Anlat Derdini Feridun Ağabey'e

Feridun Ağabey, bir insanın aklı, zekâsı çok olsa bile, duygusal zekâdan mahrum ise onun hayatında “farkındalık” gibi önemli bir değer olmaz. Farkındalık olmamasının sebebi duygusal zekâdır.

Feridun Ağabey, "Dedeler Günü" çok önemlidir. Dedeler Günü deyince yanında yaşlı babaanneler yaşlı anneanneler her ailenin temel taşıdırlar. Her aile o temellerin üzerine kuruludur. Evlatlar dedelerinin malları mülklerinin üzerinde yaşamaktadır. Evlat olarak torunlar olarak yaşlılarımıza dedelerimize nasıl bakıyoruz?

Feridun Ağabey, 1985 yılında iki basamaklı sınav ile üniversiteye girebildim. Meslek lisesinin elektrik bölümünü bitirdim. Yoksulluktan dershaneye hiç gidemedim. Rahmetli İzzet Baysal'ın bursuyla okuyabildim. İlk yıl yurt çıkmadı. Gariban bir akrabamın 2 odalı ahşap evinde 1 yıl kaldım. Sonra 3 yıl, 800 kişilik uyduruk yurtta 6 kişiyle kaldım. Yurtta yemek verilmiyordu. Sular nadiren akıyordu. Üsküdar'da aldığım ucuz peynirler yüzünden Paratifo B hastalığına yakalandım. Ölecektim. Haydarpaşa Hastanesi'nde 1 ay kadar yattım... Sözü uzatmayayım. İş sahası olmayan bölümlere evladınızı asla yollamayın. Köyden farkı olmayan ilçelerdeki birçok okul özüne bakıldığında oyalamadan başka bir şey değildir. Üniversitelerde 400 kadar farklı bölüm var. Bunların yarısı âtıl, halk tabiriyle fasa fiso, çağ dışı, gerçekte iş sahası olmayan türde. Bu âtıl bölümleri tek tek sayarım ama hem sataşanlar hem sayfalar yetmez. Çok şubesi olan zincir marketlerde çalışan gençlerin çoğu böyle bölümlerin diplomasına sahip. Yazık değil mi bu gençlere. Markette kasiyer olmak için mi okundu bunca okul?

Geçtiğimiz pazar "Emekliler Günü"ydü. Bütün emeklilerimizin hayal ve beklentileri isterim ki her şey gönüllerince olsun... Şurası bir gerçektir ki insanlar doğar yaşar ve yaşlanıp hayata veda ederler... Dünyanın ve hayatın kanunu böyle. Bu yaşlanma sürecinde emekli olmak ayrı bir bahtiyarlık, ayrı bir mutluluk ayrı bir huzur kaynağıdır.

Hayırlı görevler Feridun Ağabey, İstanbul Belediyesi mahallî seçimlerden sonra İETT 76 Y hattımızı iptal etti. Seçimlerden önce 145 ve 76 Y no.lu otobüs hatları vardı. 145 İhlas Marmara Evleri Avcılar arası çalışır oldu. Aslında bu hat da Yenikapı’ya kadar gidiyordu Avcılar’a kadar gidip sonrasını iptal ettiler.

Tarih bölümünde yüksek lisansımı tamamladım, üniversitede akademisyen olarak geçemedim ama araştırmacı, yazar olarak görev yapıyoruz. Uygun görürseniz, hocalarımızın bilimsel yazılar yayınladığı köşenizde yayınlayabilirsiniz. On adet yayınlanmış kitabımız var. Üniversitenin engelli çalışmalarını yürütüyorum. Engellilik ve teknoloji konusunda da böyle bir bilimsel yazı yazdım: “Yapay Zekâ, Ciborg Teknolojisi ve Erişilebilirliğin Yeni Ufukları"

Ağla Ey Gönül!.. Kimi zaman insan, kelimelerin yetmediği bir yerden başlar konuşmaya…

“Anılarımda gidebildiğim kadar geçmişe döndüğümde ilkokulda buluyorum kendimi. Yazdığım şiir, öğretmenimiz tarafından sınıf panosuna asılıyor. Koskoca sınıfta yalnızca benim şiirim... Yazma serüvenim de böyle başlıyor, ben her ne kadar bilmesem de.

