Coca-Cola ve DEVLET menfaatlerimiz

A -
A +

Türkiye Cumhuriyeti ve milletimizin lideri Recep Tayyip Erdoğan Isparta'da bir Coca-Cola fabrikasını Muhtar Kent ile beraber açtı. Hem hükûmete hem muhalefete yakın bazı çevrelerde ortalık karıştı. Her iki tarafın da hem liderimiz Erdoğan fenomenini hem de bu topraklardaki DEVLET olgusunu zerre anlayamadıkları yine ortaya çıktı. Cumhurbaşkanımız bu tesisleri açarak sonuna kadar doğru ve millî menfaatlerimize uygun bir iş yapmıştır. Tayyip Bey kendi tabiriyle tüccar siyasetçidir ve o sayede ülkemiz büyümüştür. Bazı beyinsizlerin anlayamadığı şu: Liderimizin medyadaki bazı sözde "İslamcı" yazar takımında olduğu gibi ideolojik takıntıları yoktur. Ya da gençliğinde komünist, faşist olup şu an "Erdoğancı" gözüken ama hâlâ ideolojik takıntılarını aşamamış tipleri iplemez Cumhurbaşkanımız. Sadece yerli ve millî menfaatlerimizi, yani DEVLET menfaatlerimizi düşünür. Türkiye'yi büyütmeyi, kişi başı geliri 20 bin dolara eriştirmeyi düşünen gerçek millî ve yerli tavır budur çünkü. Bu ülkede ideolojik takıntısı olanlar ya hadlerini bilecekler ya da tasfiye olacaklar.
Çok açık söylüyorum. "Keşke o yabancı şirketin tüm şehirlerimizde, hatta tüm kasabalarımızda fabrikası olsa, keşke tüm Avrasya'nın kola üretimini ve dağıtımını biz yapsak" diye kalbine ve beynine sindirerek söyleyemeyen herkes aslında potansiyel bir Hakan Albayrak'tır. Maalesef bu köhnemiş ideolojik kafa hâlâ medyada yaygındır, fakat değişmek zorundadır. Bu radikal ve fanatik kafa Türkiye'nin menfaatleri açısından sürdürülebilir bir kafa değildir. İşte Hakan Albayrak sözde en büyük Erdoğancı'ydı, ama sonra "Erdoğan pasifize olsun", onun yerine ideolojik radikal Davutoğlu yönetimi egemen olsun diye Erdoğan'ı sattı.
Türkiye'ye gelen parayı ve yatırımı "Amerikan sermayesi", "İsrail sermayesi", "İngiliz sermayesi" diye veya Arap, Rus, Çin sermayesi diye dışlamaya kalkan her kimse ya salaktır ya da vatan hainidir. Çok açık söylüyorum ki, tüm anaakım medyamız millî menfaatlerimiz söz konusu olduğunda ideolojik takıntıları bir kenara bırakıp hizaya geçmek zorundadır. Türkiye hepimizindir. Son dönemde anaakım makul düşünceden uzak, aşırıcı, fanatik, marjinal ve radikal söylemler medyada, akademide vb. egemen olmaya başladı. Geçici olarak kısa vadede bu fanatik kafalar konjonktürel hizmet verebilir, ama zaten orta vadede bu radikalizme DEVLET de izin vermez. DEVLET anaakım merkezi, makul ve mantıklı tavır ister. 2014-17 arası olduğu gibi diğer aşırıcılar da bu kafayla giderse tasfiye olurlar. Millet ve DEVLET menfaatleri dışında hiçbir ideolojik takıntımız olamaz.
Aynı şekilde dış politikamızda da Davutoğlu döneminden kalma ideolojik takıntılar çok şükür bitmiştir. Millî menfaatlerimize aykırı işler yapmadıkça hiçbir devlet ile asla ve asla kötü olmayacağız. Ne yazık ki hem Ankara'da hem medyada kafası aynı Davutoğlu gibi olan fanatikler var. Davutoğlu kendini "Dünyayı Kurtaran Adam"daki Cüneyt Arkın'ın oynadığı karakter gibi zannederdi. Cumhurbaşkanımızın da aynı bu Davutoğlu gibi "Dünyayı Kurtaran Cüneyt Arkın" modunda davranmasını isteyenler ve bu şekilde tahrik etmeye kalkanlar var maalesef. Bizim mücadele ettiğimiz Davutoğlu'nun şahsı değil, Davutoğlu zihniyetiydi. Şu an bu zihniyet hâkim olsaydı "Yahudi-Amerikan" diye bu şirketin fabrikasının açılışına gitmezdi.
Zaten Davutoğlu zihniyeti, radikal fanatik kafası yüzünden tasfiye oldu. Nitekim tüm Hocacılar sosyal medyada deli deli yayınlar yapmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanımıza Isparta'ya açılışa gitti diye saldırıyor ithal radikal kafalar. Hakan Albayrak tipi söylemlerle millet ve DEVLET menfaatlerimiz savunulamaz. Yerli ve millî olmayan Batı kolonyalizmi de, komünizm de, faşizm de, Humeyni tarzı ithal radikalizm de bu ülke için tehdittir.
Davutoğlu'nun mahvettiği dış politikamızı şu anki Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanımızın istediği doğrultuda düzeltmeye çalışıyor. Başbakanımız Binali Yıldırım ve yardımcısı Bekir Bozdağ, Enerji Bakanımız Berat Albayrak ve İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu millî menfaatlere odaklı gerçekçi dış politika ihtiyacımıza en çok destek veren DEVLET adamlarımız. Hâlâ Davutoğlu tarzı "Dünyayı Kurtaran Adam" kafasıyla dış politika yapmamızı isteyenler ekonomide de varlar ve sermaye ayrımcılığı yapıyorlar. Bu kafalar değişmek zorundadır ve başka da çare yoktur. Yoksa kendiliğinden tasfiye olurlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.