geçirerek, ortak menfaatlerin ve yararın yaşatılması-zenginleştirilmesi yolunda attığımız adımları, sonuçlandırmamız lazım.

GÖRÜNÜR BİR BÜYÜKLÜĞE ULAŞMA
Emine Erdoğan Hanımefendi’ye yaptığım çağrının temeli Anadolu mutfakları adına “görünür bir büyüklüğe ulaşma” isteğidir. Herkesin ortak aklını, varlığını birleştirerek ulaşılmak istenen hedefe varma çabasıdır. Biliyorum ki, ülkemiz için gastronomi adına geleceğin sağlıklı gündeminin ana kaynağı Anadolu olacaktır.  Şüphesiz ki bu onur “doğruları erken bulanların” olacaktır. Lüks masalarda dünyadaki rüzgârların etkisiyle gastronomi adına her gün fetva verenlere, yönlendirmeye çalışanlara en iyi cevap bilinen on iki bin yıllık derinliği ile ANADOLU olacaktır. Günümüzün yaygın popüler kültür temsilcileri, bu çabaları “müstehzi bir edayla” karşılayabilirler. Ama biliyorum ki, ülkemiz gastronomi geleceğinin bu coğrafyadaki kalıcı değerleri bizleri haklı kılacaktır. Çünkü Anadolu’nun bu gücü, bu birikimi var. Çünkü Anadolu’da bilenler var. Bu, bazıları için unutulmuş bir düş olabilir. Ama bizlerin “düşü ve gücü” gerçeklere dayanmaktadır.
Dilerim, ülkemizde herkesin düşü bu kadar gerçek olur… Umuyorum ki, kendimize olan inanç ve bilgimize   dayanan bu iddia, geleceği sağlam temellere dayalı kılar. Dilerim, gerçek desteklerle donanarak insanlarımıza yansıma olanağı bulur ve bilinçli heyecanımızı ve azmimizi hiçbir engel durduramaz.
Korunacak yaşatılacak ve üretilecek değerler; nitelikli yaşam, uygarlık, zenginlik ve kalıcılık demektir.
Çabamız daim olsun.

RESMİN BÜYÜK HALİ İÇİN GÖRSELE TIKLAYIN

Asırlık tariflerle Türk mutfağı

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.