Maaşı hacizli emeklilerin hâli içler acısı!..

A -
A +
 
Feridun Ağabey, özellikle banka borçları nedeniyle binlerce emeklinin maaşlarında haciz ve blokeler bulunuyor. Bu insanlar bu yüzden hele hele bugünlerde tamamen mağdur oldular. Bir kısmı SGK’ya olan borçlarından dolayı hacizli maaş alıyor. Maaşlarının dörtte biri kesiliyor. Emekli oldukları için de sosyal yardımlardan filan faydalanamıyorlar. Zar zor borç içinde hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar ama bir bölüm emekliler var ki bir kuruşa muhtaç durumda. Maalesef bu emekliler bankalardan aldıkları kredileri ödeyemedikleri için icralık olmuşlar ve bankaların çeşitli oyunlarla sözleşmelerin içine soktukları “borçlar ödenmediği takdirde maaşlara haciz ve bloke konulur” maddesiyle karşı karşıya kalarak borçlu oldukları bankalara esir durumdalar. Bu bir kısım bankalar bu durumdaki emeklilerin maaşlarına haciz getirerek ve özellikle bloke koyarak bu emeklilerin maaş almalarını da engelledi. Bu durumda olan ve yargıya giden emekliler de hüsrana uğradılar. Çünkü attıkları imzalardan dolayı kararlar bankaların lehine çıkıyor. Bu insanlar maaşlarından da mahrum kalarak bir kuruşa muhtaç durumdalar. Hele hele 65 yaş üstünde olanların durumu ise içler acısı. Korona günlerinde çıkış yasakları nedeniyle dışarıda da çalışamayan ve buradaki ek gelirden de mahrum kalan binlerce 65 yaş üstü insan blokeler yüzünden maaşını alamıyor. Bu insanlar ne yapacak? Bunlardan biri de benim. Lütfen bu konuya ağırlık vererek hükûmet yetkililerini bilgilendirici yazılar yazarak bu bloke yasasının hiç olmazsa bugünler için mücbir sebep olarak değişmesi için çalışma yapmanız bizleri mutlu edecektir.
            Doğan Türk
 
 
Her şey geçti sanırsın ama acıların geçmez…
 
Özlersin çünkü sevdiklerin uzaktır. Seversin senin için değerli biridir. Gitmek istersin bulunduğun şehir hiçbir anlam ifade etmiyordur. İçinden bir şey yapmak gelmez onda sevdiklerinin anısı vardır. Yalnız kalırsın ama bunu söyleyemezsin. Gitmek istersin işte ama koca bir şehir elinde valizle gitmene izin vermez. Her şeyi bırakıp terk edersin ama bu sefer bir şeyler yarım kalır gibi içinden gelmez olur… Öyle tuhaf duygular içerisinde gezinirim. İnsanların duyguları da karışır demeyin sakın. Bir şeyler tersine gidince sadece duygu değil tüm organların işlevini kaybeder.
Bazen ağlamak istersin. Sanki her şey bitecek gibi ağlarsın falan. Yalnız kaldığın ve çevrende sevdiğin olmadığı gelir aklına. Tekrar ağlarsın. Bitti sanırsın ve sonra uyumaya çalışırsın. Her şey geçti sanırsın ve kafanı yastığa koyduğun zaman başın ağrımaya başlar.
Acıların tam geçmedi “sıra bende” der gibi ağrır işte. Ve sonra dostun gelir “neden?” diye sorunca canının ağrıdığını söylersin ve başını tutarsın sadece. O sadece başın ağrıdığını düşünür. Bilmediği çok şey var ki ama anlatmak istemezsin. Anlatsan da anlayamayacağını bilirsin. Yormak istemezsin kendini. Sadece içini dökmek istersin ama bunları bir insana değil çevrene değil yalnızlığına çaresiz kalışına yaparsın.
Yani kendi canını acıtırsın ve zaman denen şey sadece senin etrafında döner. Gözünü kapattığında yılların gitmiş olur, hayatın bitmiş olur. Ve en önemlisi içindeki çocuk ölür. Buna sebep mi? Yine insanlar olur. Bunları bildiği hâlde hâlâ devam eder üstüne gelmeleri…  
            Ş. Birecik/Gamze Yavuz/Karabük
 
 
 
Bugünler de geçecek…
 
Bugün okulda ufak tefek işlerle meşgulken telefon çaldı. Arayan, 6 ay kadar önce okulumuza çok sayıda led lamba bağışlayan, değerli insan, emekli asker, 82 yaşındaki Erdal Bey idi...
"Sayın Hocam, sizin okulda berberlikten anlayan, bu konuda ders veren öğretmen var mı?" dedi. Ben de "bu konuda becerisi olan öğretmen yok ama 40 yıldır tüm saç-sakal işlerimi yüzde 50 oranında kendim yapıyorum. Bu konuda çırak kadar becerim var. Sizin saçınızı kesebilirim" dedim. Çok memnun kaldı. "Ama bana evden çıkmak yasak, nasıl edeceğiz" dedi.
"Bu da engel mi, ben sizi evinizden alırım. Okula götürürüm. Orada saç tıraşınızı yaparım" dedim. "Tamam" dedi. Onu evinden aldım. İlerleyen yaşına rağmen, tütün vb. gibi şeylerden uzak olduğu için sağlıklı görünüyordu.
Okula geldik. Basit gereçlerle tıraşı yaptık. Erdal Bey dedi ki: "45 gündür evden çıkamıyorum. Kitap, gazete okuma, zekâ geliştirici oyunlarla meşgul olmak dışında yaptığım bir iş yok. Bugünler de geçecek..."
Saçının kesilmesinden ötürü çok memnun kaldı. Bir gün biz de bu şekilde yaşlanıp elden ayaktan düşeceğiz diye düşündüm...
             Ali Özdemir-Bolu
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.