17-25 Aralık darbe teşebbüsünde FETÖ ağzıyla yazanlar, sıra size de gelecek

A -
A +
17-25 Aralık darbe teşebbüsü sürecinde FETÖ tezlerini savunmuş ve FETÖ söylemini kullanmış (Uydurma sıfırlama konuşmasını gerçek gibi göstermek, FETÖ imalatı montaj tapelerden örnek vermek vs.) herkesin hukuken suçlu olduğu açık. İstanbul ve Ankara’daki tüm savcılarımız bu konuda hemfikir. Bu sözde gazeteciler Türk Ceza Kanunumuza göre FETÖ üyesi olmamakla beraber FETÖ’ye yardım ve yataklık suçu işlediler. Elbette bu suçu işleyenlerin hepsine adım adım sıra geliyor. Tüm bu sözde gazeteci özde FETÖ destekçisi isimler teker teker bedelini ödeyecek. “Ben 17-25 Aralık 2013’ten önce FETÖ’ye karşıydım” sözleri çöptür. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti’ne darbe teşebbüsü yapıldığı 17-25 Aralık 2013’ten sonrası hukuken önemlidir. 17-25 sonrası FETÖ söylemiyle aynı dili kullanan herkes FETÖ’ye yardım ve yataklık suçu işlemiştir.
Şu an “Bana kimse dokunamaz” diyen 17-25 Aralık ve 15 Temmuz FETÖ darbesi destekçilerinin hepsinin de kapısı bir sabah Alpaslan Kuytul örneğinde olduğu gibi çalınacak. İşte bakın ikinci Sözcü iddianamesi yakında mahkemeye sunulacak. Soruşturma devam ediyor ve özellikle Mediha Olgun’un gerçekleri söylemesiyle derinleşiyor. Savcılığımızın tespitine göre FETÖ karşıtı gibi gözüken ama özellikle Gezi olayları ve 17-25 Aralık darbe teşebbüsünden itibaren FETÖ ile ortaklığı açık olan Sözcü gazetesi.
FETÖ ile kahramanca mücadele eden Sayın Cumhuriyet Savcımız Asım Ekren bu konuda yüzlerce kanıt ortaya koymuştur. Nasıl ki FETÖ düşmanı gözüken Türk Solu dergisinin FETÖ’nün gizli yayın organı olduğu artık kanıtlanıp herkesçe kabul ediliyorsa, Sözcü gazetesinin durumu da öyle olacaktır. Daha önce de yazdığım gibi gerçek Atatürkçü vatandaşlarımız da Sözcü’nün hakiki yüzünü anlayacaklar. Sadece darbeciler ve cuntacılar Sözcü’ye destek vermeye devam edecektir.
Sözcü gazetesinin manşetlerini FETÖ'nün attırdığı, savcımız Asım Ekren’in soruşturmasında kanıtlarıyla gözler önüne serilmiştir. Manşetlere taşınan kayıtları, hangi FETÖ'cünün gazeteye götürdüğü tek tek tespit edildi. Savcılığa göre emniyetteki FETÖ şüphelilerinin bu gazeteye illegal gizli dinleme ve takip kayıtlarını verdiği belirtildi. Savcılığa göre FETÖ-Sözcü alışverişi şöyle gerçekleşti:
19 Aralık 2013'te, "Bakanın başını ağrıtacak görüntüler" başlıklı haberde yer alan fiziki takip görüntüsünü, FETÖ’cü polis memurları Yalçın Aksoy ve Ahmet Usta'nın Sözcü gazetesi yetkililerine verdiği tespit edildi. Yine 19 Aralık 2013'te Barış Güler ve Rıza Sarraf'ın bulunduğu fiziki takip görüntüsü Gürkan Tok ve Volkan Demirdelen adlı FETÖ’cü emniyet görevlileri tarafından gazeteye iletildi. 20 Aralık 2013'te "Rüşvet dolu ayakkabı kutusu" başlıklı haberde yer alan 3 fiziki takip görüntüsü Kamil Bilgiç ve Yalçın Aksoy, Ulvi Şahin ve Murat Can isimli FETÖ’cü polis memurları tarafından gazete yetkililerine götürüldü. 20 Aralık 2013'te yayımlanan "Yolsuzluk tapeleri" başlıklı haberde yer alan 2 fiziki takip görüntüsünü, FETÖ’cü polis memurları Ahmet Usta ve Ulvi Şahin iletti...
Tüm bunlardan sonra 31 Ocak 2014’te FETÖ’ye yardım ve yataklık ederek suç işlediği savcılıkça tespit edilen bir gazeteci ise tam FETÖ söylemiyle şunları yazdı Sözcü’de:
“Artık iyice anlaşıldı ki, Türkiye’nin yakın geleceğinde Başbakan Erdoğan olmayacak. O her ne kadar hâlâ mevcut popülaritesine ve oy tabanına güvense de kendisi de çok iyi biliyor ki, 2023'ü göremeyecek.”
Yine FETÖ üyesi olmamakla beraber FETÖ’ye yardım ve yataklık suçunu işleyen bir başka Sözcü yazarı Cumhurbaşkanımıza FETÖ söylemiyle şöyle saldırarak suç işliyor:
“Nasıl bir hayat yaşıyorlar, yazık. 17 Aralık’ta neler yaptıklarını dinlediğim çocuklara üzüldüm. O oğlana (Bilal Erdoğan), o Ankara’dan koşup gelen kıza (Sümeyye Erdoğan) üzüldüm. Böylesine korkunç hayat nasıl yaşanır? Bu baba (Recep Tayyip Erdoğan) çocuklarının hayatını nasıl kararttığının farkında değil. En acıklısı, o çocukların lekeli bir mirasla yaşaması.”
Soruşturma dosyasına delil olarak konulan köşe yazılarında bir Sözcü yazarı, FETÖ gazetesi Özgür Düşünce'de yazan Nazlı Ilıcak ile bire bir aynı söylemi kullanıyor. Bu iki isim 17 Aralık soruşturma aşamasındayken FETÖ amaçlarına hizmet eden yazılar yazmış, -soruşturmaya ilişkin bazı yazıları anlaşmışçasına aynı gün kaleme almış- kumpas soruşturması üzerinden Cumhurbaşkanı’na FETÖ ağzıyla saldırmış. Yine bir Sözcü yazarı 29 Ekim 2015 tarihli “Şimdi Cemaati Savunma Zamanı” başlıklı skandal yazısıyla işin boyutunu örgüt avukatlığına kadar taşırken, diğer bir Sözcü yazarı ise kanlı darbe girişiminden sadece 2 gün sonra yayımlanan “Naylon darbe” yazısında "Yoksa bu ‘tezgahlanmış bir darbe’ miydi? Danışıklı dövüşten bir kalkışma mıydı?" diyerek vatan savunması için kan döken binlerce insana FETÖ söylemiyle hakaret ederek suç işledi. Elbette bu suçların bedelini ödeyecekler. Adaletten kaçış yok...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.