Feridun Ağabey, 29 Ekim Caddesi dönel kavşağı ile Köknar Sokak’ın başlangıç noktasında bulunan Altınyıldız İlköğretim ve Anaokulu yolu, özellikle sabah ve okulun dağıldığı ikindi saatlerinde öğrenci ve velilerin geçiş saatine denk gelmekte ve yukarıdan aşağıya gelen araçların yavaşlama inisiyatifi şoförlerin anlayışına kalmaktadır. Oysa okul çıkışına karşıdan karşıya Köknar Sokak’ın başlangıç hizasına bir yaya şeridi boyanırsa şoförler, okul önünde yaya şeridinde hızını azaltır öğrenci ve verilerinin geçişlerinin üstünlüğü sağlanabilir. Zaten önümüzdeki günlerde okullar tatile giriyor. Bu işlem rahat rahat yapılabilir. Bu konuda sizin aracılığınızla Bahçelievler Belediyemize ve hemen her konuda Bahçelievler halkına güzel hizmetler yapan değerli Başkanımız Hakan Bahadır Beyefendiye bu dileğimizi iletmek istiyorum. Kendisine şimdiden teşekkür ediyorum. Saygılarımla...

Hayat bize asla olması gerektiği gibi gözükmez ama aslında tam da olması gerektiği gibidir. Orada görürüz ki zıtlıklar birbirini tamamlar. Ölüm hayata tutku ve yorgunluk veriyor. İşte bu yüzden ölüm hayatın karşısında değil hayatın içindedir. Eğer sahici bir hayat sürmek istiyorsak sahici bir şekilde öleceğimizi de öğrenmek zorundayız. Kısa denecek bir dönem sonunda kaybettiğim yakınımı dört ay sonra rüyamda gördüğümde bana “Senin derdin ne? Ben öleli dört ay olmuş sen hâlâ bu yalan dünyada kavuşacağımızı umuyorsun. Bu konularda inançların nereye gitti?!.” Ben de rüyamda kendisine “Senin yoluna canımı dahil tüm varlığımı ortaya koymak istiyorum. Burada aklın değil duygularımızın yanındayım. Ne yapayım gönül öyle istiyor” demiştim. “Allaha ve ahiret hayatına inancımız tam. İnşallah aramızdaki sevginin bir mükâfatı olacaktır. Sen bunu bekle. Yalnız senden isteğim, öldüğümü ve kabir hayatına devam ettiğimi kabul etmendir. Büyüklerimizi vesile ederek dua etmeye ve sadaka vermeye devam et” demişti.

Feridun Ağabey, iyi bayramlar diliyorum. Bu köşede herkes dert ve dileklerini isteklerini dile getiriyor. Böyle bir köşede ben de insanın elem ve keder ile, kaygı ve endişe ile bir yere varamayacağı hakkında düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Feridun Ağabey, 39 yaşındayım, Alanya’da yaşıyorum. Allah rızası için benim de sesimin duyulmasına vesile olur musunuz? Yüce Allah beterinden saklasın, 10 yıldır göğsümde sıkıntı var idi. Yüce Allah karşıma ismi sizde yazılı bir hekim çıkardı. Bunca zaman akciğer zarıma batma varmış. Yalnız bu süreçte, Allah beterinden saklasın anlaşılan bedenen zarar gördüğüm gibi aslında olmamam gereken bir ameliyat da olmuşum ki zaten sinir hasarı oluşmuş. (Yanlış anlaşılmasın, şikâyetim yok zira iyi niyetliler idi, birinci kaburgam alındı) İstanbul Tıp Fakültesi’nde ismi sizde yazılı olan profesörümüz, Allah beterinden saklasın, benim durumumda olan hastalara da bakıyormuş ama beni de yatırıp, bakarlar mı bilmem? Allah affetsin kendimi artık çok yorgun hissediyorum zira ki kamu hastanesi benim durumumda daha iyi olur. GSS’im var. “Kendin git” diyebilirsiniz ama ardımdan kimseyi de sürüklemek istemiyorum. Allah’ın izniyle sesim duyulursa inşallah hayırlısıyla direkt tedaviye iyileşme sürecine girerim.

Feridun Bey, geçen bir arkadaş Beylikdüzü’ndeki Devlet Hastanesi’ndeki yaşadığı sıkıntıyı yazdı. (Bu vesileyle sağ olsunlar hastaneden arayıp hasta ile ilgilenmişler) Abi sağlık konusu bürokratik sıkıntılardan kurtulmak zorunda. Neredeyse hiçbir zaman doğru düzgün randevu alamıyoruz... Düşmüyor bir türlü. Herkes mi hasta ya? Herkes bütün ülke hasta olsa bunu devlet sıraya dizse en azından haftada bir kere insana sıra gelir abi ya... Vatandaşın muhatap olduğu kurum ve kuruluşlarda vatandaş biraz adam yerine konulsun abi. Elbette iyi olanlar var ve onların çoğunlukta olduğuna inanıyorum ama bu lakayıt tipler sebebiyle hemen her yerde işlerimiz yokuşa sürülüyor... İşini iyi yapmayan şikâyet edildiğinde müeyyide uygulanacağını bilmeli. 95 yaşında yatalak dayım var. Geçenlerde oğlu aile hekimine gittiğinde hekim “kendisi gelecek” diye ilaç yazmadı diyor! Tamam bu konuda sıkça duyulan istismara karşı bu kuralları uygulamak gerekir ama yatalak olan hastanın da ilaç için oraya gelmesi reva mıdır? Buna bir çözüm bulunamaz mı?

Hayırlı günler Feridun Ağabey, Gazetemizin size ayrılan köşesini ilgi ile takip edenlerdenim. Sayenizde vatandaş sorunlarını dile getiriyor, yetkililere ulaştırıyor çözümler buluyor ve biz okurlar memlekette neler olduğunu, olabileceğini görüp bilgilenmiş oluyoruz.

Feridun Ağabey, rahatsızlığımdan dolayı Beylikdüzü Devlet Hastanesi Nöroloji doktoruna muayene oldum. Radyolojik görüntüler istedi yaptırdım. Hastaneden, 'radyolojik görüntü raporunuz çıkmıştır, doktorunuzla görüşebilirsiniz' diye mesaj geldi... Buraya kadar her şey çok güzel.

Feridun Ağabey, bürokrasinin çok olduğu yerde üretimin nasıl azaldığına dair bir fabl sunuyorum:

Feridun Ağabey, “bankalarla işi olmayan var mı?” diye sormanın abes olduğunu baştan söyleyeyim. Fakat bilerek mi yoksa bilmeyerek mi bilmiyorum, işlemlerimizde bize zarar veren şeylerle de karşılaşmıyor değiliz. Ben yine de hem bankalara hem de banka ile işi olanlara bir uyarıda bulunmak maksadıyla karşılaştığım iki olayı banka ismi vermeden sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Feridun Ağabey, 18.04.2025 tarihli paylaşımda isimsiz bir arkadaşın paylaşımına ilişkin şunları söyleme zaruretindeyim. Umarım bunu paylaşır ve altında kıymetli ve anlamlı yorumunuzu da siz yaparsınız: 

Ocakta soğan kavrulurken, dimağımda da birçok fikir kavruluyor. “Acaba kendime, aileme ve çevreme nasıl daha faydalı olabilirim?” diye düşünürken bir yandan toplumsal dertler ile dertleniyorum. Yemeğin salçasını koyarken yazmak istediğim yazılar, dinlemek istediğim birkaç video yine fikriyatımı süslüyor. Zaten ben yemek yaparken ekseriyetle sevdiğim videolardan demetler sunarım kendime. Yemek yapmak bana göre bir dinlence saati olur. Yemeğin asıl malzemesini koyduğumda ortaya bir şeyler çıkarmış olmanın mutluluğu ile kalbimi hamd çiçekleriyle süslerim... Elhamdülillah yemek yapabilecek sağlığa nasibim, düşünebilecek bir dimağa, hissedilen bir yüreğe sahibim... Ne kadar hamd etsem az...

"Feridun Ağabey, malum olduğu üzere cezaevindeyim. Evlatlarımdan 6-7 aydır ayrıyım. Onların gözündeki “iyi adam, baba” imajına zarar vermemek için eşim ile bu durumu gizleme kararı aldık. Tutuklu olarak bulunuyorum ilk defa böyle bir durum yaşadık. Normalde eğitimleri ile fazladan fazlaya ilgilenirim. Öğretmenleri ile yakın iletişimim tabii son yedi ay hariç aksadı. Birinci sınıfa giden kızım ve üçüncü sınıfa giden kızımın öğretmeni defalarca babasını sorunca kızlarım biraz üzülmüş biraz da incinmiş. Annesi durumu toparlamış, öğretmenleri ile konuşup bu konuyu uygunca anlatmış. Tabii çocuk kalbi ama bir kere kırılınca güzel bir şeyler yapıp telafi etmez isem kalıcı bir olumsuzluk olabilir diye düşündüm. Ama burada onlara başka ne yapabilirim dedim. Ben de onlar için oturup biraz kafa yorup pek de Âdetim değil iken acemice kendimi zorladığım üç beş denemeye bir de kızlarımı ekledim. Küçük bir mektup ve altına da bu şiiri yazdım. Sınıf öğretmeninden izin alıp okuyabileceklerini belirttim. Sizden de ricam bu şiiri yayınlayıp kızlarımı sevindirmeniz. Bunu yayınladığınız takdirde bu kupürü arkadaşları ile paylaşacak ve çok mutlu olacaklardır. İki kız çocuğumun kırık gönülleri belki de eskisinden güzel tamir olacaktır. Saygılarımla. Bir Baba” diyen ismi bizde mahfuz değerli okuyucumuz, gönderdiğiniz iki şiiri gazetemizin Yetenekli Kalemler sayfasında yayınlanmak üzere gönderiyoruz. Önümüzdeki hafta pazartesi günkü gazetede yayınlanacak şiir köşesini takip edebilirsiniz. Bir an önce yavrularınıza ve ailenize kavuşmanız dileğiyle. (F. A.)